Çekya Prag

Çek Cumhuriyeti Prag

Evet: Osmanlı Çek Cumhuriyeti Prag a ulaşamadı. Ama günümüzde: ülkemizden Prag’a binlerce turist gidiyor. Prag’a geziye gidecek ziyaretçiler için: tam anlamıyla, bir bütün olarak, Prag ile ilgili tüm bilgileri tek bir yazı altında bulabileceğiniz yer. Evet; işte, Prag’ın tüm özellikleri, orada ihtiyacının olacak tüm bilgiler.

Çek Cumhuriyeti Prag

Tarihi binalarının muhteşem görüntüsü altında: Arnavut kaldırımlarında yürüyüş yapabileceğiniz: sessiz, sakin ve huzur dolu bir yer. Ayrıca: Prag için söylenecek ilk ve en önemli şey: ucuzluğu. Gerçekten çok ucuzdur.

Çek Cumhuriyeti Prag Ulaşım

ULAŞIM BİLGİLERİ

Türk Hava Yolları ve CSA uçakları ile gidiliyor. İstanbul-Çek Cumhuriyeti Prag uçak yolculuğu, yaklaşık: 2 veya 2.5 saat gibi sürüyor. Prag’daki: Ruzyni İnternational Havaalanı; Avrupa’nın en modern havaalanlarından biri olarak kabul ediliyor.

Havaalanına: araba, taksi, otobüs seferleriyle ulaşmak mümkündür. Prag şehir merkezinden: Kladno ya da Slan’a doğru, havaalanı işaretlerini takip ederek, kolaylıkla havaalanına ulaşılabilir. Terminaller arasında: otobüs, minübüs ve taksiler hizmet veriliyor.

VİZE

Schengen vizesine dahil olmasıyla birlikte, vize konusunda rahatlama oldu. Yalnızca Çek konsolosluğundan değil, Schengen vizesi veren herhangi bir konsolosluktan da vize almanız mümkündür.

Çek Cumhuriyeti Prag Ne Zaman gidilmelidir

EN UYGUN MEVSİM-NE ZAMAN GİTMELİ

Çek Cumhuriyeti Prag; Mayıs, Haziran ve Eylül ayları: hava şartlarının gezmeye elverişli olduğu aylardır. Nisan ve Ekim ayları arasında da, hava soğuk olmasına rağmen, gidilebilir. Kış aylarında kesinlikle gidilmemeli. Yaz dışında gittiğinizde, Prag’da: Rus, Yahudiler ve ülkemizden giden turistleri bolca görebilirsiniz.

Yazın ise, bu kalabalık: İngilizler’ den oluşuyor ve gerçekten bu insanlarla birlikte olmak, pek iç açıcı değildir. Çünkü: aşırı ve özellikle alkol aldıklarındaki davranışları, kesinlikle bizim kültür seviyemize uygun değildir.

Mevsim dedim ya; kış aylarında Prag gerçekten soğuk, hayır, soğuk ta üstünüze kalın bir şeyler giyip, olayı dengeleyebilirsiniz, ancak: kar yağdığında, mevcut o güzel mimari görüntülerin büyük çoğunluğu kar altında kalıyor ve sizler göremiyorsunuz.

Zaten, tur şirketleri bu yüzden, kış turlarının fiyatlarını, muhteşem şekilde aşağıya çekiyorlar. Unutmamak gerek, amaç seyahat etmek değil, gidilen yerdeki güzellikleri keşfetmek. Bu yüzden: kış aylarında Prag’a gitmenizi önermiyorum.

Hoş hangi mevsim giderseniz gidin, bu güzel şehirde, mutlaka kulağınıza Türkçe kelimeler çarpacak kadar çok Türk olduğunu göreceksiniz. Son bir not: Prag şehrine yaz aylarında giderseniz günler uzun olduğu için yani hava geç karardığı için daha çok zamanınız olacaktır. Kışın hava saat 16 gibi karardığından, gün ışığından yararlanma süresi kısalıyor.

Çek Cumhuriyeti Prag

KONAKLAMA-OTELLER

Otellerin odaları iyi değil ve hizmetler de öyle çok güzel değil. Prag’daki butik otellerin durumunu: Aria Hotel’de görebilirsiniz. Henry Kalan tarafından yapılan otel: müzik temalı odalara, bir medya kütüphanesine ve film gösterimi için çeşitli salonlara sahip. Kentin diğer bir tasarım oteli: Josef.

Burası biraz daha steril. Hotel Elite’de: eskinin barok kışlaları atmosferi var. Hizmet anlamında gayet iyidir. Hotel İmperiyal: uygun fiyatlı ve etkileyici bir otel. 19’ncu yüzyıl kafesinin üstündeki orta kalitede odaları var. Hotel Apostolic Residence: eski şehir meydanının göbeğinde bulunuyor. Hotel Redlion: Prag kalesinden birkaç basamak aşağıda ve iyi restore edilmiş, üç aile konağının bir parçası. Otellerdeki kahvaltıda: Kabak çekirdekli ve haşhaşlı ekmekleri var. Bunların tadı harika.

Çek Cumhuriyeti Prag

KONUM-COĞRAFİ BİLGİLER

Prag (Phana): Çek Cumhuriyetinin başkenti ve en büyük şehridir. 7 tepenin üzerine kurulmuş bir şehirdir.

Tam ortadan: Vitala isimli nehir geçiyor. Nehir: 30 km. uzunluğundadır. Çek dilindeki adı, Praha “eşik” anlamına geliyor. Mistik bir şehir. Hakkında: birçok efsane ve masal var. 100 kuleli şehir olarak da anılıyor. Ayrıca: Altın Şehri, Doksanların Sol Bankası, Masal Şehri, Şehirlerin Anası ve Avrupa’nın kalbi gibi isimlerle de anılıyor.

DİL

Resmi dil: Çek dili. Prag halkının hemen hepsi, orta derecede İngilizce ve Almanca bilir. Restoranlarda, tarihi bölgelerde ve alışveriş yaparken, bu dilleri kullanarak anlaşabilirsiniz.

Çek Cumhuriyeti Prag

PARA BİRİMİ

Prag’da geçerli para birimi: belki şaşıracaksınız, ama Euro değildir.

Para birimi: Crown (Koruna)

Bu para biriminin, diğer para birimlerine dönüşümü ile şöyle: 25-30 Kuron, 1 Euro ediyor.

Paralarına önem veriyorlar. Yanınızda, Euro veya dolar bulunduğunda, nasılsa bunları da kullanabilirim diye düşünmeyin, çoğu yerde kabul etmiyorlar. Mutlaka, otel lobisinden, para bozdurun. Sokaklarda da, her yerde döviz bürosu bulmak mümkündür.

Ancak kazık yemek mümkün. Dikkat edin. Biraz önce yazdığım gibi: nerde bozdurursanız bozdurun, sonuçta, 1 Euro için, en fazla 30 kurona kadar çıkıyorlar. Yani: dalgalı kur. Burada en önemli husus, döviz bozdururken komisyon almaları ve bunu çaktırmadan alıyorlar. Yani, önce bozdurmak istediğiniz Euro veriyorsunuz, sonra size uzunca bir kağıt veriyorlar, Çekçe yazılı bu kağıdı imzalamanızı istiyorlar, ardından muhteşem yüksek bir komisyon alarak, Euronuzu bozuyorlar.

İstediğiniz kadar olmaz, vazgeçtim deyin, fayda etmez. Çünkü verdikleri hiç anlamadığınız dilden yazan kağıdı imzalamışsınızdır.

Bu yüzden: Euro bozdurmak istediğinizde, mutlaka, önce kağıda yazın, 100 Euro verdiğimde ne kadar bana vereceksin diye herhangi bir kağıda yazılı teyit alın, sonra paranızı verin ve bozmasını bekleyin, yoksa muhteşem bir komisyon kazığı yemek ve derdini hiç bir kimseye anlatamamak gibi bir durumla baş başa kalırsınız.

