Kıbrıs Karpaz İskele

Kıbrıs Karpaz İskele

Kıbrıs adasının kuzey doğusunda bulunan ve İskele ilçesinin bir parçası olan Karpaz yarımadası: huzur veren sessizliği, yeşilliklerin süslediği masmavi koyları, upuzun kumsalları, el değmemiş doğası ve geçmişin görkemine tanıklık eden tarihi kalıntılarıyla cennetten bir parçadır.

Yaklaşık 80 km uzunluğundaki bu yarımada, Akdeniz Havzası’nın belki de son bakir ve huzurlu parçasıdır.

Gazi Magosa şehrinden Karpaz’a giderken, sağ yanda, denizle yol arasında kalan muhteşem oteller göreceksiniz, bunlar tanınmış marka oteller.

Bir çıkıntı şeklinde uzanan Karpaz yarımadası, biçiminden dolayı bazı antik yazarlar tarafından “Öküz kuyruğu” ve “Tava sapı” adlarıyla tanımlanırken, antik gezginlerden Pococke ise, antik Karpasia kentinin, yarımadaya adını vermiş olduğunu yazar.

Kıbrıs’tan söz eden en eski tarihçi yazar olan Strabon, MS.23 yılında yazmış olduğu “Geografica” adlı kitabında, Karpaz Yarımadasından söz ederken: Acte Achaion adıyla bilinen Akalar sahilinden, Telamon’un oğlu Teucer’in kurduğu Salamis kentinden, Anadolu’nun güney sahillerindeki Sarpedon’un karşısında bulunan Karpasia kentinin limanından, Urania kentinden ve burundaki Aphrodite Acraia tapınağı ile Klides Adalarından söz etmiştir.

Strabon’un dışında, Kıbrıs’ı ziyaret eden diğer seyyahların ziyaret ettikleri yerleşim yerleri arasında Klides adaları, Macaria (Santa Maria), Aphrodisium, Kantara Kalesi, antik Karpasia, Ay, Philon kilisesi, Kanakaria kilisesi, Kumyalı, Urania, Venüs Tapınağı, Apostolos Andreas Manastırı, Aphrodisium Kent harabeleri, Ay, Selonez, Erenköy, Aphendrika ve Limionas bulunmaktaydı.

Karpaz’ın kuzey sahillerinde

Anadolu ile ticari ilişkileri nedeniyle kurulduklarına inanılan çok sayıda küçük doğal liman vardı. Bunlardan Afendrika, Karpasia, Exarchos, machairiona ve Yenierenköy limanları, başlıcalarıydı.

Caretta Caretta, Yeşil Kaplumbağa, nesli tükenmekte olan Akdeniz foku, 300 çeşit flora, 200 çeşit kuş, 100 çeşit balık ve deniz canlısı, 8 çeşit deniz memelisi, 13 çeşit karasal uçan memeli, 21 çeşit sürüngen, çok sayıda yaban eşeği, balıklara ve omurgasızlara besin kaynağı ve yuva olan  deniz bitkileri, 20 kayıtlı tarihi eser ve 5 adet arkeolojik alan, doğal bariyerler, tepeler, kumullar ve kumul plajları, kumtaşı ve kayalar, 3 adet Antik çağa ait taş ocağı, 2 adet özel çevre koruma bölgesi, Kuzey Kıbrıs’taki tek Milli Park, Kuzey Kıbrıs’ta belirlenen 6 Natura 2000 alanlarından ikisi, Kıbrıs’ta yayılış gösteren bitki çeşitliliğinin ve endemik türlerin yaklaşık % 75’i Karpaz Yarımadasındadır.

1974 Barış Harekatı öncesinde

“Trikoma” olarak adlandırılan bölgenin ismi, 1975 yılında Larnaka’nın İskele köyünden kaçarak buraya gelen Kıbrıslı Türklerin 1975 yılında yerleşmesinin ardından “Yeni İskele” olarak değiştirilmiştir.

Sonraki düzenlemede ise yörenin ismi “İskele” yapılmıştır. İskele: Gazimagusa ve Karpaz arasındaki en büyük yerleşim yeridir.

Burada: zengin flora ve faunanın koruma altına alındığı “Karpaz Koruma Alanı” (Milli Park) bulunuyor.

kıbrıs eşekleri.1
Kıbrıs Karpaz İskele Kıbrıs Eşeği
kıbrıs eşekleri.2
Kıbrıs Karpaz İskele Kıbrıs Eşeği

KIBRIS EŞEĞİ

Kıbrıs’a özgü birçok hayvan türü arasında, adeta ülkenin sembolü olarak ilgi çekmektedir. Karpaz Yarımadasının doğasında yabani olarak kendilerine yaşam alanı yaratan eşekler, genelde toplu halde sürüler halinde dolaşırlar.

Eşekleri Karpaz Yarımadasında, özellikle Dipkarpaz köyü ve Zafer Burnu arasında doğal ortamlarında görmek mümkündür.

Özellikle 1974 yılına kadar Kıbrıs’ta ailelerin bir parçası olan eşekler, bu tarihten itibaren Karpaz Yarımadasında toplanmıştır.

Karpaz eşeklerini, diğer eşeklerden ayıran en önemli özellik, çok güçlü olmalarıdır. Hatta Osmanlı saraylarında yük taşınırken özellikle Karpaz eşekleri tercih ediliyormuş.

Bu bölgenin doğasının zenginliği bu eşeklerin çoğalmasını sağlamış ve günümüzde bölgenin en önemli turizm çekiciliğini oluşturmuşlardır.

Günümüzde buradaki eşek varlığının 300-3000 arasında olduğu söylenmektedir.

Araba ile yolda giderken, bir eşek yolun üstünde durup, arabanızı durdurur, diğer iki eşek ise, arabanın her iki yanından size yaklaşarak yiyecek bir şeyler özellikle havuç isterler.

Bu manzara, gerçekten ilginizi çekecektir.

karpaz.genel.2
Kıbrıs Karpaz İskele Karpaz Plajları
karpaz.altınkum.1
Kıbrıs Karpaz İskele Altınkum Plajı

KARPAZ PLAJLARI

Boğaz’da bulunan “Haraydi Sahili” halk plajı olarak kullanılmaktadır. Ayrıca: Bafra ve Altınkum gibi bakir plajlarda, doğal güzellikleriyle huzur arayanların ilgisini çekmektedir.

Altınkum plajı

Karpaz yarımadasının 2 km boyunca uzanan muhteşem sahili ve masmavi sularıyla, Akdeniz’in en bakir sahillerindendir. İnce ve altın sarısı kumdan oluşan ve kilometrelerce uzanan plaj sakinliğiyle ünlüdür ve Karpaz bölgesinin isminin duyulmasında etkili olmuştur.

Deniz kenarında kilometrelerce çıplak ayakla yürünebilir. Akdeniz’in berrak sularında denize girilebilir. Burası aynı zamanda Caretta Caretta kaplumbağalarının yumurtlama alanıdır.

Altınkum ile ilgili son ve önemli bir not: Yunan mitolojisinde Aşk ve Güzellik Tanrıçası Afrodit’in buradaki dalgalardan doğduğuna inanılıyor.

karpaz.genel.0
Kıbrıs Karpaz İskele
karpaz.genel.3
Kıbrıs Karpaz İskele

GEZİLECEK YERLER

karpaz.zafer burnu.1
Kıbrıs Karpaz İskele Zafer Burnu
karpaz.zafer burnu.3
Kıbrıs Karpaz İskele Zafer Burnu

Zafer Burnu

Kıbrıs adasının en kuzey ucudur. Adanın bu en kuzey ucunda, çok büyük boyda bir KKTC ve Türkiye bayrağı yan yana yükselmektedir. Hemen kuzeyinde ise birkaç küçük ada vardır ve bu adalara “Zafer Adaları” denilir.

Ancak buraya ulaşmak isterseniz, kötü bir yolu aşmanız gerekiyor.

Yol çok kötü ve engebelidir. Yol güzergahında kahvaltı yerleri ve yaban eşekleri görebilirsiniz.

Zafer Burnu’na varmadan hemen önce, tarihin en eski kiliselerinden birisini de görebilirsiniz.

Karpasia kenti

MÖ 1050 yılından başlayarak Ortaçağ’a kadar tarihlenen antik Karpasia şehir kalıntıları, Dipkarpaz köyü ile 3 km kuzeyindeki kayalık körfezlerin bulunduğu sahil şeridi arasındadır.

Antik çağlarda: Salamis ile Anadolu arasında ticareti sağlayan bir Pazar yeri olmasının yanı sıra, bir Fenike kolonisi olarak da bilinmektedir.

Şehrin efsanevi kurucusu, Kıbrıs ile Sidon kralı ve Kıbrıs’ın ilk heykel sanatçısı olarak bilinen Pygmalion’dur.

Latin ozanlarından Ovidius tarafından yazılan “Pigmalion’un Öyküsü”, daha sonra Yunan mitolojisine girmiştir.

Mitolojiye göre: kadınlardan nefret etmesi nedeniyle hiç evlenmeyen Pigmalion, mükemmel kadını yaratmak için fildişinden (bazı kaynaklara göre mermerden) bir heykel yapmıştır.

Yarattığı heykel, hiçbir kadında bulunmayan güzelliğe sahiptir.

