Ankara Anatolium ve Nata Vega Alışveriş Merkezi

Ankara Anatolium ve Nata Vega Alışveriş Merkezi

Bugün, daha önce birkaç kez gittiğim “Anatolium Alışveriş Merkezi” ne yine gittim ve burayı merak edenler için görüşlerimi aşağıda belirtiyorum.

Burada ilk dikkati çeken, gökdelen gibi yükselen (duyduğuma göre 45 katlı imişler) uzun yapılar. Bu iki bina: çok uzaklardan bile görülebiliyor, sanırım içleri çok lüks yapılmış, çünkü semt olarak burası belediyenin kullandığı Mamak Çöplüğünün hemen yakınında ve özellikle bazı günlerde rüzgarın esme yönüne göre, Mamak çöplüğünden yapılan muhteşem kötü koku, mutlaka bunları da etkiliyordur. Ama, söylediğim gibi, aşırı lüks yapıldıkları şüphesiz.

Daha önce önünden geçerken; özellikle hafta sonu tatil günlerinde, hani derler ya “dağ-taş” araba dolu idi. Yani, burayı ziyarete gelenler, kapalı otoparka girmekten ise, arabalarını, hemen alışveriş merkezinin dışındaki kaldırımlara koymayı tercih ediyorlar.

Sanırım, böylesi daha mı kolaylarına geliyor, bunu daha önce düşünmemiştim, ama bugün gördüğüme göre, arabanızı dışarıya bırakmanız gereksiz, çünkü alışveriş merkezinin hemen yan tarafı ve altında, gayet büyük bir otopark var ve aracınızı buraya bıraktıktan sonra, az bir mesafe yürüyerek, alışveriş merkezinin içine girmeniz mümkün.

Ankara Anatolium ve Nata Vega Alışveriş Merkezi: Evet, burası gerçekten Ankara’nın gözlerden uzak bir bölümü.

Özellikle, Çankaya yöresinden gelenler, Esenboğa Hava alanına ulaşmak için, bu çevre yolunu kullanırlar ve yöre, yalnızca “Mamak çöplüğünün” burada bulunması ve zaman zaman, rüzgarın esme yönüne göre “çöplüğün pis kokusunun” rahatlıkla hissedilebildiği ve dayanılmaz olduğu imaj ile bilinmekte ve anılmaktadır.

Ancak: daha öncesinde burada kurulu bulunan, yine Uluslararası bir markanın marketi ve Mamak Belediyesi tarafından yaptırılan, gemi şeklindeki mimarisiyle öne çıkan alışveriş merkezlerinin (bu alışveriş merkezi ilginç mimarisine rağmen, yapıldığından bu güne kadar hala boş olarak kaderine terk edilmiş durumda, sanırım gayet büyük Metro ve Nata Vega alışveriş merkezlerinin hemen yanına böyle bir alışveriş merkezi yapma fikrini kim yarattı ise, bu ileriyi görememesi nedeniyle ona bir şeyler sormak gerek)hemen yakınında, inşaat makineleri ve binalar yükseldikçe: buranın imajının değişmesi yönünde, adım atılmıştır.

Evet: buraya ulaşmak için fazla alternatifiniz yok. Tek alternatif: Doğukent caddesini takip etmektir. Gerek: İncek-Oran Sitesi ve hemen Oran evlerinin bitimindeki trafik ışıklarından, ilk sağa değil, devam edip, 100 metre sonra, ikinci sağ yola yani “Doğukent caddesi” ne girmeniz gerekiyor.

Sonrası: yaklaşık: 6 km. civarında ve hiç sapmadan gittiğinizde, zaten yol kıyısında, alışveriş merkezini hemen sağ yanda göreceksiniz.

Doğukent caddesinin öbür ucundan, yani “Mamak” bölgesinden/Samsun yolu üzerinden de, buraya gelmek mümkündür.

Samsun yolu üzerinde ilerlerken, “Çankaya” tabelasını gördüğünüzde, sağ yola girerseniz, Doğukent caddesi, sizi doğruca, yaklaşık 3 km. sonra, alışveriş merkezine ulaştıracaktır.

