Kırım Yalta

Ukrayna Kırım Yalta

Kırım yarımadasının hemen ucunda, Karadeniz’in kıyısındadır. Ukrayna ülkesinin, en güney ucundaki şehri.

Tam bir sayfiye yeri. Deniz kıyısında: kumsallar, birçok iskele ve denize girenler ve yeşil örtünün hakim olduğu bir şehir. Ama, tabii buraya giden ziyaretçiler için: burada, herhangi bir tarihi kalıntı görme şansı yok. Peki, yalnız yeşil doğa örtüsü mü, insanları buraya çeken. Elbette hayır? İnsanları buraya çeken başlıca özellik: seks turizmi. Buraya, yılda, yaklaşık 6000 turist geliyormuş. Gelenler arasında: Almanlar, birinci, Türkler ise ikinci sırayı alıyorlar.

Ukrayna Kırım Yalta Ulaşım

ULAŞIM

İstanbul-Yalta arasındaki ulaşımda, Yalta’ya doğrudan iniş yok. Kırım’ın başkenti Simferopol üzerinden, bu şehre ulaşmak mümkün. İstanbul’dan uçağa bindiğinizde, yaklaşık 1.5 saatlik bir uçak yolculuğu yapmanız gerekiyor.

Arada, yaklaşık 140 km. lik bir yol var. Yol, yaklaşık 90 dakika sürüyor. Bu yol: dünyanın en uzun troleybüs hattına sahip. Yine  bu yol üzerinde: binlerce kulübe var. Bu küçük kulübelerin, başlangıçta ne olduğunu anlamak pek mümkün değil. Ama: yaptığım incelemeye göre: Ukrayna hükümeti, üzerinde ev bulunan toprakları, ev sahibine vermeye karar vermiş. Bunun üzerine, bütün millet, bu çok küçük kulübeleri ( hepsi yaklaşık 10 metre kare civarında) paldır-küldür inşa etmişler. Şimdi: bu küçük kulübelerden, binlerce var ve ilk anda, gerçekten bunların ne olduğunu anlamak mümkün değil. Evet, yöre insanı, hükümetin kararı üzerine, bu kulübeleri inşa etmişler.

Ukrayna Kırım Yalta Vize Ülkeye giriş

VİZE-ÜLKEYE GİRİŞ

Ukrayna ülkesine girerken vize istenmiyor. Yanınızda sadece pasaport veya nüfus cüzdanı (yeni olmalı) bulunması yeterlidir. Bir de yurt dışı çıkış harcı (50 TL.) ödeyerek çıkış ve giriş yapabilirsiniz. Ayrıca: girişte form doldurmanız gerekiyor. Bu küçük bir form ile giriş-çıkış yapılıyor. Bunun yanında: yanınızda, yiyecek maddesi sokmanız mümkün değil.

GENEL

Yalta: Kırım Özerk Cumhuriyetinin güney sahilinde, Karadeniz kıyısındadır. Nüfus: yaklaşık 200 bin civarındadır. Özerk Cumhuriyetin başkenti: Akmescit olmasına rağmen; Yalta daha öne çıkan bir yerleşim yeri. Şehir: iki burun arasında, büyük dağların ortasında kalıyor. Her yanı, doyumsuz güzellikteki manzaralarla dolu. Kırım ve hatta Ukrayna’nın en büyük uluslar arası: tatil ve sağlık merkezi olarak öne çıkıyor. Evet: yanlış okumadınız, sağlık merkezi. Niye? Çünkü: burası, tam bir oksijen deposu. Turizm de öne çıkıyor. Özellikle: yaz mevsiminde, şehrin nüfusu 500 binlere çıkıyor.

Burada: Sovyetler döneminden kalma: otel ve Sanatoryum gibi, sağlık amaçlı merkezler yoğunlukta. Ayrıca: Sovyetler döneminde, Politbüro üyelerinin yazlık evleri olarak kullanılan Daçalar var.

Şehir için: Kırım Özerk Cumhuriyetinin: Bodrum’u denebilir. Çünkü: burada: gece yaşantısı, restoranları, barları, modern ve şık görünümlü gençleri ile, tam bir Avrupa kentini anımsatıyor.

Yalta denilince: tarihi süreç içinde: “Dünyanın Paylaşıldığı Yer” olarak bir ünü var. 1945 yılında, meşhur “Yalta Konferansı” burada yapılmış. Konferans: 1911 yılında, Rus çarı II. Nikolay için yaptırılan Livadiya Sarayında toplanmış. Bu sarayda: konferansın izleri, hala korunuyor.

Ülkede, çalışanlar için asgari ücret: 140 dolar. Emekli aylıkları ise, yaklaşık 70 dolar civarında.

Ukrayna Kırım Yalta Güvenlik

GÜVENLİK

Özellikle: hafta sonları ve tatil günlerinde, şehirde, normal alkol seviyesini aşmış insanlardan uzak durmalısınız. Ayrıca: geceleri ve hava karardığında: karanlık ve sakin park ve bahçeler ile küçük sokaklara girmemenizi öneriyorum.

PARA

Ülkede kullanılan para birimi: Grivna. 100 Amerikan doları, yaklaşık olarak 500 grivna. Yani: 1 dolar, 5 grivna. Bizim paramız ile düşünülürse: 1 TL, 0.6 grivna ediyor.

Sahte para ve kur farkı gibi sorunlarla boğuşmak istemiyorsanız: para bozdururken, döviz bürolarını ve resmi bankaları kullanmalısınız. Kredi kartı kullanmanızı önermiyorum. Malum, bu kredi kart bilgilerinin kopyalanması gibi sahtekarlık ortaya çıkabiliyor.

Ukrayna Kırım Yalta İklim

İKLİM

Yalta bölgesinin iklimi: ılımandır. Akdeniz iklimine benzer. Nem oranı düşüktür. Temmuz ayı ortalama sıcaklık: 25 derecedir. Deniz suyu sıcaklığı da: Temmuz ayında, 26 derecedir. Eylül-Ekim döneminde, sonbahar: çok güzel ve hava ılımandır. Burada havanın ılıman olmasının en büyük nedeni: tepeler arasında, bir amfi-tiyatro gibi bulunmasından kaynaklanmaktadır. Kar nadir görülüyor.

Ukrayna Kırım Yalta Tarihi

TARİHİ

Yalta bölgesi: 1475 tarihinde, Türk egemenliğine girer. Bu yıllarda: Kırım Tatarları ve Anadolu Türkmenleri, burada birlikte yaşarlar. Balıkçılık ve tarım ile geçinirler. 1542 tarihli, Osmanlı kayıtlarına göre: şehir, üç mahalleli bir köy durumundadır.

1783 yılında, Yalta, Rus egemenliğine girer. Rus işgalinin ardından: iklimin uygun olması yüzünden, Çarlık ailesi ve Rus zenginleri, burayı sayfiye yeri olarak kullanmaya başladılar. Pek çok saray ve konak yapıldı ve 1838 yılından sonra, şehir hızla büyümeye başladı.

1860 yılında: Profesör S.P.Botkin: bölge ikliminin, birçok hastalığa iyi geldiğini saptadı. Çar II. Aleksander, bunun üzerine, bölgede bir sağlık ve tatil merkezi yapılmasını sağladı. Böylece; şehir, 19.yüzyılda, soyluların rağbet ettikleri bir sayfiye bölgesi haline gelmeye başladı. Osmanlı döneminde: Rus çarları, yazın buraya dinlenmeye geldiklerinde, Osmanlıdan, dostluk mesajı olarak paşalar gider ve karşılıklı hediyeler verilirmiş.  En son olarak: 1914 yılında, Talat Paşa gitmiş.

Günümüzde, bölgede, 150 civarında, terapi merkezi bulunuyor. En önemlisi: I. Syechenov Yalta Fizik Tedavi Metotları ve Tıbbi İklim Bilim Araştırma Enstitüsüdür.

İNSANLAR

Bu bölgedeki bayanlar, gerçekten çok güzel. Bu ırkın kadınları, güzel yaratılmış. Savaşlarda ölen Rus askerleri nedeniyle, ülkedeki kadın-erkek oranları, öylesine değişmiş ki, kadınlar, toplam nüfusun % 70’ni oluşturur hale gelmiş. Bunun sonucunda: Rus erkekleri, toplum içindeki tercihlerini hep daha güzellerden yana kullanır olmuş. Böylece: yeni nesil, gerçekten güzel.

Ancak: şehrin insanlarından söz etmişken, biraz da şehirdeki insanların, bizlere, yani Türklere bakışından söz etmek istiyorum. Bizim insanlarımız, bu şehre, asla ailecek gitmiyorlar.

Genelde: buraya, kalabalık bayi gezileri düzenleniyor. Yani: amaç, tam anlamı ile, seks turizmi. Tabii: şehirde, görülen her bayan, bu işin bir objesi gibi algılanıyor. Kızlar, çok güzel ve çok rahat giyiniyorlar ama kesinlikle, biraz önce de söylediğim gibi, çoğu fahişe değil. Ama, bizim ülkemizden, bu şehre giden ziyaretçiler, maalesef, yollarda, sokaklarda gördükleri; eşi ve çocuğu ile yürüyüş yapan kadınlara bile asılmaktan çekinmemişler ve bunun sonucunda, elbette, hoş olmayan görüntüler ve hoş olmayan düşünceler çıkmış. Bu kötü imajın silinmesinden yanayım.

NE YENİR-NE İÇİLİR

Şehirde: Tatar böreği, Gürcü yemeği kara lahanadan yapılan Horçi, Lobyo Phala, Türkmen: katlaması, şekşekisi, Kırgız: kat-kat tokuç, Özbek: pilav.