Bu yüzden aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit’in gazabına uğramış ve heykele aşık olmuştur. Ancak aşkına karşılık göremeyince ızdırab çekmeye başlar.

En sonunda heykele can vermesi için Afrodit’e yalvarır. Çektiği acıyı gören Afrodit, Pigmalion’un sevgisini karşılıksız bırakmaz ve Venüs Bayramında heykele can verir.

Süt beyazı anlamına gelen Galateia (Galatya) adını alan bu kadınla evlenen Pigmalion’un bir oğlu olur.

Ona Afrodite’nin sevdiği şehir Paphos (Baf) adını verir. Efsanede, bu çocuğun, aynı zamanda Baf şehrinin isim babası olduğu da yer almaktadır.

Evet, Karpasia şehri, Kıbrıs’ın en eski piskoposluk merkezi olarak bilinmektedir. Bu şehirde, MS 401 yılında Aziz Philon. İlk piskopos olarak atanmıştır.

Bu yüzden, yapılan kiliseye de onun ismi verilmiştir. Şehir, Bizans döneminde büyük bir gelişim süreci içine girer.

MS 647-649 yıllarındaki Arap akınlarından etkilenen şehir halkı, şehrin gerisindeki tepelerde bulunan Agridia şehrine çekilmişlerdir.

Şehir, Latin döneminde Nores ailesine aittir. Ancak bu dönemde şehir sakinlerinin güneye çekilip şimdiki Dipkarpaz köyünü kurdukları sanılmaktadır.

Çoğu kalıntıları halen toprak altındadır. Sadece bugüne kadar bir kısmı kazılan Ay Philon kilisesi, şehrin antik limanı ve Tsambres mevkiindeki mezarlık alanı görülebilmektedir.

ayios philon kilisesi.1
Kıbrıs Karpaz İskele Dipkarpaz Ay Philon Kilisesi
karpaz.agios philon kilisesi.1
Kıbrıs Karpaz İskele Dipkarpaz Ay Philon Kilisesi

Ay. Philon Kilisesi-Dipkarpaz

Dipkarpaz köyünün kuzeyinde, deniz kıyısındadır.

5’nci yüzyılda inşa edilen kilisenin bulunduğu alan: ilk kez Fenikelilerin yerleştiği antik Karpaz şehrinin bulunduğu yerdir.

Kiliseye adını veren Philon: 4’ncü yüzyılda Karpaz bölgesinde yaşayanları Hıristiyanlaştıran Piskopos’dur.

Kilise: Roma ve Helenistik dönem kalıntılarının yıkıntıları üzerine inşa edilmiştir. Üç bölümden oluşan apsisi ve kubbesi vardır.

Orijinal zemini: renkli (sarı, kırmızı, siyah, beyaz) taşlardan yapılmış ve son derece iyi durumdaki mozaiklerle kaplıdır.

802 yılında Arap saldırıları sırasında, tüm şehirle birlikte kilise de tahrip edilmiştir. Ancak 12’nci yüzyılda Bizans döneminde yeniden inşa edilmiştir. Bir sarnıç ve vaftiz odası vardır.

Panagia Theodokout Kilisesi-İskele İkon Müzesi

Bu kilise, İskele kasabası içindedir. 12’nci yüzyılda inşa edilen kilisenin iç duvarında, apsis ve kubbelerinde: 12 ve 15’nci yüzyıllara ait freskler görülür. Kilisenin güney kısmı: en eski bölüm olup Bizans dönemine tarihlenmektedir.

15’nci yüzyılda, kuzey kısımlar ve daha geç bir dönemde de batı kısımlar eklenerek bina genişletilmiştir. Günümüzde çevreden toplanan ikonların sergilendiği bir müze olarak ziyarete açıktır.

Panagia Kyrama Kilisesi-Sazlıköy

Sazlıköy’ün yaklaşık yarım mil kadar doğusundadır.

Meryem Ana’ya adanmış olup Panagia Kyra adıyla bilinmektedir. Haç planlı ve kubbe üst örtülü küçük bir yapıdır. Bir zamanlar, bir manastır içinde yer aldığı varsayılmakla birlikte, manastıra ait yapılar günümüze ulaşmamıştır.

Kilisenin doğusunda bulunan yarım daire şeklindeki apse, erken Bizans (MS. 330-642) dönemine tarihlenir. Kilisenin geriye kalan kısımları ise Orta Bizans (MS. 642-1204) dönemine tarihlenir. Narteks adıyla bilinen kiliseye giriş bölümü ile güneydeki avluda, taştan yapılmış bir zeytinyağı değirmeni vardır.

Ayios Thyrsses Kilisesi-Yenierenköy

Yenierenköy’ün deniz kenarındaki Ayios Thyrsos bölgesinde küçük bir kilisedir. 16-17’nci yüzyıllara tarihlenmektedir.

Kilise adını: bir zamanlar Karpasia kentinin piskoposu olan erken Bizans dönemi azizi Thyrsos (Theryssos)’dan alır.

Kayalık bir alana yapılmış olan kilisenin apsisi, bir zamanlar Ayios Thyrsos’un içinde yaşadığı mağaranın olduğu yere inşa edilmiştir.

Ancak bu mağara günümüze kadar ulaşmamıştır. Kilisenin kuzey-batı köşesindeki basamaklarla ayazmanın bulunduğu kilisenin altındaki yer altı odasına inilir.

Odanın tabanında, kutsal suyun var olduğu bir çukur, duvarlarda ise dar bir tünel bulunmaktadır. Cilt hastalığı olanların buradaki suyla yıkandıktan sonra, denizde de yıkanmaları halinde, sağlığa kavuşacaklarına inanılır.

Eski kilisenin güney-batısındaki yeni kilise 1911 yılında inşa edilmiştir.

Yenierenköy-Anıtsal heykeller ve kilise harebeleri

Yenierenköy’ün doğusundaki Ay, Thyrsos kilisesi’nin yaklaşık 3 km güneyindeki Vikla (Gözetleme amacıyla kullanılan yüksek yer) tepesinin kuzey yamacındaki Ayia Triada mevkiindeki eski eser alanında, kireç taşından yapılmış iki heykel vardır.

Heykellerden biri büyük, diğeri ise normal bir insan boyundadır.

Mısır etkisi taşıyan büyük boy erkek heykeli, yaklaşık 4.30 metre boyunda, kadın olan diğer heykel ise yaklaşık 2.40 metre boyundadır.

Bir kadını yansıttığı tahmin edilen heykelin sağ elinde, bir cisim bulunmaktadır. Bu cismin, bir tef, lir veya Tanrılara sunulacak bir adak hediyesi olabileceği varsayılmaktadır.

Kıbrıs’ta genellikle bu şekilde  heykeller Geç Arkaik Dönemden (MÖ. 600-475) başlayarak Roma döneminde (MÖ 30 – MS 330) de devam eden küçük boy heykellere benzediklerinden, bu dönemlere tarihlenmeleri olası görülmektedir.

Heykellerin çevresindeki Pyrgos mevkiinde Ayia Marina kilise harabesi vardır. Tek sahınlı olan kilisenin iç duvarlarında MS. 13’ncü yüzyıla tarihlenen fresk kalıntıları bulunmaktadır. Kilisenin kuzeyinde bir şapel ve biraz ilerisinde bir sarnıç görülür.

kastros.1
Kıbrıs Karpaz İskele Kastros

KASTROS

Zafer Burnu ya da Apostolos Andreas Burnu olarak bilinen Karpaz yarımadasının en doğu ucunda: 1970-1974 yılları arasında: Fransız Ulusal Bilim Araştırmaları Merkezinden Alain Le Brun başkanlığındaki bir ekip tarafından yapılan kazılar sonucu adanın bu en eski yerleşim yeri ortaya çıkarılmıştır.

Kastros’un kelime anlamı: “yer altına kazılmış sığınma veya korunma yeri, siper, mevzi, kale” demektir.

Neolitik (MÖ 6000-5800) döneme ait olan yerleşimde: yaklaşık olarak 2.5 metre çapında, yuvarlak planlı evler açığa çıkarılmıştır.

Dönemin en tipik özelliği olan dairesel planlı ev inşa etme anlayışı ve kıyıya yakın alanlarda yer alan korunaklı doğal tepeler üzerine yerleşim kurma geleneği, adanın diğer Neolitik köylerinde olduğu gibi burada da görülmektedir.

Ele geçen çok sayıda balık kemiği, deniz kabuğu ve balıkçılık gereçleri: yerleşimcilerin temelde balıkçılıkla uğraştıklarını gösterir.

Obsidyen’den yapılmış gereçlerin varlığı ise, yerleşimcilerin Anadolu’dan geldiğini ya da Anadolu ile irtibatlı olduğunu işaret etmektedir.

Kastros Tepesi Antik Mezarı-Kaleburnu

Kaleburnu köyünün doğusundaki Kastros Tepesinin güney doğusundaki antik bir su kuyusu ile St. Anna Harabe kilisesinin yanındadır.

Bu mezar, kayaya düzgün olarak oyulduğundan, zenginlere ait bir aile mezarı olduğu tahmin edilmektedir.