Daha önce Fas gezisinde yazdığım gibi: Çek Kuronu, her yerde geçerliliği olan bir para birimi değildir.

Yani: fazla bozdurup ta, yanınızda kalırsa, Türkiye’ye getirdiğiniz yalnızca duvara asıp, hatıra diye saklayabilirsiniz. Yani: Çek cumhuriyeti dışında, bu paranın geçerliliği yok. Paranızı az az bozdurun veya dönmeden önce, Otel Lobisinde (havaalanında değiştirmeyi düşünürseniz yanılırsınız) yine, geri vererek, Euro’ya dönüştürün. Bunu da, yapamazsanız, şöföre bahşiş, aman rehbere vermeyin, çünkü rehberler bozuk para verince bozuluyorlar.

Yazının en başında Prag’ın en önemli özelliğinin ucuzluğu olduğunu söylemiştim. Gerçekten çok ucuz. Çünkü: para birimi Euro değil. Örneğin: İtalya’da, herhangi bir şey alacaksınız, fiyatı Euro olduğu için, hemen onun fiyatını, bizim paramıza çevirirken ortaya pahalı bir fiyat çıkıyor.

Ama: Prag ucuz. Şöyle bir örnek verebilirim. İstanbul’da 20 TL. ye içebileceğiniz bir Mojito, güzel bir mekanda, yaklaşık 100 Çek Kronu, yani 4 Euro kadar.  

Çek Cumhuriyeti Prag

PRAG’DA KENT İÇİ ULAŞIM

Evet, Prag’da oteliniz şehir merkezine uzaksa, dert etmeyin. Çünkü, gayet güzel işleyen bir metro var. Şehrin her yerine, kolaylıkla varabilirsiniz. Hatlar kafanızı karıştırırsa, otobüsler de emrinize amade. Sanırım Prag’da en ucuz şey: ulaşım. Yok pahasına, istediğiniz yere gidebiliyorsunuz. Ancak, asla unutmayın. Prag’ın asıl keyfi, yürüyerek çıkıyor. Otelden şehir merkezine vardıktan sonra, ulaşım araçlarını hiç kullanmayın. Prag gerçekten yürüyerek gezilmesi gereken bir şehir. Her detayı böylece keşfedilebilir.

Çek Cumhuriyeti Prag

Metro

Prag Metro’su: 3 hattan oluşuyor. Her hat: farklı renkte bir harf ile tanınmaktadır. Hat A: Yeşil renklidir. Hat B: Sarı renklidir. Hat C: Kırmızı renklidir. Metro: her gün: saat: 05.00 ile 24.00 arasında işler. Çalışma günlerinde: her iki dakikada bir, diğer zamanlarda ise, dört ile on dakika ara ile seferler düzenleniyor. Yaygın metro ağı, sizi istediğiniz yere ulaştırıyor.

Çek Cumhuriyeti Prag

Nostaljik tramvay

Beyoğlu ve Moda’da kullanılan araçların benzeridir.

Otobüs

Her gün, saat: 04.30 -24.00 arasında çalışıyorlar. Otobüs tarifeleri duraklarda bulunuyor.

Ulaşım fiyatları

Şehir ulaşımının tümü, bilet ile sağlanıyor. Ulaşım araçlarına binmeden önce, biletinizi almanız gerek. Otel, Dopravni Podnik İnfo Merkezleri , Gazete Bayileri, Seyahat Acenteleri ve Mağazalardan, bilet temin edebilirsiniz. Ayrıca: Metro istasyonunda bulunan: slot makinalarından da bilet temin edebilirsiniz.

Taksiler

Sarı renkli taksi aramayın. Genelde: renkli ve damalı bir şeride sahip oluyorlar. Prag’da her şey gibi taksilerde ucuz. Gece geç saatlerde, otelinize dönmek isterseniz, taksilere güvenebilirsiniz. Ancak: güvenilir taksilere güvenin. Prag’ın belki de en büyük sorunu: korsan taksiler. Caddelerde park halinde gördüğünüz taksilerin, çoğu korsan. Yani: taksimetresi olmayan taksiler.

Dünya üzerinde en acımasız taksiler, taksimetresi olmayanlardır. Prag taksileri, kazık atma becerisine en fazla sahip olanlar. Hiçbir güzergahın fiyatı belli değildir. Her şey taksicinin keyfine ve sizin ne kadar kalantor göründüğünüze kalmış. Taksiye binerken, mutlaka pazarlık yapın. Otele vardığınızda, her zaman alışkanlık haline getirmeniz gereken bir şey var:

Otelin adres kartlarından beş-altı tane almakTIR.

Taksiye binmek zorunda kalırsanız, bu otel adres kartını taksiciye gösterin ve mutlaka pazarlık yapın. Aksi halde, mecbur kalmadıkça taksiye binmeyin. Taksiye binmeniz gerektiğinde “AAA” işaretli olan taksileri seçin. Ya da: 257 257 257 numaralı telefonu arayarak, istediğiniz yere, ücretsiz olarak taksi isteyebilirsiniz.

Taksilerle ilgili bir örnek vermek istiyorum. Şehir meydanından kaldığım otele 10 dakikalık bir yolculuk için: ilk gün bir taksiye 400 kron verdim. Ertesi gün “AAA” işaretli bir taksi ile aynı yolu gittim ve yalnızca 130 kron verdim. Aradaki farkı görüyorsunuz.

Sonuç olarak: Prag’da kötü bir anı yaşamanız için tek neden, inanın taksiler ve taksiciler olacaktır. 10 dolarlık bir mesafeye, 10 bin dolar ödemediğiniz takdirde, dayak yiyerek 5 bin dolara razı olmak gibi “istenmeyen” durumlarda kalabilirsiniz. Yani, en iyisi baştan pazarlık yapmaktır.

Çek Cumhuriyeti Prag

PRAG İNSANLARI

Aslında soğuk ve kaba oldukları söylense de, ufak densizlikleri dışında, yardımsever insanlar. Peki Türkler hakkında ne düşünüyorlar? Karl köprüsündeki heykellerden biri, kötülüğü temsil eden yeniçeri heykeliymiş. Çekler: genel olarak sessiz insanlar. Tarih boyunca hep yönetilmiş olduklarından, tepkili insanlar değiller.

Erkekleri:

Bitkin ve yorgun görünümlüler. Biranın sudan ucuz olması, dünyanın en çok bira tüketen toplumu olmaları, onları da tüketmiş. Kadınları ise, bakımlılar. Genelde: çok sessiz insanlar. Ama, tüm bu iyi niyetli sözlerime rağmen, Astronomik saat kulesinin bulunduğu yerde biraz zaman geçirdiğinizde, birçok dilencinin sizden para istediğini görecek, ayrıca yine birçok insanın çöpleri karıştırıp yiyecek bir şeyler aradıklarına tanıklık yapacaksınız.

Prag güzel şehir ama sanırım Praglılar ekonomik sıkıntı içindeler, bu kadar çok dilenci ve çöplük karıştıranlarla karşılaşacağımı hiç sanmıyordum, hem de tam Avrupa’nın ortasındaki bir ülkede.

Sonuç olarak, bu kadar çok dilenen ve çöplük karıştıran görünce, ürktüm, bu insanların fakirliğinin boyutunu bilmediğimden, ne gibi tepkiler verebileceklerini, hani gasp, hırsızlık gibi tepkilerin olabilme olasılığının yüksek olduğunu düşünmemek ve korkmamak elde değil.

Çek Cumhuriyeti Prag

DİNİ YAŞAM

Prag, görkemli katedraller ve kiliselerle dolu. Her yerde, karşınıza, Hıristiyanlık ile ilgili heykeller veya resimler çıkıyor. Ancak, günlük yaşamda, dinin yaşama kimse önem vermiyor. Çünkü: burada, nüfusun % 55’nin ateist olduğu, yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkmış. Sanırım: komünist dönemden kalma bir alışkanlık olsa gerek. Evet, Çek Cumhuriyetinde, Hıristiyanlık için tesis çok, ama cemaat yok.