Burada: Ermeni restoranı da var. Bu restorana yolunuz düşerse; Chee kufta (çiğ köfte), Shish Kebab, Lüle Kebap, Kaburga, Kadın Budu Kufta, Lahmajoon, Mantı, Tass kebap bulabilirsiniz.

Evet, söylediğim gibi, şehir içinde yemek yiyebileceğiniz birçok mekan var. Ancak: domuz eti ve ürünleri çok miktarda kullanılıyor ve yerli halk tarafından tercih ediliyor. Bu yüzden: McDonalts menülerini önermek istiyorum. Buralarda: tavuk menülerinden yiyebilirsiniz.

VİCTORİA CAFE

Burada, Türk yemekleri bulabilirsiniz.

GECE HAYATI

Yazının en başında söylediğim gibi: bu şehirde, turizmin seks yönü ağırlık basıyor.  Bu şehirde, akşamları, yolda ya da sahilde yürürken; yanınıza yaklaşan bayanlar olacak. Aman, bu bayanların, kendi bildikleri mekanlara veya otellere, sizi götürmesine sakın izin vermeyin. Aksi halde, muhteşem hesaplar ödemek zorunda kalabilirsiniz. Anlaşmak konusunda ise, hiç tedirgin olmaya gerek yok, çünkü hepsi gayet güzel “Türkçe” biliyorlar.

Barbarosun yeri

Herhangi bir içecek aldığınızda, inanın ödeyeceğiniz muhteşem hesap, canınızı yakacaktır. Burası: tam bir genelev gibi. Aslında restoran ve çalışan tüm personel bayan . İçinde: yemek yiyorsunuz ve daha sonra, masalarda oturan bir sürü kız arasından, istediğinizi seçiyorsunuz. Kızların bazıları, sizinle, kaldığınız otele geliyorlar. Bazıları ise, sizi, kendi ayarladıkları evlere götürüyorlar ve bu durumda, elbette, ayrıca, o eve para ödemeniz gerekiyor.

Metin’in yeri

Burası da, seks düşüncesinin ön plana çıktığı bir yer. Ama; dediğim gibi, yolunuz düşer giderseniz, büyük hesaplar ödemeye hazır olmalısınız.

TORNADO DİSCO

Hoş vakit geçirilecek bir yer.

Tüm bunların yanında: kumarhaneler de, ilginizi çekerse, size hoş zaman geçirtebilir.

NE SATIN ALINIR

Şehirde; sigara ve içki çok ucuz. Yalta şehrinde bulabileceğiniz en ucuz şeyler: içki ve sigara. Şöyle örnek verilebilir. Bir bardak çay içmek istediğinizde, 20 grivni ödüyorsunuz. Ama, bu para ile, 4 paket “camel” sigarası  satın alabiliyorsunuz.

Ukrayna Kırım Yalta Konaklama

KONAKLAMA

Şehirdeki oteller: Sovyetler döneminden kaldığı için; gayet büyük yapılar, adeta fabrika gibi. Bu oteller: 1000-2000 yataklı. Ancak: yeni dönemde, yabancı yatırımcılar tarafından, butik oteller yapılmaya başlanmış. Zengin yerliler için ise, lüks rezidanslar yapılıyormuş.

En iyi otel: 3 yıldızlı, Yalta Oteli. Otel: 30 yıllık bir geçmişe sahip ve odaları konforlu olmasa da, manzarası mükemmel.

Ukrayna Kırım Yalta Gezilecek Yerler

GEZİLECEK YERLER

Ukrayna Kırım Yalta Yalta Limanı

YALTA LİMANI

Burası: İzmir’e benzetilebilir. Liman bölgesi, çok geniş ve trafiğe kapalı durumda. Çevrede: lokantalar ve kafeler bulunuyor. Hemen merkezde ise, Lenin Meydanı var. Yalta Limanının, tarihi süreç içinde, bizim açımızdan ayrı bir yeri daha var, belki ilginizi çeker. İttihat ve Terakkinin en önemli 3 adamı: Talat, Enver ve Cemal Paşalar: tahttan indirildikten sonra, İstanbul-Kuruçeşme’den bindikleri bir Alman gemisi ile, çok sevdikleri, İstanbul’u terk ederler ve Yalta’ya gelirler. Burada ayrılırlar. Enver Paşa: Rusya içlerine, Cemal Paşa: Kafkasya’ya ve Talat Paşa ise, geldikleri gemi ile, Almanya’ya gider. Bu üç paşa da, bir daha İstanbul’u göremezler.

Sahil boyunca, sokak ressamları eserlerini satıyorlar. Turistlerin: portrelerini, karikatürlerini yapıyorlar. Hatta, müşterilerinin bacaklarına, tırnaklarına bile resim yapanlar var.

LENİN MEYDANI

Burada; şehrin gençlerini görebilirsiniz. Kaykay yapanlar, müzik dinleyenler, güneşlenenler, hepsi burada. Meydanın tam orta yerinde ise: en muhteşem haliyle, “Lenin Heykeli”. Tam karşıda: McDonalts. Meydanın bir yanında da: Osmanlı çınarı olarak isimlendirilen devasa bir ağaç bulunuyor.

Ukrayna Kırım Yalta Aleksander Nevski Rus Ortodoks Katedrali

ALEKSANDER NEVSKİ RUS ORTODOKS KATEDRALİ

Şehir merkezindedir. Kirov sokağının başlangıcındadır. Şehre denizden yaklaşıldığında, ilk görülen yapıdır. Yapı: 18. yüzyılda, Neo-Bizans sitilinde inşa edilmiştir. İkonalar ve freskler, inanılmaz güzellikte, mutlaka ilginizi çekecektir. Kubbeleri ve süslemeleriyle, 17.yüzyıl, eski Rus kiliselerine benziyor. İç tasarımında, Kroşeçkin taslakları kullanılmış. Katedral, mimar Krasnov ve Şapovalov tasarımı ile, 19.yüzyıl sonu ile, 20.yüzyıl başında inşa edilmiştir.

Ukrayna Kırım Yalta Livadiya Sarayı-Beyaz Saray-Yasna Polyana Sanatoryumu

LİVADİYA SARAYI (BEYAZ SARAY/YASNA POLYANA SANATORYUMU)

Mimar V. Hunta tarafından, gotik tarzda inşa edilmiştir. 1831-1836 yılları arasında yapılmıştır. Kırımda, romantik motiflere sahip ilk yapılardan biridir. Günümüzde ise: anne ve çocuklar için, Sanatoryum olarak kullanılmaktadır.

1911 yılında yapılmıştır. Yalta’dan, 3 km. ötede, Livadiya’da: Mohabi Tepesindedir. Sahile yakındır. Çar II. Nikolay için yazlık saray olarak yaptırılmıştır.

Sarayın mimarı: Nikolay Krasnov. Yapımında: beyaz kırım granit mermerleri kullanılmış. Sarayın bazı bölümlerinde ve arka bahçesinde ise: İslami motifler kullanılmış. Bahçe kısmı: sütunları, mermer fıskiyesi ve mükemmel kafes oymalı avlu kapısıyla, İtalyan tarzına benzetilmiş. Çar II. Nikolay: saray yapıldıktan sonra, buraya, sadece iki kez gelebilmiş.

1917 yılındaki bu ihtilal döneminde: saray yağma edilmiş ve sarayda bulunan değerli objelerin çoğu, hala kayıp. Bir kısım eser ise, Avrupa ülkelerinde bulunduğunda, hükümet tarafından satın alınarak, saraydaki yerlerine geri konmuş. Evet, ihtilalden sonra, saray Sanatoryum olarak kullanılmaya başlanmış.

Tüm bunların yanında, sarayın en önemli özelliği, tarihi süreç içinde oynadığı rol. Saray dünya siyaseti açısından, önemli bir yere sahip. Şubat 1945 tarihinde: Avrupa’nın geleceği, burada tartışılmış. Yani: Yalta konferansı, burada toplanmış. Bu tarihi toplantının ardından: 3 lideri (Stalin, Churchill, Roosvelt) sembolize edecek şekilde, sarayın avlusuna, 3 palmiye ağacı dikilmiş. Bu ağaçlar, günümüzde de yerlerinde duruyorlar ve itina ile bakılıyorlar.

Saray içinde: bir tarih müzesi ve resim galerisi var. Müze: 1993 yılında hizmete açılmış. Bunların yanında: Çar’a ait, çok sayıda şarap mahzeni de bulunuyor.

DARSAN TEPESİ

Yalta şehir merkezindedir. Buraya: teleferikle çıkabilir ve şehrin muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz.

EVANGELİST ST.JOHN ÇAN KULESİ (JOANN ZLATOUST TAPINAĞI)

Tapınak ve çan kulesi: 1832-1837 yılları arasında, inşa edilmiştir. Kule: yüksek bir tepeye kurulmuş olup, denizciler tarafından bir referans noktası olarak kullanılmıştır. 1880’li yıllarda, Karadeniz’de, denizcilik kontrol noktalarından biri olarak kullanılmıştır. Ancak: savaşlar sırasında, tapınak büyük zarar görmüş, ancak çan kulesi, bütünüyle kalmıştır. Kulenin yanında, şehrin muhteşem manzarası görülebilen, bir gözlem noktası var.

YALTA OTELİ

Kırım bölgesinin en büyük otelidir. 17. katlıdır. Her iki tarafı da denize bakacak şekilde, 3 terasta kuruludur. Restoranları ve yüzme havuzları, ana binaya bitişiktir. Otelin kapasitesi: 2800 kişiliktir. Binanın ön cephesi ve içi, özenle tasarlanmıştır. 10 adet yemek salonu ve 1 konferans salonu vardır. Otelin tasarımında: başta Zurab Tsereteli olmak üzere, birçok ressam görev almıştır.

POLUKOROVSKY (POLİKUROVSKY) TEPESİ VE ANITI

Burada, ünlü kişilerin mezarları bulunuyor. S. Rudansky, burada gömülmüş.