Cephe planı, Avtepe civarındaki Elisis mevkiinde bulunan ve kral mezarı olarak anılan Kastros antik mezarının bir benzeridir. Mezarın tipi klasik-Helenistik (MÖ. 5-4 yüzyıllar) döneme tarihlenen mezarların bir benzeridir.

Merkezi koridorun uzunluğu 68 ayak 8 inç, yüksekliği ise 8-9 ayak civarındadır. Bir zamanlar, bu mezarda üç ayrı su kuyusu bulunmasına karşın, şimdilerde sadece merkezi koridorun sonundaki görülmektedir.

Merkezi koridorun her iki yanına, üçerden toplam altı adet derin niş açılmaktadır. Ölüler, bu nişlere konulmaktaydı. Koridor şeklindeki nişlerin uzunlukları, yaklaşık 25 ayak, genişlikleri ise yaklaşık 10 ayaktır.

Rivayete göre: yıllar önce Kastros’un karşısındaki Vasili Tepesinde (şimdiki Kral Tepesi) demir top güllesine rastlanıldığından, bu iki yer arasında karşılıklı bir savaşın geçtiğine inanılmaktadır.

Yine rivayete göre: bir zamanlar Kastros’daki büyük mezarda oturan kral, definesinin tamamını karşıdaki Kral tepesine gömmüştür.

Ancak Kral Tepesinin düşmanların eline geçmesinden sonra, Kastros’daki mezarın ikinci kapısına kraliçe ile birlikte oturan kral, Kral Tepesini seyredermiş.

Kral Tepesi-Kaleburnu

Arkeoloji dünyasında, son yıllarda yapılan en önemli keşiflerden biridir.

Karpaz yarımadasının güney kıyısındaki Kaleburnu (Galinopomi) köyü yakınlarındadır.

Bölgede gezinti yapan ziyaretçilerin ihbarı üzerine, 2005 yılında kazılar başlatılmıştır. Kazılar sonucunda, Kral tepesinde Geç Tunç Çağı’na tarihlenen bir antik yerleşim yeri kalıntıları bulunmuştur.

Yerleşim tepenin en üst bölümündeki platoya ve aşağıdan yukarıya doğru uzanan birçok teras üzerinde yayılmaktadır.

2004 yılındaki kazılarda: bir küp içinde 26 adet yüksek kaliteli bronz eserden oluşan hazine ele geçirilir.

Bu eserler: geç Bronz çağına ait olup, yaklaşık olarak MÖ 13’ncü yüzyıla tarihlenmektedir. Söz konusu kalıntılar, denizden 200 metre yükseklikteki kayalık bir tepe üstünde bulunmuştur.

Ancak buradaki kalıntıların tüm tepe ve yamaçlara yayıldığı, yerleşimden 2 kilometre uzaklıktaki deniz kıyısında bir ya da daha fazla liman bulunduğu düşünülmektedir.

Söz konusu hazinenin tesadüfen gün ışığına çıkması ile Kral tepedeki arkeolojik çalışmalar Alman bir ekip tarafından başlatılmıştır.

Kazı çalışmaları sırasında: üst platoda Geç Tunç Çağı’na, MÖ 13-12’nci yüzyıllara tarihlenen bir saray-tapınak yapısı gün ışığına çıkarılmıştır.

Yürütülen kazı çalışması sırasında bulunan çok sayıda Kıbrıs’a özgü yazı örnekleri, en önemli buluntular arasında sayılmaktadır.

Devam eden çalışmalarda: ortaya çıkan eserler, Kral Tepesinin geç Bronz çağında hem Doğu Akdeniz Bölgesi için önemli bir ticaret merkezi hem de Kıbrıs’ın önemli bir yerleşim merkezi olduğunu göstermektedir.

Elisis Kastros Antik Mezarı-Avtepe

Avtepe sınırları içinde bulunan Elisis bölgesindeki Kastros Tepesinin kuzeyindeki uçurumun cephesine kazılmış büyük bir oda mezardır.

Yapımı tam olarak tamamlanmadığından, gömü amacıyla kullanılmadığı izlenimi edinilmektedir. Kuzey cephesi Kaleburnu’ndaki Kastros Tepesi mezarına benzerlik gösterir. Bu yüzden, bu mezarın da Klasik-Helenistik dönemlerine tarihlenmesi mümkündür.

87 ayak olan merkezi sahına, kuzeydeki kemerli bir kapıdan girilir.

Giriş kapısı, yer seviyesinin yaklaşık olarak 15-20 metre yukarısındadır. Merkezi sahının ucunda dikdörtgen biçiminde ana kayaya oyulmuş çok derin bir kuyu vardır. Bir rivayete göre: suç işleyenler bu kuyuya atılırmış.

Yine bir başka rivayete göre: bir zamanlar soyguncular bu mağaraya saklanırlar ve Karpaz bölgesinde seyreden kervanları soyduktan sonra, el koydukları eşyaları bu mağarada saklarlarmış.

Nitovikla

Kuruova köyünün 4 km kadar güneyinde, deniz kıyısındadır. Nitovikla: 1928 yılında İsveçli arkeologlar tarafından kazılmış, Orta Tunç çağına tarihlenen antik bir kaledir. Denizden yaklaşık 25 metre yükseklikte bir kayalık üzerine inşa edilmiş olan kalenin duvarları, harçsız moloz taşla örülmüştür.

Kalenin duvarları 2 metreden 5 metreye kadar ulaşan kalınlıkta olup kulelerle köşelerde desteklenmiştir. Kulelerin sadece dış köşelerinde düzgün köşeli bloklar kullanılmıştır. Kalenin MÖ 1400’ler civarında Hiksos istilasından etkilenerek tahrip olduğu varsayılır. Yerleşimin Orta Tunç Çağından olan mezarlığı da araştırılmıştır.

Tarihi Yağ Değirmeni-Büyükkonuk

Antik dönemlerden itibaren zeytinin bol olarak üretildiği Büyükkonak köyündeki ilkel yağ değirmeninin geçmişi, 1870 yılına dayanmaktadır.

Zeytinyağı imalathanesi önce Mehmet Mulla Halil’in evinin sürdürmesinde kurulur, ancak 1917 yılında Mulla Halil’in ölümü üzerine, zeytinyağı değirmeni ile pres şimdiki eve taşınır.

İlk zamanlar zeytinlerin ezilmesini sağlayan yağ değirmeninin tekne ile silindirik kısımları taştan, ezilen zeytinlerin sıkılması amacıyla kullanılan burgu şeklindeki pres ise çam ağacından yapılmıştı.

Hayvan veya insan gücüyle çalışan yağ değirmeninde Eylül ayında olgunlaşan zeytinler ezilir, sonra da harar denilen keçi kılından yapılmış torbalara konarak, insan gücüyle çalışan preste sıkılarak yağ elde edilirdi.

1930 yılında ahşap presin yerini, yine insan gücüyle çalışan şimdiki madeni pres aldı. Köyde kooperatif tarafından yağ fabrikası kurulduktan sonra bu atölye 1986 yılında tamamen kapatıldı.

Zamanla yok olma sürecine giren yağ değirmen evinin geleneksel Kıbrıs kerpiç mimarisi, restore edildikten sonra 18 Mayıs 2008 tarihinde “HASDER Değirmen Kültür Evi” adıyla hizmete açıldı.

Zeytinyağı imalathanesinin bir odasında zeytin yağı üretiminin tarihçesi ile üretim aşamaları sergilenirken, binada geleneksel el işleri eğitimi de verilmektedir.

karpaz.Panayia-Kanakaria.1
Kıbrıs Karpaz İskele Panagia Kanakaria Kilisesi-Boltaşlı

Panagia Kanakaria Kilisesi-Boltaşlı

Boltaşlı köyünün girişinde yer alan, Meryem Ana’ya adanmış ve kesme taştan inşa edilmiş bir manastır kilisesidir.

Orijinal kilise MS. 5’nci yüzyılın sonu veya MS.6’ncı yüzyılın başında inşa edilmiştir. Bir zamanlar kilisenin apsesi içinde bulunan Meryem Ana ile İsa’yı yansıtan ünlü mozaik ile diğer mozaikler bu döneme ait olup, mozaiklerin bulunduğu eski kilise, MS. 647 yılında başlayan Arap akınları sırasında yıkılmıştır.

Üstü ahşap örtülü ve üç sahınlı Bazilika şeklinde yeniden inşa edilen yapının da MS. 1160 yılındaki yer sarsıntısında yıkılması üzerine, üç kubbeli olarak yeniden inşa edilmesine başlanmış, ancak başlatılan inşaat MS. 14’ncü yüzyılda tamamlanabilmiştir. Bu çalışmalarda kilisenin duvarlarına freskler de yapılmıştır.

Nitekim kilisenin güneyindeki sütunlu kapı girişinin üst başında bulunan yarım daire şeklindeki nişin içinde görünen Meryem Ana, kucağında oturan İsa ve onların çevresindeki beş melek ve havarileri gösteren mozaikler, iç duvarları süsleyen eski Bizans sanatına ait önemli örneklerdendir.

Ay. Trias Bazilikası-Sipahi

Sipahi köyünde bulunan bazilika, MS. 5’nci yüzyıl sonu ile 6’ncı yüzyıla tarihlenir.