ÜLKENİN EN BÜYÜK SORUNU

Ülkenin en büyük sorunu: bizim çingene, onların ise Roma insanı olarak tanımladığı azınlıklar. Aşırı sağ; bu insanların üzerine oynuyor ve toplumsal yaşamda, bariz bir ayırımcılık göze çarpıyor. Bir diğer azınlık ise, şaşırtıcı bir şekilde: Vietnamlılar. Ülkede: yaklaşık 45 bin Vietnamlı yaşıyormuş. Şaşırdınız sanırım. Evet, elbette bunun bir sebebi var. Çekoslovakya zamanında, “Komünist dayanışması” olarak Vietnam’dan, eğitim için getirilen yüzlerce öğrenci, daha sonra burada iş bulup kalmış. Onların: ikinci ve üçüncü nesil çocukları, burasını vatan olarak benimsemişler. Yolda yürürken veya alışveriş yaparken, bu çekik gözlü insanlara rastlarsanız, şaşırmayın.

Franz Kafka

FRANZ KAFKA

Çek’ler, bu ünlü yazarı pek sevmezler . Ama yabancılar hayrandır. Kafka; Değişim, Şato gibi kitaplarını Almanca yazdığından mıdır nedir, Çek’ler kendisini sevmiyorlar. Bu nedenle: bir Çek’e, Kafka’dan bahsederseniz, sizi soğuk karşılar.

Çek Cumhuriyeti Prag

TURİST

Her yıl, Prag şehrini, yaklaşık 3 milyon insan ziyaret eder.

Çek Cumhuriyeti Prag

TARİH

Kent, 870 yılında, Prag kalesinin kurulmasından, bugüne kadar geçen tarihi boyunca pek çok olaya şahit olmuş. Örneğin: 1346 yılında, Charles IV. Döneminde, burası Roma imparatorluğunun merkezi olmuş. İki yıl sonra da, dünyanın en eski üniversitelerinden biri olan Prag Üniversitesi, yani Charles Üniversitesi kurulmuş. 1583 yılında, kent bir kez daha Roma’nın merkezi konumuna gelmiş. Fransa’dan Prusya’ya, çok sayıda ülkenin işgaline uğramış. Bu yüzden zaten halk ile dalga geçiyorlar. Her gelen ülke, burayı kolayca işgal etmiş olması nedeniyle.

Evet: 1890 yılındaki büyük sel, güzelim kentte büyük bir yıkım yaratmıştır.

I. Dünya Savaşı sonunda kurulan Çekoslovakya, Prag’ı başkent seçmiş. Bu arada: 1938 yılında Nazilerle yapılan Münih antlaşmasının bir sonucu olarak, Prag’a tek bir bomba atılmıyor. Ancak: 1945 yılındaki “yanlışlıkla” gerçekleşen Amerikan bombardımanını unutulmamış. Alman işgalini, Sovyet ordusu sona erdirince, Çekoslovakya ve dolayısıyla Prag da, 1948 yılından itibaren Doğu Blokuna dahil olmuştur. 1960’lı yılların başlarında: Çekoslovak Sosyalist Cumhuriyeti ekonomisi dar boğaza giriyor.

1968 yılın başlarında ise: ülkede yönetimi elinde bulunduran, Komünist Partinin kontrolü; Alexander Dubcek tarafından ele geçirilir. Aynı yılın Nisan ayında: Dubcek: Sosyalizmden ayrılarak liberalleşme yönündeki ilk adımları atıyor.

Ancak: basının özgürleştirilmesi, tüketim maddelerine önem verilmesi ve hatta demokratik çok partili bir hükümet kurulması gibi, değişik ve önemli olan bu düzenlemeler, Varşova Paktı ülkeleri tarafından hoş karşılanmıyor. Ağustos ayında yapılan karşılıklı müzakerelerden de sonuç alınmayınca, 20-21 Ağustos tarihinde; Varşova Paktı ülkeleri orduları tarafından, Çekoslovakya, işgal edilir.

Çatışmalar sırasında: 72 Çekoslovak öldürülür ve yüzlercesi ise yaralanır.

Ayrıca; 300 bin civarında insan, Çekoslovakya’dan ayrılarak, Batı ülkelerine göç etmek zorunda kalır. 1990’lı yıllarda, görece “yumuşak” bir geçişle, Batı tipi bir demokrasiye dönen Çekoslovakya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya adlı iki ülke haline gelir.

Prag, artık Çek Cumhuriyetinin başkenti ama bir dünya mirası ve kültür başkenti olarak, uluslar arası önemini koruyor. Bu kent için, mütevazi sayılabilecek bir “Praglılar Listesi” de, bu önemi açıkça ortaya koyuyor.

Şöyle ki: Prag’dan yetişen ve tarih sahnesinde yer alan ünlüler şunlar: IV. Charles, Franz Kafka, Wolfgang Amadeus Mozart, Antonin Dvorak, Vaclav Havel, Albert Einstein, Milan Kundera gibi.

TARİHİ MEKANLAR

Prag’ın en büyük özelliği: II. Dünya Savaşında, zarar görmemiş olması. Yani: Hitler, bu şehrin güzelliğine hayran olmuş ve şehri bombalatmamıştır. Bu yüzden: tarihi birçok ev mekan sağlam kalmış. Prag’ın tarihi kent merkezi: 1992 yılından bu yana; Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO)’nun “Dünya Mirası” listesinde bulunuyor.

Ayrıca: 2000 yılında açıklanan, dokuz Avrupa Kültür Şehirlerinden biri olmaya hak kazanmış. Bu arada: “Prag’da gezilecek yerler neresi derseniz?” sitede, ayrı bir başlık altında, gezilecek, gezmeniz, görmeniz gereken, gezmeniz ve görmenizi tavsiye edeceğim, önereceğim yerleri ayrıntılı olarak anlatıyorum. Sitede ulaşabilirsiniz.

Çek Cumhuriyeti Prag

YEME-İÇME KÜLTÜRÜ-NE YİYEBİLİRSİNİZ-NE İÇEBİLİRSİNİZ

Prag tam anlamıyla bir pub ve bira şehridir. Ayrıca: yüzlerce, şarap evi ve restoranda bulunur. Ama: restoranlar, gece saat 22.00 den sonra yemek vermeyi keserler, unutmayın. En ünlü pubların arasında: Pivovar U Fleku isimli yer var. Burası, dünyanın en eski pub’ı olma özelliğine sahiptir.

Kuruluş yılı: 1499. Bu şehirde: buraya has içkiler de var. Denemek isterseniz: Becherovka gibi bir likör, Fernet gibi keskin içkiler, Slivovice gibi erik brendisi veya Pilsner Urpuell gibi biralar, sıcak Prag anılarında, hafızanızı canlı tutacaktır.

Özellikle: yerel içki Becherovka son derece popüler.

Çek mutfağı: et ve şarküteri ağırlıklıdır. Et olarak: domuz eti kullanılıyor. Domuz etini saymazsak: Avrupa’da Türk mutfağına en uygun damak tadı, burada var. Et: ya patates ile ya da üstte ağır bir sosu olan pilav ile servis edilir. Çorbalar için: sarımsak çorbasını deneyebilirsiniz. Ayrıca: bir çeşit mantı olan, dumplingler de, yemekte mutlaka servis edilir. Yemek için de bir de: gulaş denen bir yemek var. Bu: bizim ülkemizdeki tas kebabına benziyor.