Ukrayna Kırım Yalta Peri Masalları Çayırı-Polyana Skazok

PERİ MASALLARI ÇAYIRI (POLYANA SKAZOK)

Şehir merkezinden: 5 km. uzaklıktadır. Açık hava müzesidir. Yöresel sanatçılar: ağaç oymacılar, heykeltıraşlar tarafından tasarlanmıştır. Ukrayna ve Rus çocuk kitapları ve hikayelerinde geçen, 200’den fazla peri masalı karakterine ait heykeller, burada bulunuyor. Burası: Yalta Devlet Birleşik Tarih-Edebiyat Müzesinin bir dalıdır.

YEREL PAZARLAR

Şehirdeki, yerel pazarlarda Azeri satıcılar yoğunlukta. Bu pazarlarda: birçok çeşit turşu bulmak mümkün. Ayrıca: balık pazarında kalkan balığının ucuzluğu, mutlaka dikkatinizi çekecektir. Pazar dışında ise, kadınlar tarafından, el işi örtü ve hediyelik eşyalar satılıyor.

ANTON ÇEHOV EVİ

Ünlü Rus yazarın, hayatının son yılları olan 1899-1904 yılları arasında, burada yaşamıştır. Kirova sokağında yaşadığı bu villa; müze olarak hizmet vermektedir.

Müzede: yazarın; eserleri, fotoğrafları, kişisel eşyaları, yazarın o günden kalma tıbbi çantası ve Rahmaninov’un çaldı piyano sergileniyor. Yatak, oturma ve çalışma odası: öldüğü yıl olan, 1904 yılında, olduğu gibi aynen kalmıştır.

NİKİTA DEVLET BOTANİK PARKI

Yalta’ya, 7 km. uzaklıktadır. Magaraç Şarap Enstitüsünün hemen yanındadır. 1812 yılında, İsveç asıllı Rus botanikçi H.H.Steven tarafından yapılmış bir bahçedir. İçinde: 1600’den fazla çeşit gülü ve  dünyanın çeşitli yerlerinden getirilen 28 bin ağaç ve bitkiyi barındırır. Parkta, ayrıca, 1000 yaşında bir şamfıstığı ağacı var. Ayrıca: çok güzel bir restoran ve bar bulunuyor.

Parka: Yalta’dan, fayton ile ulaşabilirsiniz. Park gezisi, yaklaşık 1.5 saat sürüyor.

Ukrayna Kırım Yalta Kırlangıç Yuvası-Lastivchyne Hnizdo-Lastochkino Gnezdo

KIRLANGIÇ YUVASI (LASTİVCHYNE HNİZDO/LASTOCHKİNO GNEZDO)

Yalta şehrinden, 10 km. uzaklıktadır. Karayolu veya deniz yolundan ulaşmak mümkündür. Yalta’dan saat başında kalkan: sahile paralel bir rota izleyen deniz motorları ile gidilebiliyor.

Kırım’ın en önemli sembollerinden biri olan şatodur. 1912 yılında inşa edilmiştir. 38 metrelik, Aurora uçurumunun hemen yanındadır. Alman petrol kodamanı Baron Shteingel burayı sevgilisi için, Amerikalı mimar A. Sherwood tarafından yapılmıştır.

Ortaçağ kalesi şeklinde tasarlanmıştır. 1927 yılındaki depremden sonra, kayaların bir kısmı denize düşmüş ve yapı tamamen kayalığın en son ucunda kalmıştır. Kayaların ucunda, kanatlanıverecek masalsı bir yapı gibidir. Depremden sonra, hasar gören duvarları, restore edilmiştir.

Şatonun gezinti terasında: Karadeniz bütün ihtişamı ile izleniyor. Burada, halen bir İtalyan restoranı var. Ancak, oldukça pahalı. Restoranın hemen yanındaki plajda, denize girmek de mümkün.

Ukrayna Kırım Yalta Massandra

MASSANDRA

Yalta şehrinin 3 km. doğusundadır. Küçük ama şirin bir beldedir. Nikita yaylasında, yeşil kayaların bitişiğinde bulunmaktadır. Doğal ormanları, muhteşem parkları, fıskiyeli havuzları, dünyaca meşhur şarapları ve Massandra şatosu ile tanınmaktadır.

Ukrayna Kırım Yalta Sivastopol Turu

SİVASTOPOL TURU

Sivastopol şehri: Kırım’ın en bilinen şehirlerinden biridir. Yalnızca bir liman ve endüstri şehri değil, aynı zamanda Ukrayna’nın bilimsel ve kültürel merkezidir. Nüfusu, 300 bin üzerindedir. 1783 yılında, Karadeniz Rus donanmasının ilk 17 gemisi, buraya demir attı. Böylelikle, limanın ve askeri yerleşimin temeli atılmış oldu. Şehir, daha sonra: 1854-1855 yıllarında, Rus-Türk savaşında ve 1941-1944 yılları arasındaki Sovyet-Alman savaşlarında, çok büyük hasarlar gördü.

Yavuz ve Midilli isimli, aslı Alman ama Osmanlıya ait iki gemi: bir zamanlar, gidip bu küçük sahil kasabasını bombalamışlar. Bu sırada, Ruslar, bize savaş ilan eden: İngilizlere ve Fransızlara da savaş ilan eder demişler ve İngilizlere hemen haber uçurmuşlar. Bunun üzerine: İngiliz ve Fransızlar, bizim Çanakkale’ye saldırmışlar.

Daha sonraki dönemlerde ise: Sovyetler zamanında, ülke içinde çok iyi iş yapan memurlar, ödül olarak, Sivastopol şehrinde, 2-3 haftalık tatiller ile ödüllendirilmişler. Dolayısı ile, burada muhteşem sayfiye tesisleri oluşmuş. Ancak: 1989 yılından sonra, partililer, buralara pek gitmez olmuşlar.

Rus ve Ukrayna donanmaları, buradaki körfezde bulunuyor. 40’dan fazla gemi bulunuyor. 1997 yılında yapılan anlaşma ile, Rus donanması, 20 yıl boyunca burada kalacak ve karşılığında, Ukrayna’ya, yılda yaklaşık 90 milyon dolar verecekti. Ukrayna Meclisinde yakın zamanda alınan karar gereğince, buradaki Rus deniz üssünün varlığı, 2042 yılına kadar uzatılmış, bunun karşılığında ise, Rusya, Ukrayna’ya verdiği doğalgazda, % 30’luk bir indirim yapmış.

Limanda: sağlı-sollu gemiler sıralanmış, hoş bir manzara oluşturuyor. Burada: Osmanlı döneminden kalma eserleri bulmak mümkün değil. Çünkü: Osmanlı eserlerini silmek için, bu eserlerin % 99’u yıkılmış. Şehirdeki tek cami: 1905 yılında yapılan, Mevlana Camisi.

Bunun dışında: plaj amiga bölgesinde: bol miktarda gece kulüpleri var ve her akşam, birçok insan, buralarda çılgınca eğleniyorlar.

Ukrayna Kırım Yalta Panaroma Müzesi

PANAROMA MÜZESİ

Mutlaka görmenizi tavsiye ediyorum. Müze: 1854-1856 yılları arasında, Kırım savaşının Sivastopol cephesinin resmedildiği üç boyutlu bir ortam sunuyor. Burayı mutlaka gezmelisiniz. Kırım savaşında, bir günlük olaylar, 3 boyutlu olarak, 360 derece, bir duvara işlenmiş.

Duvara baktığınızda, kendinizi, 1854 Kırım Savaşının içinde hissediyorsunuz ve savaşın acımasızlığını görüyorsunuz. En ön cepheden, en arka cepheye kadar, hepsi var. Ancak, bunu tarif etmek mümkün değil, mutlaka görmeniz gerek. Tabloda: Fransız, İngiliz, Türk ve Rus askerlerinin mücadeleleri, ayrı ayrı görülüyor. İşte, tarihe sahip çıkmak bu olsa gerek diye düşüneceksiniz.

Ukrayna Kırım Bahçesaray

Ukrayna Kırım Bahçesaray

 

Kırım özerk cumhuriyetinin güneyinde, Kırım Hanlığının başkentidir. Ruslar tarafından ismi değiştirilmeyen nadir şehirlerden birisidir.

Çünkü: aşağıda ayrıntılı olarak anlatacağım gibi: ünlü Rus şair ve yazar Aleksandr Puşkin: dünyaca bilinen ve tanınan bir şiirinde: Bahçesaray Çeşmesinden söz etmiş ve bu nedenle şehrin adı, sonraki süreçte değiştirilmemiştir.

Şehir: Simperefol şehrinin 32 km. güneybatısındadır. Nüfus, 30 bin kişidir. 1920 yılında buradan sürülen Kırım Tatarları; 1989 yılından itibaren yine buraya göç etmeye başlamışlardır. Burası: 15-18’nci yüzyıllar arasında, Kırım Hanlığının başkenti olmuştur.

Yani, bir anlamda Kırım Tatarlarının tarihi başkentidir. Şehrin ismi, Kırım Tatarlarınca “Bağçasaray” olarak isimlendirilir. Kırım Hanları: Giray ailesi, 1420-1783 yılları arasında, yaklaşık 350 yıl boyunca bu topraklarda hüküm sürmüşlerdir. Şehrin en büyük gelir kaynağı turizmdir.

Özellikle, yaz aylarında, çevrede bulunan birçok tarihi yapı nedeniyle: binlerce turist burayı ziyaret etmektedirler. Çünkü: Hıristiyan Ukrayna bölgesi yakınlarındaki bu Müslüman ve doğu kökenli şehir: tamamen farklı mimarisiyle ilgi çekmektedir.

Modern Bahçesaray: eski şehir, yeni şehir ve yeni bölgeler olmak üzere, 3 bölüm halindedir.