Bazilika, MS. 7’nci yüzyıldaki Arap akınları sırasında tahrip olunca, güney tarafında bulunan küçük kilise ile bazı ek binalarla yeniden düzenlenmiştir. Son olarak 9-10’ncu yüzyıllarda tahrip olunca, tamamen terk edilmiştir.

Bazilika 3 sahınlıdır, batısında narteks ve atrium, güneydoğusunda ise vaftiz odası vardır. Ama en önemli özelliği zengin taban mozaikleridir. Zemini: geometrik, bitkisel ve haç motifleri içeren mozaiklerle süslüdür.

Burada, taban üzerindeki eski Yunanca yazıda, papaz yardımcılarından Heracleos tarafından yapıldığı belirtilmektedir. Bir diğer önemli mozaik “sandal” mozaiğidir.

kantara kalesi.00
Kıbrıs Karpaz İskele Kantara Kalesi
kantara kalesi.0
Kıbrıs Karpaz İskele Kantara Kalesi

Kantara Kalesi

Beşparmak dağları üzerindeki üç kaleden en doğuda olanıdır.

Deniz seviyesinden yaklaşık 700 metre yükseklikte yalçın bir kayalık üzerine kurulmuştur.

Kuzey kıyıyı, Mesarya Ovasını ve Karpaz Yarımadasını kontrol edebilecek konumu ile stratejik bir kaledir. Arap akınları sonrasında, Bizanslılar tarafından St Hilarion ve Buffavento kaleleriyle birlikte inşa edildiği tahmin edilmektedir.

Yazılı kaynaklarda ilk olarak Aslan Yürekli Richard’ın Kıbrıs’ı ele geçirdiği 1191 yılında yapıldığından bahsedilmektedir. Kalenin ismi: en çok Luzinyan ve Venedik dönemlerinde duyulmuştur. Çünkü bu dönemlerde, buralarda birçok savaşlar yapılmıştır.

Cenevizlilerin 1373 yılında Lefkoşa ve Magusa şehirlerini işgal etmelerine rağmen, kale Kral I. Peter taraftarlarının elinde kalmıştır. Kıbrıs kralı I. Peter’in kardeşi Prens John’un: Cenevizlilerin elinde esir iken, kaçarak bu kaleye sığındığı biliniyor.

Kale 1391 yılında Kral James tarafından surlarla çevrilir. Venediklilerin adayı ele geçirmesinden sonra, denizden uzak diğer kaleler gibi, bu kale de askerden arındırılarak, eski önemini yitirir. Kalede savunma yerleri, asker odaları, su sarnıçları, tonozlu odalar ve işaret kuleleri gibi bölümler gezilebilir.

Aphendrika-Dipkarpaz

Karpaz yarımadasının kuzey kıyısında, Karpaz köyünün kuzeydoğusundadır.

Kuruluşu MÖ.2’nci yüzyılın başlarına giden bir şehir olan Aphendrika, Antik Kıbrıs’ın önemli şehirlerinden birisidir.

Kente ait: kale, kaya mezarları, tapınak ve bugün dolu olan bir liman bulunmuştur. 8’nci yüzyıl sonlarında, Kıbrıs üzerinde Arap akınlarının artması üzerine, önceki dönemlere nazaran daha küçük kiliseler yapılmaya başlanmıştır.

Bu dönemde inşa edilen kiliseler arasındaki üç tanesi: Aphendrika yakınlarında bulunmaktadır. Bunlar: Haghios Georgios, Panaghia Chrysiotissa ve Panaghia Asomatos kiliseleridir.

Bunlardan ilki olan Haghios Georgios kilisesi: 10’ncu yüzyılda yapılmıştır. Tek kubbeli bir kilisedir. Apsisi iki parçalıdır.

İkinci kilisenin ismi: Panaghia Chrysiotissa’dır. 6’ncı yüzyılda yapılmıştır. Araplar tarafından tahrip edilmesine rağmen, 10’ncu yüzyılda yenilenmiştir.

Ahşap tavanı yerine, beşik tonozlu bir tavan yapılmıştır. Ortaçağ döneminde yeniden yıkılan kilise son olarak 16’ncı yüzyılda yeniden inşa edilmiştir.

Bu üç kilisenin arasında, en iyi durumda olan, üçüncüsü ise Panaghia Asomatos kilisesidir. 6’ncı yüzyılda yapılan bu kilise, Arap akınları sonucu yıkıldığından, 10’ncu yüzyılda yenilenmiştir.

apostolos andreas.00
Kıbrıs Karpaz İskele Dipkarpaz Apostolos Andreas Manastırı
apostolos andreas.02
Kıbrıs Karpaz İskele Dipkarpaz Apostolos Andreas Manastırı

Apostolos Andreas Manastırı-Dipkarpaz

Kıbrıs adasının en doğu ucunda: Apostolos Andreas ya da Zafer Burnu olarak bilinen yerde kurulu manastır: yüzlerce yıl Ortodoksların haç yolu üzerindeki önemli bir durak noktası olarak hizmet vermiştir. Manastır: Rumlar olduğu kadar Türkler tarafından da kutsal kabul edilmektedir.

Manastır: mucizelerin yaratıcısı, rüzgarların hakimi ve yolcuların koruyucusu vasfını taşıyan “Apostolos Andreas (St Andrew)” a adanmıştır.

Hıristiyanlığın kutsal kitabı İncil’e göre: St Andrew, Hz İsa tarafından papazlığa çağırılan ilk kişidir ve bu yüzden,  dini unvanı “İlk çağırılan” anlamında “O Protoklitos” tur.

Hıristiyan inanışına göre: St Andrew (Aziz Andreas) deniz yolu ile Kudüs’e giderken, gemide su sıkıntısı yaşanır.

Kendisi: susuzluktan ve hastalıktan kırılan gemi mürettebatına kılavuzluk yaparak, bu burnun kayalık bir bölgesine demir attırmış ve kıyıya çıkmıştır. Tatlı su bulmanın imkansız olduğu bu kayalıklarda Aziz Andreas, elindeki değneği bir noktaya değdirmiş ve yerden tatlı su fışkırmaya başlamıştır.

Bu suyu için gemi mürettebatının tüm hastalıkları iyileşir. Hatta, bir gözü kör olan kaptan, bu su ile yüzünü yıkadığında, gözünün görmeye başladığı söyleniyor.

O gün bu gündür buradaki çeşmeden akan suyun, çeşitli hastalıklara iyi geldiği söylenir.

Her yıl dini bayramlarda, Kıbrıs Rum kesiminden otobüslerle buraya gelen yüzlerce Rum, bu manastırda ibadet eder ve bu çeşmeden su içerler. Çünkü burası dünya Ortodoks cemaatinin en önemli ibadet yerlerinden birisi olarak kabul edilmektedir.

Kutsal ve şifalı olduğuna inanılan bu suyu, şişelere ve bidonlara doldurarak evlerine götürürler. Ayrıca, ilginç şekillerde mumlar yakarak, buradaki kiliseye adaklar adar ve dilekler tutarlar. İlginç şekilli mumlar konusu: Aziz Andreas’ın kerametine inananlar: gerçekleşmesini istedikleri dileklerinin şekli verilmiş mumları yapıp, burada yakıyorlar veya adak yerine bırakıyorlar.

Örneğin: çocuğu olmayan bir aile, bebek şeklinde mumlar yapıp buraya bırakır. Adak adandıktan sonra, dilek sahipleri, dualarına daha inançla devam edip, sabırsızlıkla gerçekleşmesini bekliyorlar.

Gerçekte bu çeşmede akan suyun: mantar, siil ve çeşitli alerjik deri hastalıklarına iyi geldiği, bu hastalıkların bu su ile yıkanınca iyileştiğine inanılıyor.

Evet, manastırın ilk halinden günümüze ulaşan en önemli bölüm: MS 15’nci yüzyıla tarihlenen şapel yani küçük kilisedir.

Bu kilise: görkemli mimarisi yanında, göz alıcı avizeleri ve ikonlarıyla mekanın önemini arttırmaktadır.

Kıbrıs Güzelyurt

güzelyurt.3
Kıbrıs Güzelyurt

Girne’den çıkışta, batı yönünde devam ettiğinizde, bir süre sonra sahilden ayrılıp, güneye iniyorsunuz ve Çamlıbel’i geçince, Güzelyurt karşınıza çıkıyor. Deniz kıyısında değil, daha içte.
Adanın kuzeybatısında.

Güzelyurt; adını hak edecek güzelliklere sahip. Verimli topraklar üzerinde kurulmuş ve adanın başlıca narenciye üretim merkezlerinden biri. Turunçgil bahçeleriyle çevrili. Burada: portakal, greyfurt, karpuz, kavun ve çeşitli sebzeler yetiştiriliyor.

Turunçgillerin büyük çoğunluğu: ihraç edilmekte. Bir kısmı ise; meyve suyu yapılarak, ada içinde tüketiliyor ve ihraç ediliyor. Orta Doğu Teknik Üniversitesinin, KKTC Kampusu; Güzelyurt sınırları içindeki; Kalkanlı kasabasında.

güzelyurt.1
Kıbrıs Güzelyurt

GÜZELYURT GEZİLECEK YERLER

DOĞA VE ARKEOLOJİ MÜZESİ

KKTC de açılan, ilk arkeoloji müzesidir. Müze binası: 1974 Barış Harekatı’ndan önce, Metropolit olarak kullanılıyordu. 1974 yılında, Eski Eserler ve Müzeler Dairesine tahsis edilen binada; tadilat ve düzenlemeler yapılmış.