Yazının başında belirttiğim gibi, alışveriş merkezinin gayet uygun otoparkı var. Ama, otopark yetmediğinde, sanırım Cumartesi-Pazar günleri, ziyaretçiler, araçlarını, hemen dışarıdaki yol kıyısına koymaktan çekinmiyorlar.

Aslında, kaldırıma çıkmak için, arabanın altının yüksek olması gerekse de, kaldırıma çıkmış birçok araba görebiliyorsunuz.

ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ

Ankara Anatolium ve Nata Vega Alışveriş Merkezi: Kapalı otoparka aracınızı bırakırsanız, kolaylıkla zemin kattaki kapıdan girerek, alışveriş merkezine ulaşabiliyorsunuz.

Buradan: iki bölümdeki yürüyen merdivenler ile, hemen bir üst kata çıkmak mümkündür.

Bir üst katta: yine uluslararası bir markanın, muhteşem büyük mağazası bulunuyor. Bunlar: 1 ve 2’nci kata yayılmışlar.

1’nci katta: küçük bir “Ekstra” adında, market tarzı alışveriş marketi, mobilya ve tasarım ürünlerinin satıldığı bölüm ile, 2’nci katta, yine mobilya ve tasarım ürünleri satılan bölüm ve muhteşem güzel bir restoran bölümü var.

Bu restoran bölümüne mutlaka zaman ayırın ve lezzetli ve fiyatları uygun yemeklerden tadın.

Özellikle, hafta içinde gerek tenha olması ve gerekse lezzetli yemeklerdeki indirim gerçekten muhteşem.

Burada: gerek bir şeyler yemek ve gerekse bir şeyler içmek için, gayet uygun ortam yaratılmış, tuvaletler de burada bulunuyor, buraya mutlaka uğramanızı öneririm.

Tek sorun: bu uluslararası marka mağazanın 1’nci katta: fast-foot restoranı bulunmasına rağmen, 2’nci katta, gerçek restoran bölümü bulunuyor ki, siz buraya çıkmalısınız.

Buraya ulaşmak için: görevlilere belki de sormanız gerekecektir. Özellikle: 2’nci kattaki restoran bölümünde bir süre zaman geçirdikten sonra, aşağıya inmek için: bu kattaki elektronik marketin hemen önündeki değil, uzak kenarındaki yürüyen merdiveni kullanmanız gerekiyor.

1. kattaki fast-food bölümünde, sandviç tarzı yani ayaküstü yenilecek ürünler sunuluyor. Yani: esas düzen, 2. kattaki restoranda kurulmuş.

Bu arada: Anatolium Alışveriş Merkezinin hemen yanında, bitişik nizamda yapılan ve ara bağlantıları ile, Anatolium alışveriş merkezine bağlanan “Neta Vega Alışveriş Merkezi” bulunuyor.

Bu alışveriş merkezi de, başka bir firma tarafından yapılmış olup, 500 bin m. karelik bir kapalı alana sahiptir ve bu büyüklük ile, Türkiye’nin en büyük alışveriş merkezi unvanını almıştır.

Evet: Anatolium Alışveriş Merkezi: 23 Haziran 2011 tarihinde, büyük bir törenle açıldı. Nata Vega ise, Aralık 2011 tarihinde, herhangi bir tören yapılmadan hizmete açılmıştır.

Ankara Anatolium ve Nata Vega Alışveriş Merkezi;  Alışveriş merkezi: 450 bin metre karelik inşaat sahası ve 160 bin m. karelik kapalı kiralanabilir alanı, 70 mağazası ve 2000 araçlık otopark kapasitesiyle, ziyaretçilere hizmet vermektedir.

Bu ölçüler, hemen yanda bulunan “Nata Vega Alışveriş merkezi” rakamları ile birleştiğinde, buranın Avrupa’nın en büyük alışveriş merkezi kompleksi olmasına yetmektedir.

Her iki alışveriş merkezinin açılması ile, Ankara’nın Mamak semtinin, şehir çöplüğüyle anılan isminin: nispeten değişeceği düşünülmektedir.