Eskişehir: Çürüksu nehrinin vadisinde, ortaçağ özelliği taşıyan dar sokakları ve geleneksel Tatar evleriyle önem kazanır. Yenişehir: Bu bölge, II. Dünya Savaşından sonra inşa edilmiştir. Burada: 5 katlı Kurusçev siteleri bulunmaktadır.

Bölge: Sivastopol-Simferepol karayolu ve demiryolu boyunca uzanır. Yeni bölge: Burası: yurtlarından sınır dışı edilerek sürülen ve daha sonra buraya geri dönen Tatarlar tarafından, 1990 yıllarının başında kurulmuştur.

Şehrin: Simferepol tarafındaki girişindedir. Burada: düzenli sokaklar ve caddeler ile küçük bahçeli evler bulunmaktadır.

Ukrayna Kırım Bahçesaray

ULAŞIM

Buraya ulaşmak için genellikle tercih edilen yol: Simferepol şehrinden buraya uzanan, 30 km. uzunluğundaki karayoludur ve bu yol: bozkırlar ve dağlardan geçerek şehre ulaşır.

İKLİM

Denize yakın olması nedeniyle, şehirde ılıman iklim hakimdir. Kışlar serin ve yazlar ılık geçer. Kar yağışına sık rastlanmaz.

PARA BİRİMİ

Kırım’da: grivni denilen bir para birimi kullanılıyor. 1 Amerikan Doları= 5 Grivni 1 TL= 2.5 Grivni

 

NE YENİR

Kırım bölgesinde; yerel lezzetlerden tatmak isterseniz, özellikle “şaşlık” denilen ve ülkemizdeki kuzu şişe benzeyen ızgarayı tatmanızı öneririm. Ayrıca, elbette “Tatar böreği” yani diğer ismi ile “Çiğbörek” denemelisiniz.

Ukrayna Kırım Bahçesaray
Ukrayna Kırım Bahçesaray

 

Bu şehri ziyaret ettiğinizde görmenizi önereceğim yerler ise:

 

HANSARAY

Yazının hemen en başında belirtmek durumundayım ki, burayı gezmek için 2 saat ayırmanızı öneririm. Kırım ülkesindeki müzelerin, her gün saat: 17.00’de kapandığını da unutmayınız.

Bu saray: Bahçesaray’da Kırım Hanlığı döneminde, 16’ncı yüzyılda, Giray Hanedanı döneminde, Kırım Hanı I. Mengli Giray Han tarafından yaptırılmış, zamanla takip eden Hanlar tarafından yeni eklemeler ve ilavelerle genişletilmiş, birbirine bağlı binalardan meydana gelen bir komplekstir.

Yapının yapımında: Anadolu, İran ve İtalya’dan ustalar ve Rus ve Ukraynalı esirler çalıştırılmıştır. Bahçesaray’ın en önemli yeridir. İstanbul-Topkapı sarayının küçük ama zarif bir örneği şeklindedir. “Tatar El Hamrası” olarak da bilinmektedir.

Çünkü: Kırım Hanları İstanbul’da yetiştirilmektedirler ve ülkelerine geri döndüklerinde, İstanbul’da gördüklerini Hansaray’da uygulamak istemişlerdir. Uzun yıllar, Hanlığın yönetim merkezi olarak kullanılmıştır.

Takip eden süreçte ise: 1736, 1737 ve 1771 yıllarında yabancı ordular tarafından tahrip edilmiştir. Özellikle: I. Selim Giray Han tarafından yaptırılan ve paha biçilmez binlerce el yazması bulunan meşhur kütüphanesinin yakılması ve yok edilmesi büyük bir kayıp olarak değerlendirilmektedir.

Tüm bu yıkımlar ve tahribatların ardından her seferinde saray yeniden onarılmış ve gitgide tam bir Osmanlı sarayı haline gelmiştir. 1783 yılındaki Rus işgali döneminde ise: yeniden yapılan restorasyonlar sonucu, saray özgün mimarisini tamamen kaybetmiştir.

Özellikle: 1854-1855 yılları arasındaki Osmanlı-Rus savaşı döneminde, saray hastane olarak kullanılınca, büyük ölçüde hasar görmüştür.

Evet: Hansaray’ı ziyaret etmek isterseniz:

Çürüksu deresi üzerindeki taş köprüden geçmeniz gerekiyor. Buradan geçince: ana kapıdan avluya giriyorsunuz. Bir zamanlar atlı süvarilerin bulunduğu ağaçların gölgelediği geniş avluda: günümüzde büyük turist gurupları sıraya girmektedirler.

Avlunun sağ tarafında müzenin girişi, sol tarafında ise bilet gişeleri, Han camisi, mezarlık, hamam ve diğer ek binalar görülür.

Günümüzde: saray içinde bulunan gezmenizi ve görmenizi önereceğim yerler şunlardır:

1. Tarih ve Arkeoloji Müzesi

2. Demir kapı

3. Çeşmeli avlu

4. Göz yaşı çeşmesi

5. Divan salonu

6. Mescit

7. Harem

8. Enderun odaları

9. Han Camii

10. Hazire-Mezarlık

11. Altın oda

12. Yaz çardağı

13. Sarıgüzel Hamamları

 

Tarih ve Arkeoloji Müzesi

Müze: Salı ve Çarşamba günleri hariç her gün açıktır ve saat: 09.00-17.00 arasında ziyaret edilmektedir. Giriş ücretlidir ve ücret 14 Hrivna (3 Dolar) dır.

Müze, 1917 yılında ünlü sanatçı, tarihçi ve arkeolog Üsein Bodaninskiy tarafından kurulmuştur. 1944 yılında Kırım Tatarları sürgüne gönderilince, müze kapanmış ve müzede bulunan Kırım Tatarlarına ait pek çok kıymetli eser ortadan yok olmuştur.

1950 yılında müze yeniden açılmış ve depolarda bulunan Kırım Tatarlarına ait eserler yeniden sergilenmeye başlamıştır.

Ukrayna Kırım Bahçesaray
Ukrayna Kırım Bahçesaray

 

Demir kapı

Sarayın ana girişindedir.

Bu kapı: ikinci avluya açılmaktadır. İtalyan mimar Alevizio Novi tarafından yapılmıştır. Ancak: burada da ilginç bir husus var. İtalyan mimar: döneminde Rus Çarı tarafından Kırım üzerinden Moskova şehrine davet edilir ve Kırım’da bulunduğu sürede, alıkonulunca: sarayın inşaatında görevlendirilir ve bu kapının bulunduğu yeri yapar.

Demir kapı ise: 1503 yılında, I Mengli Giray Han tarafından: Salacak bölgesindeki eski saraydan getirilerek buraya günümüzdeki yerine konulmuştur. Kapının bulunduğu yerde: ince işlenmiş kabartma Rönesans süslemeleri dikkat çekmektedir. Özellikle: alınlık kısmında, Kırım Hanlığının simgesi “Tarak Tamga” dikkati çekmektedir.

Evet: Demirkapı: ihtişamlı görüntüsü nedeniyle, Kırım Tatarlarının tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle: 20’nci yüzyıl başlarında, Kırım Cumhuriyetinin kuruluşunda ve benzeri pek çok olayda, kapı önemli rol oynamış ve olaylar, kapının önünde çektirilen fotoğraflarla pekiştirilmiştir.

 

Çeşmeli Avlu

Buradaki altın çeşme görülmeye değerdir.

Çeşme: Rönesans tarzı süslemeleriyle dikkati çeker ve 1733 yılında, Kaplan Giray Han tarafından yaptırılmıştır. İşlemeleri altın tozu ile yapılan çeşmenin özellikle üst alınlığı ve üstündeki sülüs yazısı ilgi çeker.

Ukrayna Kırım Bahçesaray
Ukrayna Kırım Bahçesaray
Ukrayna Kırım Bahçesaray

 

Gözyaşı Çeşmesi

Adına şiirler yazılmıştır. Ünlü şair Puşkin: 1824 yılında: sürgün yıllarında burada yaşarken, Tatarlara ait bu çeşmeden etkilenerek bir şiir yazmış ve bu şiiri ile, gerek Çarlık Rusyası’nda ve gerekse Avrupa’da büyük ün kazanmıştır.

Şiir: Giray Han’a övgü ve çeşmenin hüznünü yansıtmaktadır. Hatta: takip eden dönemde: bu şiirdeki hikayeden etkilenilerek, bir de “bale” yazılmıştır. Bu bale de: Polonyalı Prenses Maria: Kırım Hanı Giray Han’ın hareminde bulunmaktadır.

Giray Han: Prenses Maria’ya aşık olur ve gözdesi Zarema’yı göz ardı eder. Bunun üzerine: Zarema: Prenses Maria’yı öldürür. Bunun üzerine, Giray Han’da, Zarema’yı öldürür ve Prenses Maria adına: bu çeşmeyi yaptırır.

Daha sonraki süreçte: Rus orduları burayı ele geçirdiklerinde, Puşkin’in bu şiirine duyulan saygı nedeniyle, çeşme tahrip edilmemiştir. Bu yüzden, günümüzde çeşmenin hemen yanında “Puşkin” in bir büstü bulunmaktadır.

Peki, çeşme kim tarafından yaptırılmıştır? Evet: bu dünyaca ünlü çeşme: Kırım Hanı Giray Han tarafından: çok sevdiği ve genç yaşta ölen karısı “Dilara Bikeç” anısına 1763 yılında, İranlı Ömer Usta denen şahsa yaptırılmıştır. Hatta: yaptırırken “Dünya durdukça bu çeşme de benim gibi ağlasın” dediği söylenir.

Dilara Bikeç’in türbesi: Hansaray’ın duvarına bitişiktir. Hatta: Gözyaşı çeşmesinin eski yerinin, türbe duvarına bitişik olduğu da söylenir.