Her ne kadar Macar asıllı olsa da, bu yemek Prag’da bayağı güzel yapılıyor. Dana etinden yapıldığı için, lezzeti de iyi. Evet, domuz eti değil, dana etinden yapılıyor. Bunun yanında, asıl geleneksel yemek: “Svickova” dedikleri et yemeği. Soslu dana eti, üzerine biraz krema ile servis edilen bu yemek, gerçekten çok lezzetli. Daha çok, geleneksel olarak düğün yemeği özelliğinde.

Zaten, Çek mutfağının en önemli yönü: Fransız ve Çin mutfağının aksine, ekmeğe, Türk mutfağında olduğu gibi çok önem vermeleri. Tüm yemekler, yanında Knedliky denilen ekmek içi ile geliyor. Yani yemekten sonra tabağı sıyırabiliyorsunuz. Hani: geleneksel özelliğimiz, ekmek olmadan doymak olmaz. Burada: ekmek var.

Daha önceden de belirttiğim gibi: her şeye sarımsak koyuyorlar.

Porsiyonlar inanılmaz büyük. Evet: Prag’da alacağınız her türlü yemeğin porsiyonu çok büyük. Yemeğinizi, ünlü Çek biralarından biriyle içmenizi, özellikle öneriyorum. Garsonlar: bira istenince, 1 Litrelik bira bardaklarını, önünüze koyuveriyorlar. Çünkü: yerel halk, birayı, bu kocaman bardaklarla içmeyi seviyorlar. Siyah birayı mutlaka deneyin, tadın. Size aksini söyleseler de, Prag’da kaliteli şarap yok, şarap içmeyi tercih etmeyin. Neden?

Çünkü: Çek Cumhuriyeti: Moravya ve Bohemya bölgelerinden oluşuyor. Prag: Bohemya’da kalıyor. Morovya: şarapları, Bohemya ise biraları ile ünlüdür.

Yani: Prag’da bira tadın. Çekler, en çok bira tüketen halk. Hatta: Alman ve Belçikalılardan bile daha fazla bira tüketiyorlarmış.

Çek Cumhuriyeti Prag da, 1500 tane birahane bulunduğu söyleniyor.

Ama: size önerim “U Zlateho Tygra” adlı birahane. Saat kulesinin bulunduğu meydanda, kime sorsanız gösterir bu birahaneyi. 1997 yılında ölen, ünlü Çek yazar, Bohumil Hrabal’ın da en sevdiği birahane olan bu birahaneyi, 1994 yılında ülkeye gelen ABD Başkanı Bill Clinton da ziyaret etmiş. Zaten, birahanenin orta duvarında, Hrball, Çek Cumhurbaşkanı Vaclav Havel ve Bill Clinton’ın burada bira içerken çekilmiş fotoğrafları var. Bir bardak bira, yaklaşık 70 Kron, yani 2.5 Euro, 25 TL. civarında.

Çek Cumhuriyeti Prag
Prag’da: su ise tam bir sorun.

Onların su olarak kullandıkları madde, leziz değil. “Voda”, her türlü suyu nitelendiriyor ama buralarda su olarak kullanılan obje: maden suyu ve türevleri. Yani: normal, bizlerin bildiği pet şişe içinde su yok. Maden suyu benzeri bir su kullanıyorlar. Sadece, pembe kapaklı bir şişede satılan su: kuyu yani bizim bildiğimiz ve içtiğimiz sulardan.

Her yerde, “hot dogs” stantları var.

Ancak, domuz eti. Old Town’daki kafeler; genelde kalabalık ancak hoş ve “çok pahalı” olmayan mekanlar. Nerede güzel bir yemek yiyebilirim? Evet; Paris caddesi üzerinde, “Pravda” denilen güzel bir restoran var. Modern dekorasyonu ve gelen insanların şıklığı ile dikkati çekiyor. Buraya gidebilirsiniz.

Diğer bir restoran: “U Kalicha”. Duvarlarında yüzyıl önce bu restoran-birahaneye gelen ünlü yazar ve çizerlerin notları, resimleri, karikatürleri var. Oldukça büyük turist guruplarını içinde barındırıyor. Yemek başladıktan bir süre sonra; masalar arasında, orijinal kostümler içinde, müzisyenler dolaşarak müzik yapıyorlar ve misafirleri eğlendiriyorlar.

Diğer bir mekan “U Maltezskych rytirü”: Rosto ve biftekleriyle ünlü bir mekan. Rezervasyon yaptırmak gerek. Prokopska caddesi üzerinde. Bir başka mekan:” U Prince”: Tam meydanda, saat kulesinin önündeki alanda . Özellikle: akşamları yemek çok keyifli. Meydanda, sağa sola giden insanları izleyebilir, burada somonla yarattığı harika tatları deneyebilirsiniz.

BAHŞİŞ VE NEZAKET KURALLARI

Barlar ve birahanelerde: masalar, genelde yemekten önce, sizin gibi “Je tu Volvo? (ücretsiz mi?)” diye sorması gereken ve birbirlerine “dobrou chufi (afiyet olsun)” diyen, başka müşterilerle paylaşılır. Ancak: şehirdeki şık restoranlarda, mutlaka önceden rezervasyon yaptırmak gerekiyor.

Prag’da akşam yemeklerinde, belli bir kıyafet kuralı yoktur. Servis elemanları size çok kaba gelebilir. Nazik veya anlayışlı değiller. Ama bunun sebebi, sizi veya işlerini sevmemeleri değil. Eski bir komünist ve Doğu Bloku ülke olduğu için, hizmet sektörü, diğer ülkelerde olduğu gibi gelişmemiş.

Hizmet kalitesi yeterli düzeyde değil.

Yani, henüz bu işin sırrını öğrenememişler. Garsonlar, hesabınızı bir kağıt parçasına yazar ve gitme zamanı geldiğinde, bu kağıda bakarak, fatura kesilir. Hesabı, garsona değil, kol bandında katlanır cüzdan bulunan görevliye ödemelisiniz. (“Zaplatim prosim (hesap, lütfen))” Pek çok barda: az bir giriş ücreti alınır.

Ayrıca: süt, ekmek ve akerdeonla çalınan korkunç müzik için: ekstra ücret istenir. Hesabı: en yakın, 10 Krona yuvarlayarak bahşiş alma alışkanlığı vardır. Daha küçük yerlerde: 10-15 Kron bahşiş almak kural haline gelmiştir.

Çek Cumhuriyeti Prag

ALIŞVERİŞ

Çek Cumhuriyeti Prag, çok aşırı ucuz bir şehir değil. Kolilerle hediyelik eşya almayı planlıyorsanız, biraz hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz. Çalışma saatleri içinde, ihtiyacınız olan her şeyi, her zaman bulabilirsiniz. İşin sırrı: ara sokaklardaki tuhaf ama harika mağazaları bulmaktır. Özellikle: kristal ve kukla mağazalarına girebilirsiniz. Ancak: yüksek fiyatlara satılan sıradan cam eşyalar dışında, kristalin kalitesi mükemmel. Prag’ın merkezindeki çoğu mağazada, istemeye istemeye de olsa, satıcılar; İngilizce konuşulur ve kredi kartları da yaygın olarak kullanılır. Ancak: gülümseyen yüzlere rastlamak zor. Satıcılar somurtgandır.

Çek Cumhuriyeti Prag

ALIŞVERİŞ YERLERİ

Çek Cumhuriyeti Prag şehir merkezindeki alışveriş yapılacak yerlerden uzak durmanızda yarar var. Özellikle: Hrcdcany ve Prag Kalesinin çevresindeki bölge için bu durum geçerli. Stare Mesto biraz daha iyi. Özellikle: Nove Mesto’ya doğru ilerledikçe ve arka sokaklara girerseniz, değişik mağazalar görebilirsiniz.

Moda ve pahalı ürünleri bulabileceğiniz Pariska’nın ağaçlı yolunun ve sizi kendine çağıran kafelerinin mutlaka tadını çıkarın. Na pikope’de bir alışveriş merkezi ve pek çok zincir mağazanın şubesini bulabilirsiniz. 