1979 yılında; müze olarak hizmete açılmış. .
Yapı: 2 katlı. Alt katta: doğa bölümü var. Burada: Kıbrıs’ta görülen: yerli ve göçmen kuş çeşitleri, böcekler, yılanlar, Akdeniz’de yaşayan balık türleri ve Kıbrıs’ın jeolojik yapısında mevcut olan taş çeşitleri sergileniyor.

Üst katta yer alan arkeoloji bölümünde ise: eski eserler, kronolojik sıra ile sergileniyor. “Tumba Tu Skuru” buluntuları ve “Artemis Heykeli”; müzenin en önemli eserleri. Artemis heykeli:68 cm. boyunda ve Efes’te bulunan Artemis heykelleriyle; gerek malzeme ve gerekse şekil bakımından büyük benzerlik gösteriyor.

Çok memeli oluşu, bolluk ve bereketi simgeliyor. Bu heykel, iki adet geyik heykelciği ile birlikte; 1980 yılında, Salamis’te, tesadüfen, bir turist tarafından, denizden çıkarılmış. Yapımı: MS.2’nci yüzyıla tarihleniyor.

TREN İSTASYONU

Kıbrıs’ta kullanılan ilk trenler; Güzelyurt Festival Alanında sergileniyor. Bunlar: Kıbrıs’ın ilk trenleri. Lefkoşa-Güzelyurt girişindeki anayolun; her iki yanında yer alan tren istasyonu binaları; İngilizler döneminde yapılmış. Günümüzde: Festival Parkında bulunan lokomotif ile birlikte; birer tarihi eser olarak sergileniyor. Ancak; tren istasyonu binalarının restore edilmesine ihtiyaç var. Gittiğinizde, biraz harap olduğunu göreceksiniz.

ATATÜRK ANITI

Güzelyurt Kaymakamlığı önünde. 1973 yılında; Öğretmen Feriha Coşkun’un; büyük çabası ve girişimleri ile, Nazilli’de yaptırılmış. 1974 yılında, Adaya getirilen anıt: Baf’da hazırlanan kaidesi üzerine konar.

Ancak; Barış Harekatı sonucunda yapılan nüfus mübadelesi sonucu: Baf’da yaşayan Türkler, Güzelyurt’a gelince; Atatürk Anıtı da Baf’tan alınarak, Güzelyurt’a getirilmiş. Güzelyurt’ta bulunan Rumlara ait bir heykel ise; Rumlara gönderilmiş. Heykelin böyle bir hikayesi var. 1999 yılında, kaidesi ve çevresinde yapılan düzenlemeler ile, yeni bir çehre kazandırılmış olup, törenler burada yapılıyor.

MAMAS MANASTIRI-KİLİSESİ 

Aziz Mamas: Kıbrıs’ın en tanınmış azizlerinden biri. İkonlarda; aslana bindirilmiş ve kollarında, kuzu ile tasvir edilmiş. Yerel efsaneye göre: “St. Mamas; Güzelyurt yakınlarındaki bir mağarada yaşayan fakir biriymiş. Dönemin, Bizanslı dükü: yayınladığı bir bildiriyle, herkesin vergi ödemesini ister. Mamas; sosyal yaşam içinde yer almadığı için bunu kabul etmez. Bunu duyan dük; azizin tutuklanıp cezalandırılmasını ister.

Askerler: aziz Mamas’ı tutuklarlar ve birlikte Lefkoşa’ya doğru ormanda ilerlerken; karşılarına, aniden: o güne kadar Kıbrıs’ta görülmeyen bir aslan çıkar. Aslan; önde giden kuzuyu parçalamak ister. Ancak; aziz Mamas; elini kaldırır ve aslan sakinleşir. Aziz: kuzuyu koluna alır, bir katır gibi aslanın sırtına biner ve Bizans dükünün huzuruna; bu şekilde çıkar. Dük; gördükleri karşısında çok şaşırır ve Aziz Mamas’ı, ömrü boyunca vergiden muaf tutar. Adada, onun adına adanmış 14 kilise bulunduğu söylenmekte.

Evet; bu manastır, esasen antik ikon sergisiyle ünlü.

Orijinal kilise

Bizans yapımı. Ancak; çeşitli dönemlerde yenilenmiş. Orta Çağda; gotik stilde, hatırı sayılır derecede önemli ve güzel duruma getirilmiş. Osmanlılar döneminde ise, 1725 yılında; tamamıyla yeniden yapılmış, büyük ve merkezi bir kubbe eklenmiş.

İlk yapılan gotik tarzlı binadan ise; çok az bir bölüm günümüze ulaşmış. Bunlar; kuzey ve güneydeki giriş kısımları, sütunlar; batı penceresindeki iki mermer sütun ve azizin lahdinin bulunduğu kemerli kısım. Bütün bunlar; 15’nci yüzyıldan kalmış.

İkonastatis: iki devrin ve stilin karışımı. Burada yer alan gotik başlıklı dört mermer sütun ve mermer paneller; 1500’lü yıllara tarihleniyor. Bu paneller: Venediklilerin; adada bulunan en güzel ve küçük sanat eserleri.

Üzüm ve meşe motifleriyle, yüksek kabartma şeklinde dekore edilmiş ve köşelere; Venedik armaları yerleştirilmiş. İkonasist’in; ahşap işçiliği, koyu mavi ve altın renkli boyası; 16’ncı yüzyılın muhteşem örnekleri.

Solundaki kutsal girişte yer alan iki kapı ile atlar üzerindeki boyalı gölgeler de; aynı dönemden kalma. Azizin; Bizans döneminden kalan mermer lahdi; bir kemer altında ve duvar içine yerleştirilmiş. İçeriden ve dışarıdan görülebiliyor. Batı kapısı üzerindeki yazılarda: 1738 yılında, Fransız konsülü M. Porey’in ve 1753 yılında, Moskova’dan bir kişinin yapmış oldukları ziyaretler yazılı.

TUMBA TU SKURU

Güzelyurt-Girne karayolunda, ama yolun batısında ve Güzelyurt’un birkaç kilometre kuzeyinde. Geç Bronz Çağına ait bir yerleşim yeri. 1971-1974 yılları arasında, Prof. Emily T. Vermeule başkanlığındaki, Harvard Üniversitesi ve Boston Güzel Sanatlar Müzesi tarafından yapılan kazılarda çıkarılan eserler; Güzelyurt Arkeoloji ve Doğa Müzesinde sergileniyor.

2017.08.26-20.Mavi köşk.2b
Kıbrıs Güzelyurt Maviköşk

MAVİ KÖŞK

Kıbrıs ziyaretçileri tarafından mutlaka gezilen, Kıbrıs’ı ziyaret edecek kişileri mutlaka gezip görmesini önereceğim bir yer olarak önem kazanmaktadır. Burayı mutlaka görmelisiniz.

Mavi Köşk: Girne-Güzelyurt dağ yolu üzerinde, Ortadoğu Teknik Üniversitesi kampüsü yakınlarında, Çamlıbel köyünde, askeri birlik sınırları içindedir.

Tabelalar takip edilerek buraya ulaşıldığında, askeri bölge kapısında, kimlik belgelerinin nöbetçi askere verilmesi gerekiyor. Ardından, yine kısa bir yolculuktan sonra Mavi Köşk’e ulaşılıyor.

Genel kurallar

Mavi köşk, 39’ncu Mekanize Piyade Tümen Karargah ve Karargah Bölüğü sorumluluğunda işletilen bir ibret müzesidir. Köşke giriş ücretlidir. Ancak nakit para kabul edilmiyor, giriş ücreti kredi kartından çekiliyor.

Köşk: Pazartesi günleri hariç, her gün saat: 09.00-18.00 arasında ziyarete açıktır. Köşkteki gezi, askerlik hizmetini yapan görevlilerin rehberliği nezaretinde yapılmaktadır. Sunum yaklaşık 35-40 dakika sürmektedir.

Köşk içinde, fotoğraf ve video çekimi yasaktır. Ayrıca: eşyaları dokunmak ve koltuklara oturmak ta yasaktır. Üst kata çıkarken, galoş giyilmesi gerekiyor.

Mavi Köşk hakkında genel bilgi

Mavi Köşk: 1957 yılında İtalyan asıllı Rum Paulo Paolides tarafından yaptırılmıştır.

İki kat üzerine, 16 bölümden oluşan köşk, 20’nci yüzyıl modern döneme ait betonarme teknikle yapılmış bir binadır. O dönem şartlarında, böyle muhteşem bir mimari gerçekten göz kamaştırıyor.

Doğu ve Batı mimari usluplarının karışımıyla yapılan köşk, Kıbrıs’ta dönemin Türk ve Rum mimari özellikleri dışında İtalyan ve Akdeniz bölgesi mimari özelliklerini taşımaktadır. Cephelerdeki kapı ve pencerelerin basık kemerli alınlıkları, İslam mimarisinin bir örneğini sunmaktadır.

Köşkün eski sahibi Paolides, o dönemde Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu olan ve daha sonra Kıbrıs Cumhurbaşkanlığı da yapan Makarios’un avukatıdır.

