Gaziantep Nurdağı

Gaziantep Nurdağı


Gaziantep Nurdağı: Yöre halkı tarafından “Kömürler” olarak bilinen, özellikle E-24 karayolu üzerinde bulunan 120 metre yükseklikteki viyadük ile bilinen, ancak herhangi bir turistik ve tarihi özelliği bulunmayan bir ilçemizdir. Almanların, Ortadoğu petrol yataklarına ulaşmak için yaptıkları tren yolu hattının buradan geçmesiyle, bir zamanlar burada kurulan TCDD gar istasyon şefliğinin çevresindeki yerleşim ile gelişmiş, E-24 karayolu yapıldığında ise, hızla gelişmiştir. Çünkü: otoyol üzerindeki özellikle kamyoncuların uğrak yeri olan tesisler yoğundur.
Sonuç olarak: her ne kadar buranın tarihi ve turistik özellikleri olmasa da, Adana-Osmaniye yöresinden, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesine gidenler, bir şekilde, mutlaka buradan geçmek durumundadırlar.

Gaziantep Nurdağı

ULAŞIM

Nurdağı: E-24 karayolu üzerinde bulunan yolların kavşak noktasındadır. TAĞ Otoyolu olarak bilinen “Tarsus-Adana-Gaziantep” otoyolundaki en büyük viyadük olan “Atatürk Viyadüğü” buradan geçmektedir ki, bu viyadük: ülkemizin en büyük, Avrupa’nın ise, 2’nci büyük viyadüğüdür. Viyadük yüksekliği 120 metredir.
Nurdağı, bağlı bulunduğu Gaziantep il merkezine: 67 km. uzaklıktadır. Nurdağı-İslahiye arasındaki uzaklık: 21 km. Nurdağı-Kahramanmaraş arasındaki uzaklık: 48 km. Nurdağı-Bahçe arasındaki uzaklık: 18 km.

TARİHİ

Hitit imparatorluğuna bazı prensler, Geç Hitit döneminde, bölgede bir takım prenslikler kurmuşlardır. Bunlardan birisi de: Kargamış Hitit krallığıdır. Bu krallığın önemli bir merkezi: günümüzde Nurdağı Fevzipaşa tren istasyonu yakınlarındaki “Zincirli” yani “Sam’al” bölgesindedir. Sam’al krallığının: Asurluların egemenliğini kabul ettiği tarih kesin olarak bilinmemektedir, ancak zamanla Asur egemenliğine geçtikleri kesindir.
İlçe merkezine bağlı Karaburçlu köyü civarında, MÖ. 732-725 yılları arasında yaşamış, Sam’al kralı Barrakip’e ait bir mühür bulunmuştur.
Evet: Geç Hitit dönemine ait medeniyet izleri, yörede: özellikle Zincirli ve Sakçagözü Coba höyüklerinde görülebilmektedir. Bu höyüklerden çıkarılan eserler, günümüzde, Gaziantep Müzesinde sergilenmektedir.
Takip eden tarihi süreçte, yörede birçok ulusun egemenlik sürdürdüğü görülür.
Ama günümüzdeki yerleşim yeri: 1929 yılında, burada TCDD Gar Şefliğinin kurulmasıyla, ilk kez oluşturulmuş ve zamanla, çevreden gelen birkaç aile, bu gar şefliğinin çevresine yerleşerek, burayı köy haline getirmişlerdir. 1972 yılında ise, E-24 kara yolu buradan geçince, bölge hızla yapılaşmaya başlamış ve daha sonra nüfus artışı olmuş ve 1976 yılında, bölgede Belediye oluşturulmuştur.
Ayrıntılı tarih anlatımına girerek, siz okurları bunaltmak istemiyorum. Malum, amacımız yörenin tarihi ve turistik yerlerini tanıtmak.