Alışveriş merkezleri, akşamları saat 19.00 a kadar açıktır. Cumartesi günleri ise, tüm mağazalar: saat 13.00 e kadar açık kalıyor. Pazarlıksız alışveriş yapmayın. Bohemya cam ve kristallerinden almadan dönmeyin. Stare Mesto Market isimli, açık pazarda, tahta oyuncaklar, seramikler, porselenler bulabilirsiniz. Buraya da, mutlaka uğramanızı öneriyorum.

Çek Cumhuriyeti Prag

NE SATIN ALINIR

Aslında Çek cumhuriyeti; tarihi “Bohemya kristalleri” nin üretildiği bir ülke. Fakat; Avusturya’nın başkenti Viyana’daki kadar canlı ve ışıltılı satış mağazaları yoktur.

Çek Cumhuriyeti Prag

Onun dışında, Prag’da: “kuklacılık” çok meşhur. “Baba yağa” tarzı tahta kuklalar oldukça ucuz. Ayrıca: ahşap oyuncaklar da çok bulunuyor. Özellikle: çocuklar, el yapımı oyuncakları çok beğeniyorlar. Zaten: Prag’da; yalnızca bunların satıldığı bir Pazar yeri de vardır.

Çek Cumhuriyeti Prag

Ayrıca: burada satılan resim ve gravürler de hoşunuza gidebilecek güzellikte. Becherovka denen bir likör var. Bunu da, hediyelik veya kendiniz için satın alabilirsiniz. Tekstil ve kozmetik ürünleri, Türkiye’ den ucuz. Özellikle, “Andet” durağının orada bir “Carrefour” mağazası var. Oldukça hesaplı, burayı alışveriş için öneriyorum.

LAL TAŞI VE KEHRİBAR

Lal taşı ve kehribar çok ünlü. Prag’da adına yakışır her kuyumcu, bu taşları bulundurur. Turistik eşya mağazalarını dolduran kristaller ve oyuncak bebekler arasında: lal taşı ve kehribar gözünüzden kaçmayacaktır. Lal taşı: ateş kırmızısı rengi ve ışığı yansıtma becerisiyle ünlüdür. Sahip olduğu varsayılan iyileştirme becerileri içinde: üzüntüyü giderme, takana canlılık ve neşe duyguları verme sayılabilir.

Lal taşı takma modasının geçmişi: mücevherler arasında, pek çok lal taşı kaplama örneğin yer aldığı İmparator Rudolf II’ye ve 1800 lü yıllardaki elbiselerini süslemek için lal kullanan Rus Çariçelerine kadar uzanır. Ancak: gerçek lal taşı almak durumunda: üzerinde bulunması gereken işaretleri (G, G1, G2) mutlaka kontrol edin ve üreticisinin belgesini sorun.

Kehribar

Baltıkların en ünlü taşı. Aslında bir mineral değil, tarih öncesinden kalma ağaçların reçinesidir. Kuzeyin altını olarak bilinen kehribarın tarihi, güneşin sembolü olarak bilindiği neolitik döneme kadar uzanır. Mısırlılar: kehribarı, koruyucu olarak mezarlarına koyarken, Romalı kadınlar bu taşı ellerinde tutarak, ebedi gençliğe kavuşmayı dilemişlerdir.

Kehribarın, aynı zamanda bazı iyileştirici özellikleri de vardır. Depresyonu azalttığı, neşe ve iyiliği arttırdığına inanılır. Prag şehrinin her yanında bulunan mağazalarda, çok sayıda sahte kehribar karşınıza çıkacaktır. Bu yüzden: gerçek kehribarın, tuzlu suya konulduğunda; bir kalıp sabun gibi, yüzebildiğini unutmayın. Gerçek kehribar: cam ve plastikten çok daha yumuşak olarak öne çıkıyor.

EĞLENCE

Çek Cumhuriyeti Prag, bütün gece ayakta kalan bir şehir. Kot pantolon ve tişörtle, hem klasik bir birahaneye hem de daha eski kulüplere girebilirsiniz. Mala Strana’da, en eski moda Bohemya publarından biri ve eskiden bir baron evi olan Baracnicka rychta bitişiğindeki oditoryumda, çılgın rock gurupları var.

Sokağın hemen aşağısında, U Maleho Glena’nın üst katında, genç gezginler, içki içerken, Çek ve uluslar arası caz ustaları, mahzende, program yapıyorlar. Prag’da gece hayatının bir bölümü: striptiz kulüplerinde yaşanıyor.

Başta: İngiliz ve Alman turistler olmak üzere, Avrupa’nın her yerinden, özellikle hafta sonları, birçok erkek gurubu, felekten bir gece çalmak için Prag’a geliyorlar. Kadınların çok rahat girebildiği bu kulüpler, Prag kentinin dışında bulunuyor.

Nasıl bulunacağına gelince, onlar sizi buluyor. Kentin meydanında: 24 saat, sizi kulüplere götürmek için sıraya giren insanlar var. Kent meydanı: özellikle gece yarısından sonra; değişik bir havaya bürünüyor. Bir çok limuzin, ücretsiz olarak striptiz kulüplerine dolmuş seferleri yapıyor.

Çek Cumhuriyeti Prag şehri gezilecek yerler tanıtımı içi.

 

 

Yunanistan Yunan adaları genel özellikleri

en başa.1
Yunanistan Yunan adaları genel özellikleri

Yunanistan Yunan adaları genel özellikleri:

Klasik tanrılar, bu adalarda savaşmış, aşklarını burada yaşamış ve çocuklarıyla birlikte buralarda barınmışlar.
Persler; 7000 yıl önce, onlara imreniyorlardı.
Günümüzde: sıcak yaz günleri, ılık suları, geniş kumsalları ve farklı yaşam tarzlarıyla, Ege’nin Yunan adaları, turistler için en önemli uğrak yerlerinden biridir.

EGE DENİZİ

Küçük bir deniz olan Ege Denizi: Doğu Akdeniz’de: Türkiye ve Yunanistan arasında uzanan 640 km. uzunluğunda ve 320 km. genişliğinde, sudan oluşan bir parmağa benzer.
1400 ada, dağınık olmasına rağmen, her biri kendisine has özellikler taşıyan guruplar oluştururlar.

KYKLADLAR

Atina’dan en çabuk ulaşılan adalar: denize atılmış bir avuç çakıl taşı görünümündeki: Kykladlar’dır. Eskiden, kutsal Delos adasının çevresinde bir halka (kyklos) oluşturan bu adaların adı, günümüze kadar gelmeyi başarmış. Adaların kıraç manzarası ve sardunyalarla donanmış mavi kepenkli, beyaz evler; pek çok kişi için, tam olarak Yunan adaları deyince ilk akla gelenlerdir.
En tanınmışları: hareketli Mikonos adası ve huşu veren volkanik oluşum: Santorini’dir.

ONİKİ ADALAR

Yunanistan Yunan adaları genel özellikleri; Ege denizinin güneydoğu ucunda toplanmışlardır. Bunlar: ülkemiz kıyılarının güneybatı köşesinde bulunuyorlar. Guruptaki en önemli ada: Rodos’tur. Ama diğerleri arasında yer alan: Kos ve Patmos adaları da önemlidir. Batı Ege’deki büyük adalardan 3 tanesi: ülkemiz kıyı çizgisine çok yakındır. Lesbos, Khios ve Samos.
Yıllar öncesinde: zengin ve imrenilen mekanlar olan bu adalar: geleneksel kırsal yaşam tarzından, günümüze kadar ulaşan izlere hala sahiptirler.

Kuzey Ege’de, tamamen farklı olan: Thasos, Limnos ve Samothraki var. Bunların: güneydoğusunda; Atina’ya daha yakın yerde, son zamanlara kadar Yunan jet sosyetesinin eğlence merkezi olan: Skiathos, Skopelos, Alonnisos ve Skyros’tan oluşan: Sporadlar bulunuyor.