Kendisi aynı zamanda bir esnaf görünmesine rağmen, masun insanların kanları karşılığı servet sahibi olan o dönemde, bölgenin ve Ortadoğu’nun en büyük silah kaçakçısıdır ve iyi paralar kazanmıştır. Denizden gelen kaçak silahlar önce bu eve gelir, buradan da adanın her tarafına sevk edilirdi. Bir zamanlar, Kıbrıs adasında yaşayan Türklerin tüm katledilme planlarının bu köşkte yapıldığı söyleniyor.

Dönemin birçok ünlü insanı burayı ziyaret etmiştir.

Köşkün eski sahibi Paolides: 1986 yılında İtalya’da bir mafya toplantısında zehirlenerek öldürülmüştür. Ölmeden önce uzun süre, mobilyaların bakımı için buraya para gönderdiği söylenmektedir.

Köşkü gezerken göreceğiniz gibi, o dönemde Kıbrıs Türkleri, Rum baskısı altında sefalet içinde yaşarken, kendisi bu köşkte sefa ve lüks içinde yaşamıştır.

2017.08.26-20.Mavi köşk.4a.Süt havuzu
Kıbrıs Güzelyurt  Maviköşk Süt Banyosu

Köşkün gezilmesi

Köşkün gezilmesinde, tur müzik bölümünden başlıyor. Burada: Paolides’in anılarını yazdığı masa ve sandalyesi, duvarda asılı üç tablo, ikinci tablonun altındaki radyo pikap ve 1953 İngiltere yapımı piyano ve sehpası orijinaldir. Ayrıca İtalyan el işlemeli fayanslar ve girişteki akordeon kapı da o dönemden kalmadır.

Sol tarafta görülen mavi fayanslı havuz: kadınların cildine ve güzelliğine iyi geldiği söylenen süt banyosunun yapıldığı yerdir. Dönemin ünlülerinden Sofia Loren’in, buraya gelerek köşkte bir gece kaldığı ve süt banyosu yaptığı söylenmektedir. Sofia Loren’in, halen Kapalı Maraş bölgesinde bir adet yazlık evi bulunmaktadır.

Gezimize devam ediyoruz.

Odada, yarım silindir şeklindeki vitrin içindeki gümüş işlemeli likör takımı orijinaldir. Vitrin kapakları rokoko sanat anlayışı ile yapılmıştır. Sol taraftaki kabartma yağlı boya tablo orijinaldir. Yağlı boya tablonun özelliği: gökyüzünün bölümleri ve diğer kabartmalı kısımlar, ressamın kendi parmak ucu darbeleriyle yapılmış olmasıdır.

Üst kısımda bulunan ışıklandırma ve klima sistemleri yine o dönemden kalmadır. Köşkün bütün bölümlerinde: merkezi olarak tasarlanan aynı klima sistemi çalışmaktadır. 1957 yılı yapımı Westinghouse marka merkezi klima sistemi hala çalışır durumdaymış.

2017.08.26-20.Mavi köşk.5a
Kıbrıs Güzelyurt Maviköşk Çalışma Odası
2017.08.26-20.Mavi köşk.9a.perdeler
Kıbrıs Güzelyurt Maviköşk Çalışma Odası perdeler

Çalışma Odası

Çalışma odasında, kütüphane olarak kullanılan bölümdeki kitaplar orijinaldir. Üstü ceylan deresi kaplı masa, Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios’un hediyesidir.

Masanın arkasında bulunan koltuk ise, uzaktan bakıldığında çok rahat gibi görünmesine rağmen, kişi üzerine oturduktan 2-2.5 saat sonra beton gibi sertleşerek, üzerindeki kişinin rehavete kapılmasını engeller, çalışmasını ve konsantre olmasını sağlar.

Koltuğa bu özelliği veren şey: yapımında kullanılan özel bir deniz süngeridir. Arkadaki kırmızı dolapta bulunan bronz melek heykeli, orman manzaralı tablo ve marjinal biblolar orijinaldir.

Burada: köşkün eski sahibi Paolidis’in duvarda bir siyah beyaz fotoğrafı görülüyor. Bu fotoğraf orijinaldir ve köşkün diğer yerlerindeki benzeri fotoğraflar bu fotoğraftan çoğaltılarak kopyalanmıştır. Bu fotoğraf incelendiğinde görüldüğü gibi, kendisi 155-160 cm boylarında, minyon tipli bir kişidir.

Köşkteki tek orijinal perdeler buradadır. Bunlar üç kat elyaftan yapılmıştır ve bu sayede: dışarıdan gelen ses, ışık ve ısı minimuma indirgenmekte, içeride daha rahat bir çalışma ortamı yaratılmaktadır. Buradaki perdeler açıldığında: havuzun sesi gelmekte, perdeler kapatıldığında ise, ses kesilmektedir.

2017.08.26-20.Mavi köşk.11a
Kıbrıs Güzelyurt Maviköşk Üst Kat

Üst Kat

Ayakkabılara galoş takılarak merdivenlerden üst kata çıkılıyor. Burada bir ayna var, aynanın özelliği çerçevesinin tek parça halinde gül ağacından yapılmış olmasıdır. Yukarı çıktığınızda görülen üç adet tablo o dönemden kalmadır. Sağ tarafta bulunan iki tablo, çini mürekkebinden yapılmıştır.

Üst katta bulunan odaların hepsi ayrı renklerde boyanmıştır.

2017.08.26-20.Mavi köşk.22a
Kıbrıs Güzelyurt Maviköşk Kırmızı Oda

Kırmızı Oda

Dönemin mafya toplantıları ve kanlı eylem planları bu odada yapılmıştır. Her türlü toplantı, bu odada bulunan ve üzeri timsah derisi kaplı masada yapılmakta ve son kararlar her zaman Paolidis tarafından alınmaktaydı. Masanın arkasında, duvar kenarındaki Paulidis’in koltuğu görülmektedir. Toplantıları buradan yönetmesinin sebebi, arkasından gelebilecek saldırılara karşı korunmadır.

Odada bulanan koltuk takımı ve sehpalar yine o dönemden kalmadır. Koltuklar, sadece bir defaya mahsus olarak orijinaline yakın tadilat görmüştür. Karşı duvarda asılı tablo ise Yunan savaş kahramanı Aşil’e aittir. Bu tabloda: Truva savaşından önemli bir an betimlenmiştir. Arkadaki tablo ise köşkün en değerli tablosu olan Azize Maria yani Meryem Ana tablosudur.

Bu tablo: 1971 yılında Magosa Sen Barnabas kilisesinden iki papaz tarafından yapılmıştır. Tablonun iki önemli özelliği söz konusudur. Bunlardan birincisi: Azize Maria’nın halesinin som altından, gerdanlığının ise altın suyundan yapılmış olmasıdır. İkinci özellik ise: sizler odanın neresinde olursanız olun, Azize Maria’nın gözleri, elleri, dizleri ve ayakuçları, sizi takip ediyor olacaktır. Oda içinde bulunduğunuz konumu değiştirerek bu durumu görebilirsiniz.

2017.08.26-20.Mavi köşk.26a.Mavi oda.1a
Kıbrıs Güzelyurt Maviköşk Mavi Oda

Mavi Oda

Dönemin misafirlerinin konakladığı odadır. Perdeler, yatak örtüsü ve iki adet abajur dışındaki bütün eşyalar orijinaldir. Karşıdaki duvarda bulunan mavi girinti, odanın ibadet bölümüdür.

İçindeki ayna ise, Paulidis tarafından Uzakdoğu’dan özel olarak getirtilmiştir. Aynı dokuz boğumlu olduğundan karşısında kendine bakan kişi, arkasındaki bütün alanı çepeçevre görebilmektedir.

2017.08.26-20.Mavi köşk.27.Kasa.1
Kıbrıs Güzelyurt Maviköşk Kasa

Bu odadan çıktığınızda, hemen duvarda bir kasa görülmektedir. Bu kasa, yine Paulidis’e ait olup, 1977 yılında Türkiye’den gelen özel bir heyet tarafından açtırılmıştır. Kasanın içinde 20 Paund ve bir adet altın anahtar bulunmuştur.

Anahtar, köşkün her yerinde denenmiş olmasına rağmen, her hangi bir uygun kullanım yeri bulunmamıştır. Ancak altın anahtarla ilgili teori: o dönemde mafya liderleri arasında gücü simgeleyen bir hediye olarak birbirlerine alınıp verildiğidir.

2017.08.26-20.Mavi köşk.31d
Kıbrıs Güzelyurt Maviköşk Yeşil Oda

Yeşil Oda

Dinlenme odası olarak kullanılan yerdir. Ortadaki masa ve sandalyeler, koltuk takımı, konsol, vitrin ve vitrin içindeki likör takımı, köşedeki çini işlemeli vazo, duvardaki tablolar ve televizyon ö dönemden kalmadır. Televizyonun özelliği: uzaktan bakıldığında her ne kadar çok parçalı olarak görülse de aslında tamamı tek parçadan oluşan özel bir seri üretimdir.

Ayrıca: Kıbrıs’a gelen ilk siyah-beyaz televizyondur. Televizyonun üzerinde bulunan, kara kalem çalışma ise, Hıristiyan resim sanatının önemli örneklerinden olan Hz. İsa’nın son akşam yemeğinden küçük bir parçadır. Hz. İsa, burada havarilerine, güneş doğup-batmadan, içinizden biri bana ihanet edecek demektedir ve havarilerin şaşkınlıkları yüzlerine yansıtılmıştır.