Çeşme: ilk yapıldığında yani asıl yerinde iken: her su damlasının çıkardığı ses: akustiğinde yardımı ile: insana ağlama-hıçkırma sesi gibi gelir ve dinleyeni derinden etkilermiş.

Ancak: takip eden süreçte, Rus Çariçesi II Yekaterine’nın emriyle, çeşme günümüzde bulunduğu yere konulmuş, ancak bu özelliğini yitirmiştir.

Gelelim çeşmenin üzerindeki şekillerin anlamına: yaklaşık 2 metre yüksekliğindeki mermerden yapılmış çeşmede: lotus çiçeği simgesi olan motifin içinden damla damla su akıyor. Bu çiçek: gözyaşlarıyla dolu bir gözü ifade etmektedir. Suyun ilk düştüğü yer ise “kalbi” ifade ediyor.

Bu damla damla akan su yani gözyaşı: kalbi ifade eden kurneyi kederle dolduruyor. Yani: acının, kalbe balyoz gibi indiği betimleniyor. Suyun bu ilk damladığı lotus simgesinin üzerinde “gül” koyulacak bir yer bulunuyor.

Ünlü şair Puşkin: oraya: iki aşığı simgelemesi için 2 gül koymuş ve bu gelenek haline gelmiştir. Bu bölümün altındaki iki küçük bölüm ise: acının zamanla hafiflediğini betimliyor.

En alttaki büyük bölüm ise: acı hafiflese de, kalpten hiçbir zaman çıkmadığını betimliyor.

Bu arada: çeşmenin suyunun nereden geldiği bilinmiyor.

 

Divan Salonu

Çeşmeli avlunun dış köşesinde bulunan buranın üç tarafı açıktır. Ancak; Ruslar tarafından, odanın bahçeye açılan üç cephesi: renkli camlarla kapatılmıştır.

Bir zamanlar, Kırım Hanlığının günlük meselelerinin görüşülüp karara bağlandığı buranın ortasında: küçük bir fiskiye bulunur ve günümüzde, burada: orijinal halinden kalma yalnızca üç sedir minderi sergilenmektedir.

 

Mescit

Divan salonunun hemen yanındadır. 1741 yılında yapılmıştır. Taş zeminli bu yapıda, günümüzde, el yazması kur-anlar ve dini motifli eşyalar sergilenmekte ve İslamiyet hakkında bilgiler verilmektedir.

 

Harem

Zamanında, burası yani Harem dairesi, 4 büyük binadan oluşuyormuş. Ancak, Rus işgali sırasında, bu binalardan üç tanesi yıkılmış ve günümüze yalnızca bir bina gelebilmiştir. Harem dairesine: birkaç basamaklı merdivenle çıkılmaktadır.

Girişteki duvarlarda ise, Kırım Hanlarının evlerine ait cumba tarzı tahta kafesler, odalarında ise Kırım Hanlarının aileleriyle birlikte günlük yaşamlarını sürdürdükleri yerlerde çeşitli kıyafetleri ve eşyaları sergilenmektedir.

Harem dairesinin hemen arkasında bir bahçe bulunmaktadır ki, zamanında bu bahçede Hanların eşleri ve çocukları zaman geçirirlermiş. Bahçede bulunan Ay Neni Çeşmesinden mutlaka su için, çünkü buradan su içenlerin gençleştiğine inanılıyor.

 

Enderun Odaları

Hanlık döneminde, burada sarayın hizmetlileri kalırlarmış. Günümüzde, burada Kırım Tatarlarına ait Etnografik objeler (elbiseler, mobilyalar, fotoğraflar, mutfak gereçleri ve günlük yaşama ait diğer objeler) sergilenmektedir.

Burada bulunan odalardan birinde de; İsmail Bey Gaspıralı’ya ait çeşitli eşyalar ve tarihi belgeler sergileniyor.

Burada bulunan ve 1944 yılındaki Kırım Tatarlarının sürgünü ile ilgili resim ve belgelerin bulunduğu oda ise, günümüzde kapalı bulunduruluyor.

Han Camisi: Cami, Hansaray’ın genel görünümü ile mükemmel bir uyum içindedir. 1740-1743 yılları arasında yapılmıştır. İlk yapıldığında kubbeli olmasına rağmen, 1736 yılında Rus askerleri tarafından tahrip edilmiş ve daha sonra Selamet Giray Han tarafından onartılmıştır.

 

Cami

Zengin süslemeleri, taş oymalı mihrabı, minberi ve iki ince minaresiyle ilgi çekmektedir. Duvarlarda Türk çinileri görülür. Yalnızca Cuma günleri ibadete açıktır.

Ukrayna Kırım Bahçesaray

Hazire-Mezarlık

Han camisinin hemen yanındadır. Bu bölüm: Çarlık Rusya’sı ve Komünist yönetim zamanında büyük hasara uğramıştır. Özellikle: 1944 yılında, sürgün döneminin ardından, mezarlık, mezar taşları dahil olmak üzere tamamen talan edilmiştir.

Mezar taşlarının bir çoğu inşaatlarda yapı malzemesi olarak kullanılmıştır. Pek azı ise, çeşitli yerlerden toplanarak, buraya getirilmiştir. Evet, bu mezarlıkta: 1592 yılından sonra, Tatar hanları ve eşleri gömülmüştür.

Kubbeleri kurşun ile örtülü iki türbede ise: Kırım Hanlarından I. Mengli Devlet Giray Han ve II. Gazi Giray Han, III. İslam Giray Han ve IV. Mehmet Giray han gömülüdür. İki türbenin yanındaki açık türbede ise, II. Mengi Giray han gömülüdür.

Mezarlığın bitişiğindeki bahçenin sonundaki zarif türbede ise, Kırım Giray Han’ın genç yaşta ölen eşi Dilara Bikeç’in kabri bulunmaktadır.

 

Altın Oda

Burası, konumu itibarıyla sarayın en hakim noktasındadır. Bu bölüm: 1764 yılında yapılmıştır. Odada, süslü tavanda, birbirine geçen parçalar, kabartma olarak işlenmiştir.

Zemindeki sedirler ise: koyu kırmızı kadife üzerine altın sırma işlemeli kumaşlarla döşelidir. Duvar süslemelerinde ise: mavi renk hakimdir.

Duvarlarda: o dönemin bir şairinin dilinden, güzellikleri öven beyitler yazılıdır.

 

Yaz Çardağı

Burası ilk olarak 17’nci yüzyılda yapılmış ve bilahare 18’nci yüzyılda yenilenmiştir. Çardağın ortasında: Türk barok stilinde, mermerden küçük bir fiskiye bulunmaktadır.

Bu odada yapılan divan toplantılarında: temiz hava, ışık ve fiskiyenin dinlendirici sesi, muhteşem bir ortam sağlamaktadır.

Han ve idareciler, burada sohbet ederler, müzik dinlerler ve yemek yerlermiş. Sarıgüzel Hamamları: Demir kapısın batısında, 1533 yılında yapılan bu hamamlar bulunur.

 

Hamam

Alttan ısıtma sistemiyle ısıtılır. Soyunma yeri, soğukluk, sıcaklık olarak üç bölüm halinde düzenlenmiştir. Tahtalı Camii: Hansaray bölümünden, Zincirli Medrese istikametine giderken, hemen yolun kıyısındadır.

 

Cami

Selim Giray Han tarafından 1707 yılında yaptırılmıştır. Takip eden süreçte ise, bölgenin Komünist yönetim altında bulunduğu dönemde diğer birçok dini yapıda olduğu gibi yıkılmadan günümüze kadar gelebilmiş olmasıyla önem kazanmaktadır.

Evet, burayı ziyaret ettiğinizde, özellikle 16 köşeli minareye dikkat etmenizi öneririm.

 

SALACIK MEVKİİ

Bu mahallede: tarihi kabristan bölümünde: Kırım Hanlarından I. Mengli Giray ve I. Hacı Giray hanların türbeleri bulunmaktadır. Aynı kabristanda, Kırım Milli liderlerinden İsmail Gaspıralı’nın da mezarı bulunmaktadır.

Bu türbeler: Sovyet döneminde tahrip edilmiş ve daha sonra ise ülkemizin yardımlarıyla yeniden restore edilmiştir.

Bu mahallede, ayrıca: Zincirli Medrese ve Kırım Müftülüğü de bulunmaktadır.

 

Haci Giray Türbesi

Zincirli Medresenin giriş kapısının tam karşısında bulunan türbe: Han’ın 1466 yılında vefat etmesinin ardından, 1501 yılında, I. Mengli Giray Han tarafından yaptırılmıştır.

Titiz bir işçilik ile yapılan, kesme taş duvarlar üzerinde yükselen, sekizgen kasnaklı ve kiremit kaplamalı basık bir kubbe ile örtülü türbe: 14’ncü yüzyıl Anadolu mimarisinin özelliklerini taşımaktadır.

Dış görünüşte sadelik hakim olmasına rağmen, kapının yan nişleri ve zengin süslemeler, türbenin güzelliğini perçinlemektedir.

Evet: bu türbede, bölgedeki diğer yapılar gibi, Komünist döneminde, bir süre domuz ahırı ve daha sonra da depo olarak kullanılmıştır.

Ukrayna Kırım Bahçesaray

Zincirli Medrese

Burası, Bahçesaray’da Kırım Tatarlarının önemli mimari eserlerinden birisidir. Şehir merkezinden yaklaşık 3 km uzaklıktadır. Aynı zamanda: Doğu Avrupa bölgesindeki en eski eğitim kurumlarından birisi olarak bilinmektedir.