Aralarında ortak noktalar olmasına rağmen, hiçbir ada, diğerinin aynısı değildir. Bu da bölgenin büyüleyiciliğinin başlıca sebebidir. 5000 yıllık tarihi boyunca, başa geçen sayısız değişik yöneticiye rağmen, sıradan insanların yaşamının temel unsurları, pek az değişmiş. Deniz, eski yerleşimciler için bol gıda sağlıyordu. MÖ. 5’nci yüzyıldan bu yana süren, ılık yaz ayları, insan yaşamını sürdürmek için tahıl, keçi sürülerini beslemek için de otlak anlamına gelmişti.

Bronz çağından bu yana: eşekler ve katırlarla, yük ve insan taşınmıştır.

Aynı dönemlerde, ilk zeytin ağaçları ve asmalar da ekilmişti. Yaşam döngüsü: toprağın ekilmesi ve hasatla belirleniyordu. Bugün, Yunan adalarına baktığınızda, pek çok şeyin, hala aynı kaldığını görmek mümkündür.

Gelenekler, ada hayatında, önemli bir rol oynar. Kadınlar ve erkekler, hala birbirlerinden ayrı bir yaşam sürüyorlar. Kadınlar evde, çamaşırların asıldığı balkonlarda ya da gölgeli sokak köşelerinde oturup sohbet ederler. Genç erkekler, tarlalarda veya kayıklarında çalışır, yaşlılar ise afeneion, yani kahvelerde oturup sert bir kafe ellenikos içerken dünyayı kurtarırlar.

Aile, günlük hayatın merkezindedir. Çocuklar, özellikle erkek çocuklar, birer nimet olarak görülürler. Onlara, her zaman hoşgörülü davranılır. Anneler ve büyükanneler, onları şımartmaktan zevk duyarlar. Büyükanne, büyükbaba ve babalar; akşam voltalarında, yani akşam yürüyüşlerinde, aileye yeni katılan bebeğin arabasını iterlerken, komşu ve arkadaşların tebriklerinin verdiği gururla ışıldarlar. Babalar ve amcalar, aile işine, yabancı birini almadan önce kendi oğullarını ve yeğenlerini alırlar.

Siesta: günün en önemli bir parçasıdır.

En gencinden en yaşlısına kadar, herkes öğlen sıcağında dinlenir ve serin akşamların tadı, gece yarılarına kadar oturularak çıkarılır.

Tarihsel olarak, hayatın dokusu din ile ayakta kalmıştır. Aslında: kilise ve Ortodoks dini, 1832 yılında, modern devlet kurulmadan çok önce, Yunan olan her şeyle özdeştirilmiştir. Kiliseler; doğal afetler, savaşlar ve hastalıklarda, hem fiziksel ve hem de ruhsal açıdan bir sığınak ve teselli yeri olarak hep var olmuştu.

Günümüzde de, rahipler cemaat içinde hala güçlü bir etkiye sahiptir. Geleneksel olarak kilise cemaatinin çoğunluğunu oluşturan kadınlar, ticaret filolarıyla denize açılan sünger için dalan veya uzak diyarlarda çalışan babaların, eşlerin ve oğulların korunması için dua ederler. En küçük, beyaz badanalı kiliselerde bile, basit bir haç, ikon ve yanan mumlar bulunur. Ama, büyük kiliselerin daha şatafatlı olduğunu göreceksiniz.

Yunanistan, bir zamanlar, dünyadaki en büyük ticaret filosuna sahipti. Deniz, hala Ege’deki yaşamda, önemli bir rol oynar. Küçük ve uzak adalarda, dış dünya ile tek bağlantıyı sağlayan feribotlar, tarih boyunca olduğu gibi, gerekli malzemeleri de taşımaktadır. Her adanın küçük teknelerden oluşan ve her gün denize açılarak masalara taze balık getiren küçük bir filosu bulunur.

Ancak, turizm bu uzun süreli senaryoyu değiştirmeye başlamıştır.

Şu anda, adalardaki en önemli gelir kaynağı turizmdir. Yüksek sezonda, Yunanistan gezinizi, Avrupa’nın ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen ziyaretçilerle paylaşacaksınız. Turizm, pek çok adayı yoksulluktan ve nüfus azalmasından korumuştur. Ama, hiç kuşkusuz, daha tanınmış adaların pek çoğunun da karakterini etkilemiştir. Ada topluluğu son 20 yılda, önceki binyıla oranla çok daha büyük bir dönüşüm geçirmiştir.

Günümüzde; küçük motosikletler, oyun oynayan çocukların seslerini bastırıyor. Mobil telefonların sesleri, buzuki’nin akıldan çıkmayan ritminin çok daha sık duyuluyor. Pek çok kez, sokakta yürürken, telefona cevap verdiğini gördüğünüz (çoğunlukla elini kolunu neşeli bir şekilde sallayan meşgul insanlar) insanlar, bir restoranlar zinciri, araba kiralama acentası, bilet ofisi ya da stüdyo konutlara sahip iş adamlarıdır.

Kısa süren turizm mevsiminde, başarılı olabilmek için her şeyden, vaktinde haberdar olmak gerekir.

Gelir düzeyi arttıkça, genç çiftçi babasının güvenilir eşeği yerine bir traktör alır. Bir bar veya kiralık araba acentasi açmak için, çiftçiliği tamamen bırakır. Balıkçı teknesiyle balığa çıkmak yerine, bölgedeki plajlara turist taşımaya başlar.

Ancak tablo görüldüğü kadar sıkıcı değildir. Turizm sektörü de, ada hayatının geleneksel çerçevesine uyan mevsimlik bir sanayidir. Bahar aylarında, turistler gelmeden önce, keçi ve koyunlar yavrular, otlaklara yollanır. Kısa bir süre sonra hasat vakti gelir. Sonbahar yaklaşırken, başka bir hasat başlar. Zeytin, ceviz, badem ve geç olgunlaşan meyvelerin hepsi toplanmalı ve kış başlamadan saklanmalıdır.

Aslına bakarsanız, bir anlamda, adada hayat her zaman olduğu gibi devam eder.

İSİMLERDE NE VAR

Haritalarda ve yol işaretlerinde yer alan Yunan isimlerinin Latin harflerine çevrimlerinde, değişmez bir kural yok. Bu nedenle: çoğu zaman, aynı kasabanın adının, ardı ardına gelen iki tabelada, farklı yazıldığını görebilirsiniz.

Khios ve Hios gibi; birbirine yakın bazı isimler, kolayca fark edilebilir ama bazıları hayli kafa karıştırıcıdır.

Adalarda da, bazı isim sorunları yaşanmaktadır. Santorini, İtalyanca Aziz İrene demektir. Bu isim, Azizin burada öldüğüne inanıldığı için, Bizanslılar zamanında adaya verilmiştir. Adanın eski (ve resmi) adı ise: Thira’dır. Havayolları ve feribot biletleri ile tarifelerde, bu isim kullanılmaktadır.

MİS KOKULU HAVA

Dağ yamaçlarında (ya da kapı önlerindeki saksılarda) yetiştirilen bitkilerin kokusu: Yunan hayatının en belirleyici çehrelerinden birisidir. Fesleğen, Yunan mutfağının eski bir dostudur. Kokusunun böcekleri uzak tuttuğu söylenir. Elinizle yapraklarını şöyle bir sallayın ve güzel kokusunu içinize çekin. Sıcak bir günde, sizi hemen canlandıracaktır.

NE ZAMAN GİDİLİR

Yunan Adalarına: ne zaman gidileceğine karar vermek de; önemli bir sorun. Ege kıyılarında: kısa ve hafif yağmurlu geçen ilkbahar; yürüyüş, arazi yürüyüşü ve dağ bisikleti gibi eğlenceli aktiviteler için elverişlidir. Çünkü: hava çok sıcak değildir. Ilık hava: açık ve temizdir. Bu koşullar: fotoğrafçılık için de idealdir. Ama sezon öncesinde seyahat düzenlemelerini yapmak pek kolay olmayabilir.