GENEL

Amanos dağları eteklerinde kurulan İlçe, tarihi ipek yolu üzerindedir. Bu nedenle, Osmanlı döneminde, bölge: Cebeli Bereket yani günümüzdeki Osmaniye iline bağlıdır. Bölgedeki ovalık bölgeler, genellikle: tarım alanı olarak kullanılmaktadır. Dağlık bölgeler ise, maki ve kayalıklarla kaplıdır. Dağlık kesimlerin yamaçlarında ise, su kaynakları bulunur. Güneyde bulunan ormanlık alanlar ise, sık ağaçlıklarla kaplıdır.

İlçe merkezinin denizden yüksekliği: 570 metredir.

NE YENİR. NE İÇİLİR

Buralara yolunuz düşerse: Gavurdağı salatası yemenizi öneririm. Ama, bunu sipariş ederken “Nurdağı Salatası” demeniz de gerekebilir.

GEZİLECEK YERLER

HZ. UKKAŞE TÜRBESİ

İlçe sınırları içindeki türbe: Durmuşlar köyündedir.
Uzaktan yemyeşil bir tepe görülür ki, türbe bu tepe üzerindedir.
Aslında: türbenin eski bir kilise kalıntısı ve bir zamanlar, burada 6 keşişin yaşadığı da söylenmektedir.
Türbe yapısının hemen alt kısmında, içinde bol su bulunan kuyular görülmektedir.
Ökkeş isimli türbede cenazesi bulunan şahsın ismi, zamanla Ukkaşe olarak değiştirilmiş ve günümüze bu şekilde ulaşmıştır. Kendisi, Gaziantep yöresinin Müslümanlar tarafından fethedilmesi sırasında şehit düşmüş ve buraya gömülmüştür. Kendisi hakkında anlatılan bir rivayet var. Peygamberimizin mührünü gören “cennetliktir.” Söylenenlere göre: Peygamberimiz, veda hutbesi sonrasında çevresindekilerle vedalaşırken, Ökkeşiye hazretleri, kendisine hitaben “Ya Resullullah, Uhut savaşında, bana kırbacınla vurmuştun. Hakkımı, ancak kısasla ödeşirim” der. Bunun üzerine, Peygamberimiz: elindeki kırbacı, Ökkeşiye hazretlerine verir ve sırtına vurmasını ister. Bu sırada, Ökkeşiye: “Siz bana sırtım çıplak iken vurmuştunuz” der. Peygamberimiz: sırtını açar ve tam bu sırada, Ökkeşiye hazretleri, Peygamberimizin mührünü görür ve öper. Daha sonra ise: “Kısastaki gayem bu idi. Yoksa sizde bir hakkım varsa helal olsun” der.
Evet, burası hakkında anlatılan rivayet bu.
Günümüzde, türbe: özellikle erkek çocuğu olmayan karı-kocalar tarafından ziyaret edilmekte ve kurbanlar kesilmektedir. Hatta, ziyaret sonrası erkek çocuğu doğanlar, çocuğa “Ökkeş” ismini vermektedirler. Böylece: Kahramanmaraş ve Gaziantep yöresinde, binlerce kişiye “Ökkeş” isminin verilmesinin temelinde, bu inanış bulunmaktadır.

HURŞİT AĞA-ZERDA KONAĞI

İlçe merkezine bağlı, Sakça köyündedir.
Konak yapısı, Türk mimarisi özelliklerini taşımaktadır. Taş su basmanı üzerine, kerpiç ve ahşap kamışlar kullanılarak yapılmıştır. Yapım tarihi olarak, 1901 yılı düşünülmektedir.
Televizyon dizilerinden, Zerda dizisi, bu Hurşit Ağa konağından çekilmiştir. Son bir bilgi notu: konağın 2005 yılı başlarında yandığını ve tamamen yok olduğunu öğrendim, son durumu hakkında bilgi sahibi olanların, yorum bırakmalarını rica ediyorum. Öte yandan, Zerda dizisi çekilirken konağa zarar verildiği ve bu yüzden yandığı da bir söylenti.

Gaziantep tanıtımı.

İslahiye tanıtımı.

Bahçe tanıtımı.

Kahramanmaraş tanıtımı.