Kitabesine göre: 1500 yılında, I Mengli Giray Han tarafından yaptırılmıştır. Kırım Hanı I. Mengli Giray Han: medresenin inşasında, bizzat kum taşımak suretiyle çalışmış ve inşaat bittikten sonra da “ ilmin önünde her kim olursa olsun eğilmek gerekir” diyerek ,medresenin tek giriş yerine zincir çektirmiştir.

Kırım Hanlarının: ilme verdikleri önem ve saygının göstergesi olan bu zincir: medresenin ismi olarak kalmış ve büyük bir İslam Üniversitesi olarak: Kırım sınırları içinde ve Müslüman ülkelerinde büyük ün kazanmıştır. Evet: medresenin kapısında asılı bu zincir, günümüzde de ilmin önünde eğilmek gerektiğini hatırlatmak için aynı yerde durmaktadır.

Zincirin sırrı: Medreseye girenlerin eğilmelerinin sağlanmasıdır. Çünkü: medreseye girenlerin “bilimin önünde saygıyla eğilirim” düşüncesinin yerleşmesinin sağlanmasıdır. Evet: eğilmeden kapıdan içeriye girmek mümkün değildir.

Zincirli Medrese:; 1917 yılındaki Bolşevik ihtilali sonrasında Tıp Okulu olarak kullanılmış ve 1939 yılında ise Komünist yönetim sırasında, akıl hastanesi yapılmıştır. Medreseye ait binalar ise depo olarak kullanılmıştır.

Evet: Zincirli Medrese: eğitim işlevinin yanı sıra, günümüzde Kırım Tatarlarının Kırım’da var olma mücadelesinin bir simgesi olarak önem kazanmaktadır.

Günümüzde: medresenin içinde o dönemin eğitim araçları bulunuyor. Başka bir bölümde ise, medresenin önünde yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkan objeler sergileniyor. Bunlar arasında: özellikle 2’nci yüzyıldan kalma “toprak kap” özel ilgi çekmektedir.

 

Larişes Müzesi

Bu müze: Zincirli Medresenin tam karşısındadır. Müzede sergilenen objeler: Güliver Altan denilen bir şahıs tarafından: dünyanın dört bir yanından, 7 yıllık gezileri sırasında kendi imkanları ile toplanmış olmasından kaynaklanmaktadır. Öte yandan: Müze, Kırım Tatarlarının tarihi hakkında da önemli ipuçları vermektedir.

 

Antik Türbe

Bu türbe: Eskiyurt köyünde, burada Kırım Hanlığı kurulmadan öncesi dönemde, yani 14’ncü yüzyıldan kalmadır. Türbe: kesme taş duvarlar ve ilk yapıldığında üzerinde sekizgen piramit bir külah bulunduğu tahmin edilmektedir ki, bu piramit külah daha sonra yıkılmış ve altından çıplak kubbe ortaya çıkmıştır.

Mimari olarak: aynı dönemde Anadolu’da yapılan kümbetlerle benzerlik göstermektedir. Ancak: kitabesi bulunmadığından, kim tarafından yaptırıldığı ve kime ait olduğu bilinmemektedir.

 

Eski Türbe

Bahçesaray merkezi dışındaki bu türbenin 15’nci yüzyılda yapıldığı bilinmektedir. Özellikle: Kırım Türk mimarisinin en güzel örneklerinden biri olmasıyla önem kazanır. Türbe: sekizgen piramit bir külah ile örtülüdür.

Piramit külah: yapıldığı dönemde, kale duvarları ve basık sekizgen kasnak üzerinde yükseliyordu.

Ancak: takip eden süreçte yıkılmış ve günümüzde, altta çıplak kubbe görülmektedir.

Türbenin duvarları, 1,40 metre kalınlığında kesme taşlardan yapılmıştır. Türbenin kitabesi bulunmadığından, kim tarafından yaptırıldığı ve kime ait olduğu bilinmemektedir.

 

Gazi Mansur Türbesi

Bu türbe: Çufutkale eteklerinde, kaleyi çıkış yolu üzerindedir. Gazi Mansur hakkında anlatılan bir efsane dikkat çekmektedir.

Şöyle ki: “ Ruslarla yapılan savaşta kafası kopan Gazi Mansur isimli kahraman: başını Ruslara bırakmamak için, koltuğunun altına almış ve Bahçesaray’a kadar yürüyerek gelmiş ve burada, mescidinin bulunduğu yerde ruhunu teslim etmiş ve hemen oraya yani günümüzde türbesinin bulunduğu yere defnedilmiştir.

Ancak: Komünist yönetim döneminde, türbe Ruslar tarafından tamamen tahrip edilerek, adeta yok edilmiştir.

Ukrayna Kırım Bahçesaray
Ukrayna Kırım Bahçesaray
Ukrayna Kırım Bahçesaray

 

İsmail Bey Gaspıralı Okulu ve Mezarı

Fikir adamı, eğitimci ve yazar olarak tanınan İsmail Gaspıralı: Hacı Giray Han Türbesinin hemen yanında, 2 katlı bu okulu yaptırmıştır. Burada: batı tarzı eğitim verilmiş ve böylece Kırım ve Türk dünyasının aydınlatılması sağlanmıştır.

Okul: yakın geçmişte; Akıl Hastanesi olarak kullanılıyor iken; Kırım Tatarlarının 1989 yılında bölgeye geri dönmeleri sonucunda boşaltılmış ve restore edilerek İsmail Gaspıralı’nın 150’nci doğum yılı etkinliklerinde, Kırım Tatarlarının Milli Mektebi olarak yeniden faaliyet sokulmuştur.

Türbe ve Mektebin hemen karşısında: İsmail Gaspıralı’nın mezarı bulunmaktadır. 1914 yılında ölen Gaspıralı, buraya defnedilmiş, mezar: Komünist dönemde; 1944 yılından sonra tahrip edilmiş ve 1970’li yıllarda tamamen yok edilmiştir.

Evet, mezar 2001 yılında restore edilerek yeniden düzenlenmiştir.

Ukrayna Kırım Bahçesaray

Minyatür Kırım Parkı

2.5 hektarlık bir alana yapılan bu park alanında: Kırım ve dünya tarihinin kültürel ve mimari bazı anıtlarının, 25 kat küçültülmüş kopyaları bulunmaktadır. Bunlar arasında: Akmescid tren garı, Hansaray, Masandra, Vorontsov ve Livadya sarayları, Kırlangıç yuvası gibi 55 civasında anıtın minyatür benzeri bulunmaktadır.

Bu minyatürler: 3 yıllık bir süreçte; Akmescid’de bulunan fabrikada, yaklaşık 150 kişilik bir gurup tarafından hazırlanmıştır. Park alanında, ayrıca: ünlü çizgi film kahramanlarının figürlerinin bulunduğu ve çocukların ilgisini çeken bir alan da bulunmaktadır.

El Sanatları Merkezi

Kırım bölgesinde unutulan el sanatlarının yeniden canlandırılması için başlatılan bir projenin uygulanması için burası düzenlenmiştir. Burada: Ayder Usta tarafından, gümüş kakmacılık çalışmaları sürdürülmektedir. Ayrıca: çeşitli amatör tiyatro toplulukları burada faaliyetlerini sürdürüyorlar.

Bahçesaray ilçesinin ziyaret ettiğinizde, gerek kendiniz ve gerekse yakınlarınız için hediyelik bir şeyler satın almak isterseniz: başta gümüş işlemeler olmak üzere, Kırım Tatarlarının milli giysileri giydirilmiş bebeklerden satın alabilirsiniz. Bunları alabileceğiniz yer ise: Reçnaya sokağındaki Marama Teşkilatı satış merkezidir.

 

ÇUFUTKALE

Burası: Bahçesaray merkezine 3.5 km. uzaklıktadır. Kale ve mağara şehir: 8’nci yüzyılda yapılmış ve 1299 yılında, Tatarlar tarafından ele geçirilmiş ve 16’ncı yüzyıla kadar burada yaşamışlardır.

Bu tarihten sonra ise, vadinin aşağısına göçmüşler ve günümüzdeki Bahçesaray merkezinde yaşamaya başlamışlardır. Ancak: Tatar döneminde buraya yerleşen Karay Türkleri: Tatarlar buradan ayrıldıktan sonrada, burada yaşamaya devam etmişlerdir.

Musevi dinini sahiplenen Karay Türkleri: dini ibadetleri engellenince, 14’ncü yüzyılda, bu korunaklı ve sarp bölgeye yerleşmişlerdir. Bu nedenle: Karay Türklerinin kültürlerinin tanınmasında önemli bir kaynaktır. Büyük bir kaya kütlesinin üzerindedir. Kalenin doğu yamacındaki surlar: günümüze kadar sağlam olarak gelmiştir.

Kale içinde: günümüze uzanan önemli eserleriyle birlikte tam bir kültür hazinesi olarak tanımlanır. Kalenin bulunduğu bölgede; kireçtaşı bölümde doğal aşındırmalar sonucu oyulan mağaralarda ise, Neolitik çağdan bu yana insanların yaşadıkları belirlenmiştir. Bu mağaralar: her yere çıkışlarının bulunmasıyla önem kazanırlar. Savaş zamanında gizlenmek amacıyla kullanılmışlar, bunun dışında ise, yiyecek maddelerinin depolanması için kullanılmışlardır.

Mağaralar içinde: yer altı mezarları, keşişlerin yaşadıkları odalar, tapınaklar ve zirai amaçla kullanılan bölümler bulunmaktadır. Ayrıca: yine kayalar oyularak merdivenler, yağmur suyu olukları, su kanalları, gıdaların saklandığı depolar, ibadet hücreleri ve taştan binalar yapılmıştır.

Kalenin altındaki mağaralar ise, uzunca bir dönem zindan olarak kullanılmış ve Han’a karşı gelen muhalifler, buralara atılarak cezalandırılmışlardır.