Bazıları Nisan sonuna kadar açılmasa da, pek çok otelin geleneksel açılış zamanı: Ortodoks Paskalya Yortusudur. Feribot seferlerinde de, genellikle Mayıs ayının ilk haftasına kadar kış tarifesi devam eder.

Yaz mevsimi: uzun ve sıcak geçer. Ama Ege boyunca, Asya’nın kalbinden güneye doğru esen, hatta bazen fırtınaya dönüşebilen Meltem rüzgarı ile yumuşar. Yaz sezonuna, bütün Avrupa’dan gelen sırt çantalı ziyaretçiler ve paket tur müşterileri damgasını vurur. Adalar kalabalıktır ama otel ve restoran gibi tesisler açık ve yeterlidir. Seferlerini arttıran feribotlar ve küçük tekneler adalar arasında seyahat etmek için daha fazla seçenek anlamına gelir.

Sonbaharda: hava ılık ve daha az çılgındır. Zeytin hasadı gibi etkinlikleri izlemek için mükemmel bir fırsat. Ekim ayının ortalarında sezon biter. Otel ve restoranların çoğu kış nedeniyle kapanır. Yazın: bar ve otellerde çalışan pek çok personel, bir sonraki yıla kadar Yunanistan ana karasındaki evlerine dönerler.

KİLİSE VE MANASTIRLARA GİRERKEN

Kıyafetlerinize dikkat edin. Erkeklerin uzun pantolon giymeleri, kadınların ise omuzlarını ve bacaklarını kapatmalarında fayda var.

BAHŞİŞ

Servis ücreti: genellikle restoran ve bar faturalarına dahil edilir. Ama; masaya biraz bozukluk bırakmak adettir. Taksi şöförleri: % 10 bahşiş beklerler. Oteldeki oda görevlilerine, günlük yaklaşık 1 Euro bırakılmalıdır. Hizmetlilere ve kapı görevlilerine, sağlanan hizmete bağlı olarak 2 Euro’ya kadar bahşiş bırakılabilir. Tuvaletlerdeki görevlilere yarım Euro civarında verilir.

bisiklet.1
Yunanistan Yunan adaları genel özellikleri bisiklet kiralama

BİSİKLET VE MOTOSİKLET KİRALAMA

BİSİKLET

Adaların ve tatil beldelerinin çoğu, bisiklet kiralamak için idealdir. Ama bazı adalar çok tepelik olduğu için, çevrede turlamak açısından pek uygun olmayabilir. Ama, yine de kasaba çevresinde ya da plaja giderken ideal bir ulaşım tarzıdır. Sıradan bisikletler, pek çok tatil beldesinde, günlük 6 Euro civarında kiralanabilir.

MOTOSİKLET

Motosikletler veya mopetler, çok popüler ve büyük adalar hariç, çevreyi dolaşmanın en iyi yollarından biridir. Kiraları nispeten pahalıdır. (günlük 12 Euro civarında) Bunun yanında, motosiklet kiralamanın tehlikeleri de vardır. Her yıl çeşitli kazalarda ciddi yaralanmalar ve ölümler gerçekleşmektedir. Yakın zamanda motosiklet ehliyeti olmayanlara motosiklet kiralanmasını engelleyen bir kanun yürürlüğe girmiş.
Pek çok kiralama acentası, bu bilgiyi araç kiralamak isteyenlere vermiyor. Eğer ehliyetiniz olmadan motosiklet kiralarsanız, sahip olduğunuz sigorta geçerli olmayacak ve bir kazaya karışır ya da yaralanırsanız, büyük zorluklar yaşayabilirsiniz. Bence kiralamayın, tehlikeli.

GİYİM

Yazın, Yunan adalarında pek fazla giysiye ihtiyacınız olmaz. Gündüz için mayo, sizi güneşten koruyacak ince bir üstlük ve sandalet düşünün. Çevreyi dolaşmak isterseniz, şort veya ince ve hafif pantolon ile bir tişört hem erkek hem de kadınlar için uygun bir kıyafettir.

Arkeolojik sit alanlarında dolaşmak için; rahat yürüyüş ayakkabılarınızı yanınıza almayı unutmayın.

Kilise ve manastırları ziyaret etmek isteyenlerin kıyafetlerine dikkat etmeleri gerekir. Erkeklerin de, kadınların da omuzlarını kapatmaları gerekir. Erkekler hafif bir pantolon, kadınlar da dizlerinin altına kadar uzanan bir etek giyebilirler.

Bir şapka ve iyi güneş gözlüklerinizi, yanınıza almayı unutmayın. Beyaz badanalı binalar, güneşi yansıtarak gözleri kolayca yoran bir ışık yaratıyor.

Adalarda genel olarak, akşamları, rahatlık ön plandadır. Pek az yerde, kıyafet zorunluluğuna rastlarsınız. Ama yine de ziyaretçiler, akşamları kıyafet değiştirmeyi severler. Hafif bir süveter, serin akşamlar için kullanışlı olabilir. Özellikle: sezonun erken yada geç döneminde, adalarda bulunuyorsanız, ilkbahar ve sonbaharda güneş battıktan sonra hava serinleyebilir. Ayrıca, karanlık bastıktan sonra feribot güverteleri, çok serin olur. Bu nedenle, günlük bir tura çıkıp, geç gelmek niyetinde iseniz, yanınıza mutlaka bir ilave giysi almanız şart.

GÜMRÜK VE GİRİŞ ŞARTLARI

Eğer, doktor tavsiyesinde bir ilaç kullanıyorsanız, her zaman resmi bir kutu içerisinde, ihtiyaç duyduğunuz kadarını taşıyın. Kişisel kullanım için ilaç taşımaya izin var.
Bütün AB ülkelerinde, gümrüksüz girişlerin kaldırılmasının ardından Yunanistan’a Avrupa Birliğine üye olmayan ülkelerden getirilen her şey, gümrüğe tabidir. AB üyesi olmayan ülkelerin vatandaşları için Yunanistan veya adalara getirilecek gümrüksüz eşya müsaadelerinin sınırları var.

HAVAALANLARI

Uluslar arası, tarifeli uçakların çoğu, 2001 yılında inşaatı tamamlanan, yeni Eleftherinos Venizelos Havaalanına iniyorlar. Eski Atina Hellenikon Uluslar arası Havaalanının bulunduğu bölge: halk parkı ve 2004 Olimpiyat Oyunları tesisleri olarak düzenlenmiş. Yeni havaalanı: adalara seyahat için bir merkez işlevi görüyor.

Eğer Atina’ya gidiyorsanız, havaalanının şehirden biraz uzakta, Spata’da olduğunu unutmayın. Merkeze gitmenin en uygun yolu: Syntagma Meydanına sefer yapan E95 otobüsüdür. Bu meydandan, şehrin istediğiniz yerine, metro ile gidebilirsiniz.

Eğer havaalanından, seyahatinize feribot ile devam edebileceğiniz, Pire Limanına doğrudan gitmek isterseniz, bunu ya şehirden geçerek ya da E96 sayılı otobüs ile yapabilirsiniz. Havaalanından kalkan taksiler pahalı. Bu nedenle: genellikle, en iyi seçenek otobüstür. Eğer taksiye binecekseniz, şöforün hareket etmeden önce, taksimetreyi çalıştırıp çalıştırmadığına dikkat edin.

Kuzey Ege Adalarına (Thasos, Limnos ve Kamothraki) gitmek için feribot bağlantısı veya devam uçuşları için Yunan ana karasının kuzeyindeki Selanik’e doğrudan uçuş olanağı da var.