Hatta: Ankara’nın batı yönünde gelişen alışveriş yoğunluğunun, bu iki alışveriş merkezi, hemen yanlarındaki diğer iki büyük alışveriş merkeziyle, buraya yöneleceği tahmin edilmektedir.

Ankara şehri, günümüzde kişi başına düşen alışveriş merkezi açısından, ülkemizde ilk sıradadır. Şehirde yaşayan her 1000 kişiye, 215 m. kare alışveriş merkezi düşmektedir. İstanbul’da ise, bu rakam: 201 m. karedir.

Her şeye rağmen, bu rakamlar, Avrupa standart rakamlarının altındadır. Tüm bunların yanında: Ankara ve İstanbul halkının alışveriş merkezi kültürü arasında da büyük farklılık vardır.

İstanbul halkı, alışveriş merkezini, yalnızca alışveriş için kullanmakta iken, Ankara halkı, özelikle hafta sonu ve tatil günlerinde, alışveriş merkezlerini, ailecek gidilebilecek ve gezilebilecek bir mekan olarak görmektedirler.

Özellikle: soğuk ve yağışlı kış günlerinde insanlar çoluk-çocuk bu alışveriş merkezlerine koşmakta ve aşırı kalabalık olmaktadır.

Evet, her iki alışveriş merkezinin açılması, hemen yakındaki diğer iki alışveriş merkeziyle birlikte, uzunca zamandır, yalnızca çöplük ismiyle anılan bu yörenin “Alışveriş Vadisi” haline geleceği, yaklaşık 5000 kişiye istihdam sağlanacağı ve yıllık ziyaretçi sayısının: 15 milyon olması planlanmaktadır .

Bunların içinde, ayrıca dev bir akvaryum bulunmaktadır. Hatta: zemin katta yürürken, bir merdiven başındaki tabela mutlaka dikkatinizi çekecektir “Dikkat, aşağıda köpek balığı görüldü”. İleride bu dev akvaryumun tam ortasında bir restoran bulunacağı, bu restorana üstten asansör ile inileceği söyleniyor.

Yine söylenenlere göre: akvaryum, Türkiye’nin en büyüğü, Avrupa’nın ise, ikinci büyük akvaryumu imiş. Bu akvaryum ile ilgili ayrıntılı yazıyı yine bu sitede okuyabilirsiniz.

Ankara Nata Vega Akvaryum Aqua Vega

Sizler: özellikle hafta içi bir gün, zaman ayırıp, bu iki alışveriş merkezini ziyaret edebilir, 2’nci kattaki restoran bölümünde, uygun fiyatlı ve lezzetli yemeklerden tadabilir ve bir şeyler içerek zaman geçirebilir, alışveriş düşünürseniz, her türlü ihtiyacınızı temin edebileceğiniz mağazalardan yararlanabilirsiniz.

Ancak, Anatolium alışveriş merkezinin 1 ve 2’nci katlarında bulunan, uluslararası bir markanın alışveriş merkezi: maalesef, birkaç konuda, hoşuma gitmedi.

Şöyle ki: dar ve basık bir koridorda, her yanınızda, yüzlerce-binlerce satışa sunulmuş mal; yerdeki okları takip ederek yürüyorsunuz, yürüyorsunuz ve bu uzun yolculuk bir türlü bitmek bilmiyor, özellikle tatil günlerinde, bu dar, basık ve uzun yolculuğa, sizinle birlikte hareket eden veya etmeye çalışan kalabalık bir gurubu düşünün.

Zaten olur da birkaç şey satın alırsanız, kasalara ulaşmak da tam bir problem, yani uzunca bir yol yürümeniz ve hatta belki de kasaların bulunduğu yeri çalışanlara sormanız gerekecek kadar sıkıcı.

Tam bir pazarlama stratejisi uygulamışlar. Düşünün ki, birkaç parça bir şeyler alacaksınız ve bunları aramak için, birçok reyondan geçmek zorunda kalıyorsunuz ki, bu sırada ıvır-zıvır bir sürü şey alabiliyorsunuz ki, zaten amaçladıkları bu.