Arka köşede bulunan tekli koltuklar ise; inceltilmiş yay ve kuş tüyü kullanılarak yapılmış stres koltuğudur. Paulidis, bu odaya gelir, bu koltuklarda 15-20 dakika dinlenir, uykusu gelince yatak odasına geçerdi.

2017.08.26-20.Mavi köşk.28a.Yatak odası.1c
Kıbrıs Güzelyurt Maviköşk Yatak Odası
2017.08.26-20.Mavi köşk.29a.Banyo.1a
Kıbrıs Güzelyurt Maviköşk Yatak Odası
2017.08.26-20.Mavi köşk.29a.Banyo.1e
Kıbrıs Güzelyurt Maviköşk Banyo

Yatak Odası

Yatak odası olarak kullanılan bu odada, karşılıklı konumlandırılan pencerelerden, güneşin doğuşu ve batışı izlenebilmektedir. Perdeler ve yatak örtüsü dışındaki bütün her şey orijinaldir. Yatağın çok büyük olduğu dikkatinizi çekecektir. Söylentilere göre, Paolidis bu yatakta aynı anda birkaç kişi ile birlikte yatıyormuş. Arkadaki duvarda asılı iki adet İtalya Cenova manzaralı tablo, gravür baskıdır. Sol tarafta bulunan masanın kapağı yukarı doğru kaldırıldığında, bir makyaj masası olarak kullanılıyor.

Banyo bölümünde: Paulidis’e ait iki adet bornoz ve bir çift terlik bulunmaktadır. Yatağın arkasındaki bölüm: bazı kaynaklarda bir kaçış tüneli olarak geçmektedir. Ancak gerçekte burası klimadır ve su tesisatı vardır. Ancak, elbette köşkte bir kaçış tüneli bulunmaktaydı, sadece tünelin giriş yeri burası değildir. 1974 yılında Türk askeri adaya çıktığında, Paulidis, bahçede bulunduğu söylenen bir kaçış tüneli kullanarak, yakındaki bir İngiliz köyüne kaçmış ve oradan da adayı terk etmiştir. Kaçarken, izini kaybettirmek için kaçtığı tüneli patlattığı söyleniyor.

2017.08.26-20.Mavi köşk.34.Sarı oda.1
Kıbrıs Güzelyurt Maviköşk Sarı Oda

Sarı Oda

Burası, misafir çocukların konakladığı odadır. Perdeler ve yatak örtüsü dışındaki bütün eşyalar orijinaldir. Dışarıdan bakıldığında her ne kadar köşkle birlikte inşa edildiği düşünülse de, aslında bu oda sonradan eklenmiş bir deprem odasıdır.

Bunu, duvarlardaki ve tavandaki esneme paylarından anlıyoruz. Bu deprem odası sistemine, lokasyon sistemi denilmekteydi. Herhangi bir sarsıntı anında, bu oda, köşkten çok küçük bir miktar ayrılmaktaydı.

Paulidis, bekardı ve çocuğu yoktu. Buna rağmen çocuklara karşı, ilgisinin ve sevgisinin üst düzeyde olduğu bilinmekteydi. Ancak bu ilgi ve sevgi hoşgörülü ve babacan, şevkatli bir tavırla düşünülmezdi. Kendisinin bir çocuk istismarcısı olduğu hakkında kuvvetli iddialar vardır.

Paulides: çocuk yatak odası, banyosu ve oyun odasındaki bütün eşyaları minyatür olarak dizayn ettirmiş ve giriş kısmında bulunan mavi kulplu dolaplara erkek çocuklarının, eflatun kulplu dolaplara ise kız çocuklarının çeşitli kıyafetlerini koydurmuştu.

Koridor

Üst kat koridorunda bulunan konsol ve aynanın çerçevesi gül ağacından yapılmıştır. Konsol üzerinde bulunan bronz balerin heykeli: dengeyi temsil ediyordu. Konsol üzerinde, ne şekilde konulursa konulsun dengede kalabiliyordu. Heykelin o dönemdeki kullanım amacı: bir deprem habercisi olmasıydı.

Heykel konsol üzerine dik konumda yerleştirilir, herhangi bir sarsıntı durumunda öne doğru devrilerek, çok yüksek bir ses çıkarır ve bu ses, gerek konsolun akustik yapısı ve gerekse köşkün merkezi konumundan dolayı, köşkün her yerinden rahatlıkla duyulabilirdi. Sesi duyan üst kattaki misafirler sarı odaya, alt kattaki misafirler ise bahçeye kaçarak depremden korunuyorlardı.

2017.08.26-20.Mavi köşk.38c
Kıbrıs Güzelyurt Maviköşk Teras Bölümü
2017.08.26-20.Mavi köşk.38f
Kıbrıs Güzelyurt Maviköşk Teras Bölümü

Teras Bölümü

Köşkün en güzel bölümüdür. Burada da, pençeler özel konumlandırılmış, güneşin doğuşu ve batışı izlenebilmektedir. Köşelerdeki testiler, koltuk takımı, sehpalar, çini işlemeli vazo, iki adet İran halısı, köşelerdeki biblolar, tavandaki avize orijinaldir. Bibloların özelliği: o dönemde köşke gelen misafirlere konyak ikramı yapılıyor olmasıydı.

Eğer gelen misafir kadın ise erkek figürlü biblodan, gelen misafir erkek ise kadın figürlü biblodan konyak ikramı yapılıyordu. Bibloların üstünde bulunan “Metaksa” yazısı, halen Yunanistan’da faaliyette bulunan bir içki firmasının eşantiyonudur.

2017.08.26-20.Mavi köşk.38h
Kıbrıs Güzelyurt Maviköşk Yemek Bölümü

Yemek Bölümü

Burada görülen ceviz ağacından yapılmış sandalyeler, duvardaki tablolar, zigon sehpalar, içki dolabı ve çıkış bölümündeki mini bar o dönemden kalmadır.

Zigon sehpaların üzerindeki figürler, fildişi kabartma ve sedef işlemedir. Bu figürler o dönemde köşke gelen misafirleri temsil etmekte olup, eğer gelen misafir gurubu dört kişilik bir gurup ise, dört figürlü sehpa, üç kişilik gurup ise üç figürlü sehpa ile ikram ve servis yapılıyordu. Toplamda on adet figür görülür ve buna bağlı olarak teras bölümünde, on kişilik bir oturma gurubu bulunmaktadır.

İçki dolabının özelliği ise, üzerindeki kabartma bölümlerin bukelamun derisinden yapılmış olmasıdır. İtalya’dan gelen özel solüsyonu kullanıldığında bu kabartmalı kısımlar mevsimlere göre renk değiştirdiği söyleniyor.

İlkbahar aylarında yeşil, sonbahar aylarında sarı, yazın kırmızı ve kışın beyaz renk alırdı. Ancak: son solüyon 1986 yılının sonbahar aylarında kullanılmış ve kabartma bölümler sarı renkler ağırlıklı olarak kalmış ve günümüze ulaşmıştır. İtalya’dan gelen solüsyon daha sonraki tarihlerde gelmediğinde, sarı renkli olarak kalmıştır.

Çıkış bölümünde bulunan mini bar ise, herhangi bir elektronik bağlantı olmamasına rağmen, termos mantığı ile çalışmaktadır. İçine yerleştirilen aynaların yansıtma özelliği sayesinde, içine konulan içecek sıcak ise sıcak kalmakta, soğuk ise soğuk kalmaktadır.

Tura alt kata inerek devam ediyoruz. Bu bölümde, galoşlar çıkarılıyor ve alt katta, sağ bölüme geçiliyor.

Yemekhane Bölümü

Burada: karşılıklı olarak duvarlarda bulunan mavi girintiler, Akdeniz mimarisinde niş adı verilen ve odaya estetik ve derinlik vermek için yapılan bölümlerdir. Karşı taraftaki duvarlarda ise metallerden burçlar yapılmıştır.

Sırasıyla: boğa, iki adet karşılıklı başak, sağ bölümde ikizler, sol arkada oğlak ve yine arkada başak burcu işaretleri görülmektedir. Başak burcunun ağırlıklı olarak kullanılmasının sebebi: Paulidis’in başak burcu olmasıdır. Diğer figürlerin de yakın arkadaşları veya aile bireylerinin burçları olduğu düşünülmektedir.

Tabanda bulunan mozaikli bölüm, köşkün inşaatı sırasında İtalya’dan özel olarak getirilmiş ve tek tek elle kaplanmıştır.

2017.08.26-20.Mavi köşk.41a
Kıbrıs Güzelyurt Maviköşk Taverna Bölümü

Taverna Bölümü

Ahşap kapıdan geçilerek taverna bölümü olarak kullanılan yere ulaşılıyor.

Burası: Rumların porselen tabak kırarak sirtaki yaptıkları bölümdür. Buradaki: 1970 yılı Hollanda yapımı piyano, meşhur Kıbrıs kebabının pişirildiği fırın ve arkada, av hayvanlarının pişirildiği mekanizma orijinaldir. Mekanizma halen çalışır durumdadır. Üst kısımda bulunan üzümler, gerçekçi olarak görülmeleri için özel olarak yapılmış, dallar ise ince geyik derisindendir.