Burada bulunan “Canike Hanım Türbesi” ziyaret edilmektedir. Canike Hanım: Altınordu Hanı Toktamış Han’ın kızıdır ve Kırım bölgesinde tanınmaktadır. 1437 yılında vefat ettiğinde, bu türbe yaptırılmıştır.

 

Sviato Uspensky Mağara Manastırı

Burası: Çufutkale yolu üzerinde, 8’nci yüzyıldan kalma, önemli bir Ortodoks dini yapısıdır. Manastır: Rumlar tarafından, vadi üzerinde kireçtaşı duvarlar oyularak yapılmıştır.

Manastır: söylenenlere göre: Trabzon’daki Sümela Manastırına bağlı olarak faaliyet gösteriyormuş. Bu özelliği ortaya çıkınca: 2000 yılından sonraki süreçte, Rusya’da bulunan birçok Ortodoks zengin: buraya milyonlarca dolar yardımda bulunmuşlar ve manastır ve çevresi tamamen yeniden düzenlenmiştir.

Çünkü: Rusya’da, Ortodokslar, kendileri tarafından yapılmayan bu tür yapıları yeniden düzenleterek, kendileri tarafından yaptırılmış gibi bir izlenim yaratmaya çalışmaktadırlar.

Burayı ziyaret ederseniz, burası hakkında anlatılan bir efsaneden de söz etmek istiyorum. Şöyle ki: anlatılanlara göre “bir zamanlar, bu kayalıklarda dolaşan bir çoban: kayalıkların tepesinde, bir mum tarafından aydınlatılan bir “Meryem Ana İkonu” görür.

Bunu çevresinde anlattığında ise, bölgenin Prensi: bu ikonun, sarayına getirilmesini emreder ve ikon: yerinden alınarak Prensin sarayına getirilir. Ancak: ertesi gün, ikonun sarayda konulduğu yerde olmadığı ve eski yerine, yani kayalıkların tepesine gittiği anlaşılır.

Daha sonra, ikon, birkaç kez daha yerinden alınır ve farklı yerlere götürülür ancak her seferinde, kayalıkların tepesindeki eski yerine geri döner. Sonunda: insanlar, ikonun kayalıkların tepesinde bulunduğu yerde kalmasına karar verirler.

Böylece: 15’nci yüzyılda, kayalıkların 20 metre yukarısında, bir mağara içine, küçük bir şapel yaparlar ve ikon bu şapelin içine yerleştirilir. Evet, bu vadiyi ziyaret ettiğinizde: burada 6’ncı yüzyıldan kalma mezarlar bulunduğunu görebilirsiniz. Tarihi süreç içinde, buraya önce Rumlar ve ardından Cenevizliler yerleşmiştir.

Ancak: Tatarların bölgeye hakim oldukları dönemde de manastır din işlevini sürdürmüştür. Hatta: yine aynı dönemde, Tatarlar tarafından tutulan bazı Rus mahkumların: burada hizmet verdikleri söylenir. Ancak: Komünist dönemde, manastır işlevini yitirmiş ve 1917 yılında, hükümet tarafından 7 yıllık bir süreç için kapatılmıştır.

1990’ların başlarında ise, keşişler yeniden manastıra dönmüşler ve yapılan restorasyon faaliyetleri sonucunda: özellikle orijinal ikonların restore edilmesiyle manastır yeniden dini işlevini sürdürmeye başlamıştır.

Burayı ziyaret ederseniz: özellikle, manastırın girişinde bulunan “Aziz George” duvar boyamalarını görmenizi öneririm. Bu resimlerde bulunan “St George Kalkanı”: 15’nci yüzyıldan sonraki süreçte: Moskova şehrinin yani Rusya imparatorluğunun başkentinin armasıdır.

 

Keçi Kanyon

Burası: Bahçesaray merkezine bağlı Koşdeğirmen ve Pıçki köyleri çevresindeki büyük bir dağ kütlesidir. Burada: 9’ncu yüzyılda inşa edilen ve daha sonraki dönemde Tatarlar tarafından tahrip edildiği düşünülen bir manastır kalıntısı bulunmaktadır. “Aziz Anastasia Manastırı” olarak isimlendirilen yapı: 1850 yılında, Keçi Kanyonunda inşa edilmiştir ve 1921 yılında kapatılmıştır.

Yapı bulunmasa da, burada bulunan su kaynağı, günümüzde Ortodoks hacılar için bir ziyaret yeri haline gelmiştir. Bu kaynakta bulunan suyun: şifa dağıttığına inanılmaktadır. Bunun dışında, Keçi Kanyonunda, halen ibadete açık bir kilise bulunmaktadır.

Büyük Süren köyü ve Süren Kalesi: Bahçesarar merkezine bağlı Büyük Süren köyünde bulunan tren istasyonunun: Tatarlar arasında büyük önemi bulunmaktadır. Çünkü: sürgün döneminde, bölgede bulunan birçok Kırım Tatarı: buradaki istasyondan tren vagonlarına bindirilerek, Orta Asya çöllerine, Ural dağlarına ve Sibirya’ya sürülmüşlerdir.

Ukrayna Kırım Simferopol

Ukrayna Kırım Simferopol

İlk anda, bu şehir ve bulunduğu yer pek akla gelmiyor ama son aylarda THY: bu şehre ucuz uçuşlar gerçekleştiriyor ve böylece: bir zamanlar Osmanlı döneminde, gayet önemli bir merkez olan bu şehre olan turistik ziyaretler yoğunlaşmıştır.

Bu yüzden, şehri gezmeye niyetlenenler için: şehir hakkındaki bilgileri, aşağıda okurlara sunuyorum, ilginizi çekerse, şehri gezmek pek de masraflı değil, çünkü biraz önce de söylediğim gibi, THY, bu şehre gayet ucuz rakamlarla yolcu taşıyor.

Evet: şehir: Ukrayna’ya bağlı, Kırım Özerk Cumhuriyetinin başkenti olarak geçiyor. Osmanlı dönemindeki ismi ise “Akmescit”.

Coğrafi konumuna gelince: Salgır ırmağının kıyısında, Çatırdağ’ın kuzey yamaçlarında bulunmaktadır. Öte yandan: Sivastopol-Kharkiv demiryolu hattı, şehirden geçmektedir.

Ukrayna Kırım Simferopol

TARİH

1783 yılında, Ruslar tarafından işgal edilene kadar: şehir, Kırım Hanlığı ve Osmanlı İmparatorluğu egemenliğinde, uzun yıllar önemli bir ticaret merkezi olarak bulunmuştur.
1854-1856 yılları arasında, Kırım savaşında, burada; Rus imparatorluk ordusu yedekleri ve bir hastane konuşlanmıştır. Savaş sırasında ve sonrasında, 30 binden fazla Rus askeri şehir çevresindeki topraklara gömülmüştür.

13 Kasım 1920 tarihine gelindiğinde: Rus Kızıl Ordusunun, şehri ele geçirdiği görülür.
1921-1945 yılları arasında: şehir, Kırım Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinin başkenti olmuştur.

Bu arada: 1941 yılında, şehrin Nazi Almanya’sı tarafından işgal edildiği görülür. Bu işgal sırasında: şehir ve çevrede yaşayan yaklaşık 22 bin insanın öldürüldüğü söyleniyor. Nisan 1944 tarihinde Kızıl Ordu yeniden şehri ele geçirir. Ancak: bölgedeki tüm Kırım Tatarları ve aileleri: Orta Asya’ya sürgün edilerek topluca cezalandırılırlar.

Ancak: 1945 yılında, bölgede yaşayan Kırım Tatarları, çevredeki başka yerlere sürgün edildiler.
1991 yılında, Ukrayna’nın bağımsızlığını ilan etmesinin ardından, sürgünde bulunan Kırım Tatarlarının bölgeye geri döndüler ve şehir, Kırım Tatarlarının siyasi başkenti haline gelmiştir.

Ukrayna Kırım Simferopol

ULAŞIM

Şehirdeki havaalanı, 1936 yılında inşa edilmiştir.
İstanbul-Simperefol havaalanı arasındaki uçuş, yaklaşık 1 saat 45 dakika sürüyor. Havaalanında, uçaktan indikten sonra, otobüs ile pasaport kontroluna gidiliyor.

Ukrayna Kırım Simferopol

 

Simferopol ile Yatla şehirleri arasında: troleybüs hattı bulunuyor ve bu hattın uzunluğu 87 km. dir. Bu hat: dünyanın en uzun ve en yüksekten geçen troleybüs hattı olarak biliniyor.

İki şehir arasında, dağları aşıp tren yolu yapmaktansa, 1950’li yıllarda, bu troleybüs hattı inşa edilmiştir. Çünkü: bu hat, hava kirliliği yaratmıyor ve oldukça ucuz maliyetlidir. İki şehir arasında, bu hatta yolculuk yapmak isterseniz, yolculuk yaklaşık 2 saat sürmektedir.

Ukrayna Kırım Simferopol

İKLİM

Şehirde: nemli, subtropikal iklim şartları hakimdir. Bun bağlı olarak: yazlar çok sıcak ve nemli, kışlar ise soğuk ve yağışlı geçer. Bu yağışlar, genellikle kar şeklinde olur. Yani, bu şehri ziyaret etmeyi düşünenler, kesinlikle kış aylarında buraya gitmemelidir veya gitmek durumunda olanlar, kalın giysileri tercih etmelidirler.

Ukrayna Kırım Simferopol

PARA

Burada kullanılan para biriminin ismi “Gırivne” dir.
100 Amerikan doları, yaklaşık 800 Gırivne yapıyor.

 

İNSANLAR

Şehirde yaşayanların etkin kökenleri dağılımı şu şekildedir. % 67 Ruslar, % 22 Ukraynalılar, % 8 Kırım Tatarları, % 2 Belaruslular.