Sonuçta: birincisi: kapalı alan fobisi olanların buraya girmelerini önermem, bunalım yaratıyor. İkincisi: burada, kendi ülkelerinin yani genellikle İsveç ve bazı Avrupa ülkelerinin ikinci sınıf mallarını satıyorlar, ben olsam, şahsen; satışa sunulan malların, hiç olmazsa bir kısmının “Türk malı” olması şartını koyardım ki, ülkemizde, Paşabahçe gibi bir cam devi varken, gidip, ne olduğu belirsiz İsveç malı “cam bardak” satın almamı istiyorlar.

Elbette: bu durum, ülkemiz değerlerinin, gayrisafi milli hasılanın, yurt dışına aktarılması için uygun bir ortam. Kendi ülkelerinde, vatandaşı, parası olmayınca alışveriş yapmıyor ve ekonomileri aksıyor, bizim ülkemizde ise, maalesef “kredi kartı” ve “taksit” olayı nedeniyle, insanlar, ceplerinde para olmasa da, gelecek yıllardaki gelirlerini ipotek altına alarak, çılgınca alışveriş yapmaya devam ediyorlar.

Son bir husus: denilebilir ki, bunlar, ülkemize gelip, istihdam yaratıyorlar. Hayır, elbette burada çalışan insanlarımıza yararları var ama unutmayın ki, fırsat bulsalar, çalıştıracak elemanı bile, kendi ülkelerinden getirirler, yani bu durum mecburiyetten………….

Evet, daha önce de söylediğim gibi: burası iki alışveriş merkezinden oluşuyor, bu iki alışveriş merkezi, zemin katta bir ara kapı ile birbirine bağlanıyor.

Aracınızı kapalı veya açık otoparka koyarsanız, Anatolium isimli alışveriş merkezinden binaya girebilirsiniz.

Eğer aracınızı dışarı bırakırsanız, bu kez Nata Vega alışveriş merkezine doğruca girebilirsiniz.

Nata Vega alışveriş merkezinin zemin altında akvaryum var.

Zeminde ise: birçok mobilya firmasının ürünlerini bir arada pazarladıkları bölüm bulunuyor.

Ayrıca: yine bir bölüm, çocuk oyun alanı olarak ayrılmış. Buranın üst katına çıktığınızda ise mağazalar var.

Buradan doğruca yürürseniz, ileride bir orta boşluk bölüme ulaşacaksınız, bir üst kata yürüyen merdivenler veya asansör ile çıkabiliyorsunuz ve burada sinema bölümü ve restoranların bulunduğu bölüm karşınıza çıkıyor.

Restoranların bulunduğu bölüm gayet rahat ve ferah yapılmış, hafta sonlarında boş masa bulmak mümkün değil, Sinemalar da birkaç salon ile vizyon filmlerini izlemek için uygun.

Buradan sonra, diğer bölüme yani Anatolium bölümüne geçmek isterseniz, bu kez, biraz önce sözünü ettiğim boşluk alanın hemen yanındaki kapıyı kullanmanız gerekiyor.

İki alışveriş merkezi arasında, bir boşluk var ve burası özellikle kış günleri bayağı soğuk oluyor.

Diğer alışveriş merkezine geçtiğinizde, burada yukarıda sözünü ettiğim gibi ilk dikkati çeken, iki büyük markanın satış bölümleridir.

Sonuç olarak: Anatolium ve Nata Vega alışveriş merkezleri gerçekten gayet büyük ve her türlü ihtiyacınızı bulabileceğiniz mağazaların, her türlü ürünlerin satıldığı yerlerin bulunduğu bir alışveriş merkezi olarak önem kazanıyor ve özellikle: hafta sonu ve tatil günlerinde bayağı yoğun yani kalabalık oluyor.

Yine de; görmeyenler için burayı mutlaka öneririm, yani buraya gittiğinizde, canınız sıkılmadan rahatlıkla birkaç saat geçirebilirsiniz, hatta restoran bölümü ve sinema kullanırsanız ve hatta akvaryum a girmeyi düşünürseniz, günümüzün büyük bölümü, can sıkıntısı olmadan burada rahatlıkla geçirilebilir.