Aşağıda verilen adaların iç hatlar için havaalanları bulunuyor. Bunlar: Astypalea, Karpathos, Kastellorizo, Kos, Limnos, Santorini (Thira), Skiathos, Sykros ve Syros.

Evet tüm bunların yanında: Anadolu karasının yakınında bulunan adalara; feribotlar veya büyük tekneler ile ulaşmakta mümkün. Veya, büyük tur gezinti gemileriyle yapılan yolculuklarda, bazı adalara uğrayan turlar da var.

iklim.1
Yunanistan Yunan adaları genel özellikleri İklim

İKLİM

Yunan Adalarının; kısa, ılık ama yağmurlu bir ilkbaharı, uzun, sıcak bir yazı, ılık bir sonbaharı ve serin bir kışı vardır. Kuzey adaları: her zaman güneydekilerden birkaç derece daha serindir. Adalarda, Rusya’nın Kafkas Dağlarından Karadeniz’i geçip Ege’ye doğru sürekli esen bir “Meltem” rüzgarı vardır.

Meltem, yazın sıcak eser ama kışın bazen buz gibi bir hava getirir. Rüzgarların her gün değişebileceği Kykladlar, en çok etkilenen adalar arasında sayılabilirler.

PARA BİRİMİ

Yunanistan’ın para birimi: Euro’dur. Bankaların çoğu: yabancı para cinsi ve seyahat çekini, hizmetin cinsine göre alınan komisyon karşılığında bozmaktadır. Ama, genellikle bu komisyon: % 1 ile 3 arasında değişir. Döviz kurları, bankanın içinde bir panoda ya da pencerede asılı olmalıdır ve çoğunlukla bütün bankalarda aynıdır.
Ayrıca, dövizinizi büyük adalarda bulunan döviz bürolarında da bozdurabilirsiniz. Bu büroların çalışma saatleri, bankalardan daha uzundur. Bazıları komisyonsuz işlem yaptıklarına dair ilan vermektedirler. Ama, değişim kurları farklı olabilir. Bu nedenle, hangi işletmenin daha iyi rakamı uyguladığını araştırmanızda yarar var.

Para bozdururken, her zaman kimliğinizi kanıtlamanız gerekebilir. Bu yüzden pasaportunuzu yanınızda götürmelisiniz.

TUVALETLER

Genel tuvaletler, genellikle önemli kasabaların pazar meydanlarının yanında bulunur. Bir kadın ve erkek figürlerinin bulunduğu uluslar arası işaretlere bakmalısınız. Tuvaletlerin temizlik dereceleri değişebilir ve alaturka tuvaletler daha yaygındır.

Kafe ve barlarda, basit ama temiz tuvaletler bulunur. Tuvaleti kullanmak istiyorsanız, işletmede bir şeyler içmeniz gerekir. Plajlardaki kafe ve barlarda tuvaletler bulunur. Eğer bir görevli varsa, bahşiş vermek adettir.

PLAJLAR

Evet; adalardaki plajların bazılarında bolca gölgelik bulunurken, diğerleri yakıp kavuran güneşe hizmet edecek şekilde ağaçsızdır. Pek çok insan: yumuşak kumu tercih ederek, çakıllı plajları kötüler, ama yaz aylarında, Meltem (kuzey rüzgarı) eserken, küçük çakıllar, kum gibi çevrede uçuşarak, her yerinize yapışmaz.

Santorini sahillerinde: siyah ya da kırmızı renkli, volkanik bir kum var. Bu kumlar: ısıyı, sarı kuma oranla daha çok emer, bu nedenle gün ortasında hava sıcaklığı artar. Bu durumda: çevrede koşuşturup oynamak isteyen küçük çocuklara pek uygun olmuyor. Güzel kumlu plajları: Skiathos’taki Koukounaries’te, Paros’taki Altın kumda ve Mykonos’taki: Paradise’de bulabilirsiniz. Ayrıca: İos’ta Milopotamos ve Thasos’ta Makriamos’da güzeldir.

Yunan adaları; 1960’larda, Avrupa’da ziyaretçilere karşı teklifsiz tavırlarıyla ünlüydü. Çıplaklar, bölgeye akın akın geliyorlardı. Bazı şeyler, bugün biraz değişmiş olmasına rağmen, özellikle Mykonos’taki Paradise ve Super-Paradise Plajları ile, Skiathos’taki Banana Plajında, hala çıplaklar plajı var. Ama, çoğu adada: çıplaklık, resmi bir politika değil. Yunan aile plajları da kesinlikle çok serbest değil. Eğer riske girmek istemiyorsanız, ada sakinlerinin tutumlarını izleyerek, davranışlarınızı ayarlayabilirsiniz.

Yani; ailecek adaları ziyaret etmek istediğinizde, plaj seçiminde, dikkatli olmanızda kesinlikle yarar var. Yoksa, hoş olmayan görüntülerin içinde kalmanız mümkün.

dalgıç.1
Yunanistan Yunan adaları genel özellikleri

Ege’nin ılık ve temiz suları:

dalış için neredeyse mükemmel bir çevre sunsa da, yakın zamana kadar Yunan hükümeti dalgıçların, antik batıklara verebilecekleri olası zarar nedeniyle, endişeliydi ve dalış yasaktı. Ama artık bu tutum değişmiş ve günümüzde sualtı dalış, onaylı ve kayıtlı merkezlerle yapılıyor. Yasal ve hoş karşılanan bir etkinlik olmuş.

Konuyla ilgili firmalar: Ege çevresinde çalışmaya başlamışlar. Dalışları denetleyen bu firmalar, genellikle yüksek sezonda, günde iki kez dalış alanlarına ulaşım olanağı sağlıyorlar.

Her dalış merkezi, Yunan hükümeti tarafından kayıt altında. Amatör dalgıçlara eğitim vermeye ve ehliyetli dalgıçları da denetlemeye yetkililer. Bütün merkezler, önemli onaylama kurumlarından birine, en çok Profesyonel Dalgıç Eğitmenleri Birliğine (PADI) üyedir. Dalış için, asıl yeterlilik ise, beş günde alınabilen Derin su sertifikasıdır. Bunun ardından, bir eğitmen eşliğinde, 18 metreye kadar dalabilirsiniz. Bu şekilde, Ege Denizindeki pek çok dalış alanını görme olanağı bulabilirsiniz.

Pek çok merkezde: Tüpü Keşfet programı olarak bilinen bir tanıtım programı düzenleniyor. Bu programda: tam zamanlı kurslara başlamadan önce, temel teknikleri deneme fırsatı bulabilir, sabah ve akşamüstü dalış teorisinin verilip sığ dalışların yapıldığı etkinliklere katılabilirsiniz.

Tüplü dalış söz konusu olduğunda:

Mykonos, her zaman bir avantaja sahip olmuştur. Çünkü, adada hiç antik sit alanı bulunmadığı için, dalış yapmak, burada yasak değildir. Paradise Plajındaki “Dive Adventures” yerleşik bir merkezdir.

Santorini’de, ilgi çekici dalış alanlarına sahiptir. Volkanik kraterin sualtı duvarlarını keşfedebilir ya da doğu kıyısındaki resiflerde dalabilirsiniz. Perissa Plajındaki Mediterranean Dive Club ile bağlantı kurabilirsiniz.

Paros kıyılarında: mağara, resif ve gemi enkazı dalışları yapılabilir. Bu dalışlarda, keşfedecek ilgi çekici yerler bulabilirsiniz. Adada, çeşitli dalış merkezleri bulunuyor. Bunlara, kuzey kıyıda Noussa’da bulunan “Maria Diving Club” da dahildir. Kos’un tatil beldelerinde, iyi organize olmuş, dalış operatörleri bulunuyor. Tigaki’de, anayolda, plaja 300 metre uzaklıktaki “Theokritos Travel” ile bağlantı kurulabilir.

Yunan adaları gezi planı hakkındaki yazım için.