 

NE YENİR

Burada: ağırlıklı olarak hamur işleri bulunur. Çünkü: “Tatar hamursuz doymaz” şeklinde kullanılan deyim: burada ve bölgede hamur işlerine ne derece önem verildiğinin en büyük ifadesidir.

Hamur işlerinde ise başı çekenler: sarburma, kıygasa, tögerek, cantik, kobete, kulaç olacaktır. Ama, bu şehri ziyaretinizde, özellikle “çiğ börek” yemenizi öneririm. Zaten, birçok büfe ve restoranda, çiğ börek çeşitlerini bulabilirsiniz. Ama, şehirdeki en iyi çiğ böreği veya tatar böreğini yemek isterseniz “markur” isimli restorana gitmelisiniz ki, burada açık havada, tatar böreği yerken, şarap içebilirsiniz.

 

GECE HAYATI

Şehir: malum Ukrayna ülkesinde bulunuyor ve bu ülkedeki nüfus yoğunluğu incelendiğinde: 1 erkek, 7 bayan şeklinde bir sonuç ortaya çıktığı söyleniyor. Öte yandan: bu bölgede olduğu gibi, bu şehirde de yaşayan bayanlar gerçekten muhteşem güzeller.

Ancak: bunların hiçbirinin İngilizce bilmemesi, bir araya gelindiğinde, anlaşmayı zorlaştırıyor. Yine de: barlar ve gece kulüplerinde: bir parça İngilizce ve bir parça Rusça ve hatta, bir parça Türkçe bilen bayanlarla anlaşmak pek zor olmuyor.

Yine de: bu şehirde, birçok striptiz kulübü bulunuyor ve bunlarda, tahmin ettiğiniz gibi, her türlü işlem uygulanıyor. Çünkü: bu şehirde, içki, sigara ve seks ucuz.

Ukrayna Kırım Simferopol
Ukrayna Kırım Simferopol
Ukrayna Kırım Simferopol

 

TURİZM

Yukarıda sözünü ettiğim gibi, şehir “Salgir” nehrinin iki kıyısında kurulmuştur ve nehir kıyısında: park ve bahçeler bulunmaktadır.

Merkezi şehir ise: Eski şehir ve Yeni şehir olarak iki bölüme ayrılır. Şehir merkezi ise: trafiğe kapalı olan; Horkoho-Puşkin-Marks sokaklarının çevrelediği alandır.

Şehrin bir başından öbür başına kadar yürümek, en fazla 1 saatinizi alacaktır. Bu yüzden, şehri yürüyerek gezmenizi öneririm.

Bu gezinizde: bir zamanlar, birçok cami bulunan şehirde, günümüze kalan tek cami olan “Camii Kebir” görülebilir. Bunun dışında, şehirde ziyaret edebileceğiniz birçok müze bulunuyor.

Ukrayna Kırım Simferopol

 

GEZİLECEK YERLER

 

Ukrayna Kırım Simferopol
Ukrayna Kırım Simferopol

 

CAMİ-İ KEBİR

Şehrin en büyük camisidir. 1804 yılında yapılan cami: özellikle komünist yönetim döneminde ağır hasar görmüştür. Hatta: uzunca bir dönem, cami olarak da kullanılmamış, başka amaçlarla kullanılmıştır. Bir dönem hamam olarak kullanılan cami: 1970’li yıllarda ise pornografik yayınların basıldığı bir matbaa olarak da kullanılmıştır.

Ancak: Kırım Tatarlarının bölgeye dönmeleri üzerine, restore edilerek yeniden ibadete açılmıştır.
Burada, özellikle “nikah töreni” ne denk gelirseniz, tören ilginizi çekecektir.

Ukrayna Kırım Simferopol
Ukrayna Kırım Simferopol

 

KARAY KENESASI

Camii Kebir’in hemen yanında, Karaimskaya sokağındadır. Burası: Karay Türklerine ait bir ibadethanedir. Ancak: geçmiş dönemde bir radyo istasyonu olarak kullanılmış, yakın zamanda ise, yeniden ibadethane olarak kullanılmak üzere değerlendirilmiştir.

 

TARİH MÜZESİ

Pazartesi günleri hariç, diğer günler açıktır. Burada: şehir sakinlerinden toplanan koleksiyon sergilenmektedir. Bu koleksiyonda: 19-20’nci yüzyıl sanatçılarına ait resimler, şehrin eski resimleri ve kartpostalları bulunmaktadır.

 

ÜLKE MÜZESİ-KIRIM CUMHURİYETİ BÖLGE MÜZESİ

Puşkin ve Hoholya sokaklarının kesiştiği yerdedir. Müzede: Kırım’ın tarihi haritaları, silahlar, yerel giysiler ve mezar taşları gibi objeler sergilenmektedir.

Ukrayna Kırım Simferopol

ETNOĞRAFYA MÜZESİ

Vul Puşkin bölgesindeki, küçük ve mütevazi müze: pazartesi ve Çarşamba günleri hariç, her gün saat: 09.00-17.00 arasında açıktır.
Burada bölgenin kabartma haritası ilgi çekmektedir. Bunun dışında, yine müzede 50 kadar küçük renkli heykelden oluşan bir koleksiyon sergilenmektedir.

Ukrayna Kırım Simferopol
Ukrayna Kırım Simferopol

 

ST ALEXANDER NEVSKY KİLİSESİ-ÜÇ AZİZLER KİLİSESİ

Etnoğrafya Müzesinin hemen yakınında; Rozy Lüksemburg St-Pobedy meydanındadır.
Kilise: kubbeli yapısı ile dikkat çeker. Şehrin ana dini mabedidir. Yapı: 1787 yılında, Aziz Alexander Nevsky’i onurlandırmak için: şehri ziyaret eden Rus İmparatoriçesi Catherina tarafından gündeme getirilmiştir.

Ancak, İmparatoriçe ölünce, katedral yapımı bir süre ertelenmiştir. 1804 yılına gelindiğinde ise: Rus İmparatoru I. Alexander’in onayı ile inşaat başlatılmış ve 1829 yılında tamamlanmıştır.

20’nci yüzyılın başında ise: 1918 yılında çan kulesi yıkılmış ve katedral bir süre kapalı kalmıştır. Bu dönemde: yapının içinde, Kırım’ın diğer bölgelerinden getirilen kilise aksesuarları muhafaza edilmiştir. 1930 yılında ise, katedral ve St.Alexander Nevsky parkı yeniden açılmıştır.

Ukrayna Kırım Simferopol
Ukrayna Kırım Simferopol

 

SİMFEROPOL SANAT MÜZESİ

Müze 1937 yılında kurulmuştur ve koleksiyonunda yaklaşık 6 bin eser bulunduğu söyleniyor. Ancak: özellikle II. Dünya Savaşı sırasında, Alman işgalciler tarafından müzenin yağmalandığı da belirtiliyor.

Bu yağmalamadan önce, müzenin Batı Avrupa sanatının en büyük koleksiyonuna sahip olduğu söyleniyor. İşin ilginç yanı: bu müzenin yağmalanmasının ardından, II.Dünya Savaşı sonunda Almanya’nın bir kısmını işgal eden Ruslar da: Aachen Müzesindeki eserleri karşılık olarak yağmalamışlar, almışlar ve bu müzeye getirmişlerdir.

Aachen Müzesinde, bir sanat koleksiyonundaki yaklaşık 200 eserin, II. Dünya savaşı sonunda, eski Sovyetler Birliği içinde kaybolduğu söyleniyor. Bu parçalar, daha sonraki süreçte, Ukrayna’da bu müzede ortaya çıkmıştır. Ukrayna Müzesi: bu resimleri, kendi yok edilen kültürel malları için bir tazminat olarak kabul ettiğini söylemektedir.

Ukrayna Kırım Simferopol

İSKİT NEAPOLİS

Şehir merkezinin 2 km. güneydoğusunda; Petrovsky vadisinde bulunan, bu antik şehir: İskit kralı Skyluros tarafından kurulmuş ve MÖ.3’ncü yüzyıldan, MS.5’nci yüzyıla kadar İskitlerin hakimiyetinde kalmıştır. Ancak: MS.5’nci yüzyılda, bölgeye gelen diğer kavimlerin ve özellikle Gotların akınlarıyla yıkılmış ve yok olmuştur.

Özellikle: 70’den fazla İskitli aristokratın gömülü bulunduğu mezar alanında günümüzde arkeolojik çalışmalar sürdürülmektedir. Bu mezar alanında: İskitli Kral Skyluros ve İskitli bir kraliçeye ait olduğu sanılan kemikler bulunmuştur.

Bölgede ayrıca: taş döşeli avlulara açılan odalardan oluşan ev kalıntıları görülür. Hatta: bazı yerlerde kalınlığı 11-12 metreye kadar ulaşan, yüksekliği 2 ile 7 metre arasında değişen surlar bulunur. Yukarıda resmi de görülen anıt mezar ise: dikdörtgen planlıdır, 8.65 x 8.10 metre ebatlarındadır. Duvarlarının yüksekliği 3 metredir.

Bu mezar yapısının içinde: biraz öncede söylediğim gibi, İskit hanedanına ait, 72 mezar bulunmaktadır. Buradaki sandukaların: ayakları düşsel yaratıklar şeklinde oyulmuş, diğer bölümlerinde ise çiçekler ve çelenkler görülür. Burada: ayrıca İskit silahları ve takıları bulunmuştur.

Şehrin nekropolisinde bulunan oda şeklindeki mezarların duvarları ise: İskitlerin günlük yaşamlarına ait sahnelerle süslenmiştir. (bu sahnelerde: İskitlerin evleri, kulübeleri, ava gidişleri, ok atan İskitler görülür)

Evet: bölgede, halen arkeolojik kazı çalışmaları sürdürülmekte ve buradan çıkan eserler: Simferopol ve Moskova Puşkin Müzelerinde sergilenmektedir.