Porselen tabakların bir kısmı orijinaldir. Masaların renkleri, üst katta bulunan oda renkleriyle aynıdır. Kırmızı masalarda dönemin Mayfa liderleri, sarı masalarda çocuklar ve mavi masalarda diğer misafirler ağırlanırdı. Köşkte kalan misafirlerin, kaldıkları odanın rengi olan masalardan başka masalarda oturmalarına izin verilmezdi. Dolayısı ile, herhangi bir kalabalık durumunda: evin içindeki düzen ve asayiş sağlanıyordu.

Ayrıca çıkış bölümünde bulunan altı adet şarap fıçısı da o dönemden kalmadır.

2017.08.26-20.Mavi köşk.44a
Kıbrıs Güzelyurt Maviköşk Bahçe-Aslanlı Küp

Bahçe-Aslanlı Küp

Taverna odasından çıkınca, büyük ve açık havuz ve aslanlı bir küp görülmektedir. Aslan, birçok kültürde olduğu gibi burada da gücü ve kudreti temsil etmektedir. Küpün içinde bulunan şarap, arkadaki özel bir devir-daim motoru sayesinde, aslanın ağzından tekrar küpün içine akmaktaydı. Bu sayede havuz veya taverna bölümünde eğlenen misafirler, eğlencelerine ara vermeden kadehlerine şarap dolduruyorlardı.

Tarihe “Kanlı Noel” olarak geçen 22-23 Aralık 1963 tarihinde; 400’e yakın Kıbrıslı Türk’ün katledildiği, aralarında Tabip Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ve üç çocuğunun öldürüldüğü gece de, Paulidis ve arkadaşları, olaydan haberdar buradaki lüks yaşamlarının 6’ncı yılını kutluyorlardı.

2017.08.26-20.Mavi köşk.47c
Kıbrıs Güzelyurt Maviköşk Seyir Mevkii

Seyir Mevkii

Seyir tepesi: aşağıdaki vadinin tümünü ve iki tepe arasında kalan limanı görecek şekilde konumlandırılmıştır. Bir silah kaçakçısı olan Paulidis: gemilerle limana getirttiği silahları, eşeklerle köşke taşıtır ve buradan, dönemin anti Türk terör örgütlerine pazarlardı. Sevkiyatın güvenliği için buraya bir mevzi kazdırmış ve içine silahlı iki muhafız yerleştirmişti.

1974 Kıbrıs Barış Harekatı sırasında bir gurup Türk askeri, köşkün altındaki ovaya paraşütle inince, Paulidis’in korumalığını yapan Rum askerlerinin açtığı ateş sonucu, çok sayıda Türk askeri (100 kadar olduğu söyleniyor) şehit olmuştur. Bu yüzden, köşkün altındaki bölgeye “Kanlı vadi” denilmektedir.

Karşıdaki beyaz bölüm ise, köşkün en büyük günah çıkarma yeridir.

Bu arada: burada köşkün bir başka büyük özelliği de gündeme geliyor. Aşağıdaki vadinin neresinden bakılırsa bakılsın, köşk görülmezdir.

Köşkün kuş bakışı görüntüsü ise, silah biçimindedir. Hatta yine bir iddiaya göre: Paulidis, köşkün yerinin kimseler tarafından bilinmemesi için, mimarı öldürtmüştür.

2017.08.26-20.Mavi köşk.48a
Kıbrıs Güzelyurt Maviköşk Yankılı Taş

Yankılı Taş

Burada: yüzünüz köşke dönük olarak konuştuğunuzda, ses yankılanarak geri gelmektedir. Bunun sebebi: üzerinde bulunulan ve mavi boya ile işaret edilen siyah mermer taşın altında, yaklaşık sekiz metre boşluk olması, kenarlarının yarım ay şeklinde düzenlenmiş olmasıdır.

Kendisi duruşmalardan önce, burada sesini dinleyerek motive olduktan sonra mahkeme salonlarına giderdi. Mahkeme heyetini etkilemek için konuşmasını nasıl yapacağını, ses tonunu dinleyerek belirliyordu.

2017.08.26-20.Mavi köşk.49a
Kıbrıs Güzelyurt Maviköşk Dilek Havuzu

Dilek Havuzu

Dilek havuzunun çevresinin bir göz şeklinde olması, içindeki mermerlerin mavi olması, su ile doldurulduğunda nazar boncuğunu simgelemesinin istenmesidir. O dönemde köşke gelen misafirler, ellerine bir bozuk para alıp dilek tutarlardı.

Bozuk parayı, yüzlerini köşke döndükten sonra sol omuzlarının yani kalplerinin üzerinden dilek havuzuna atarlar, para tura gelmesi durumunda dileklerinin tutacağına inanırlardı.

Evet: köşkün gezisi bitti. Köşkün bahçesinde, yine askerler tarafından işletilen büfeden bir şeyler alıp yorgunluk giderebilirsiniz.

Kıbrıs Plajları

kıbrıs plajları.1
Kıbrıs Plajları

Evet: Kıbrıs denilince, burada güneş, deniz ve plajlar söz konusu oluyor. Peki; nerede denize girelim, en güzel deniz, kumsal ve plaj nerededir? Dört mevsim güneş aldığı için, Kıbrıs’ın birçok noktasından denize girmek mümkündür. Birbirinden güzel plajlar; insanlar için farklı seçenekler sunarlar. Ortak özellikleri ise: altın sarısı kumu ve berrak denizidir.

GİRNE

Mare Monte Plajı

Kıbrıs Plajları; Girne’nin Alsancak bölgesindeki küçük bir koyda bulunuyor. Günübirlik geziler için ideal. Şehir merkezine çok yakın olan bu koy, özellikle hafta sonlarında çok kalabalık oluyor.

Escape Beach Club (Yavuz Çıkarma Plajı)

Girne’den Alsancak’a doğru giderken karşınıza çıkacaktır. Hemen karşısında, küçük bir adacık var. Bu adacık: doğal bir dalga kıran görevi yapıyor. Böylece: plaj, daima dalgasız.
Özellikle: Kıbrıslı gençler buraya ilgi gösteriyor.

Her türlü konfor sunuluyor. Scuba diving, kano ve deniz bisikleti gibi su sporları yapılabiliyor.

Giriş ücretli. İçeri girdikten sonra: ister pufların üzerinde, ister kumsalda şezlonglarda güneşlenebilirsiniz. Plajın hemen arkasındaki restoran; yemek için uygun. Ancak: yaz sezonunda, oldukça kalabalık. Kuzey Kıbrıs’ın en popüler beach’lerinden biridir.

Camelot

Girne yakınlarındaki, Alsancak’ta, antik Lambousa kentinin hemen merkezinde bulunuyor. At nalı şeklindeki bu tarihi koy, eskiden bir Roma balıkçısı imiş. Dalgakıran’ın dinginleştirdiği sular, sakin ve güvenli yüzme keyfi veriyor.

Özellikle: deniz yaşamının zenginleştirdiği kaya dipleri, şnolkerle dalmak için ideal. Çeşitli motorlu su sporlarının da yapıldığı bu sahilde; bungee-trampoline yapabilirsiniz.

Şezlongların makul aralıklarla dizilmiş olması; rahatça güneşlenmenize olanak sunuyor.

Girne’de; özellikle turistlerin kalabalıklaştığı yaz aylarında, böyle bir rahatlığı her yerde bulmak mümkün değil. Koyun etkileyici peyzajına hakim restoranındaki yemek çeşitliliği de, damak tadına düşkün olanları sevindirecek ölçüde.

Acapulco

Girne’nin, birkaç kilometre doğusunda bulunan, beş yıldızlı Acapulco Otel’in plajı. Buradan yararlanmak için, otel müşterisi olmak gerekmiyor.

Giriş ücreti ödeyerek, bu plajdan yararlanabilirsiniz. Akdeniz güneşinin altında, hareketli ve eğlenceli bir ortam.

Oldukça büyük bir açık yüzme havuzu var. Bu havuz: su kaydırakları ile zenginleştirilmiş.

Büyük havuzun çevresinde; birçok eğlence aktivitesi düzenleniyor.

Plajın; zaman zaman büyüyen dalgaları; sörf yapma olanağı da sunuyor. İncecik kumu ve uçsuz bucaksız mavilikleriyle, Girne’nin hemen yanı başında, güzel bir plaj.

Yeşilırmak

Kuzey Kıbrıs’ın batı ucunda bulunuyor. Adanın en yeşil topraklarından biri. Bu plaj; aynı zamanda: “Kıbrıs’ın en büyük asması” olarak da, Guinnes Rekorlar Kitabına giren ağacına da ev sahipliği yapıyor.

Küçük ve şirin bir koy. Plajın tam ortasında bulunan büyük beyaz iskele, hem denize girmeyi kolaylaştırıyor ve hem de akşam sefasına mekan oluyor.

Merkezden biraz uzakta ve sapa olmasından dolayı, oldukça sessiz ve sakin olan bu koy, tatilde huzur arayanlar için ideal.

GAZİMAĞUSA

Palm Beach Club

Kıbrıs Plajları; Şehrin hemen yanı başında bulunan Palm Beach Plajı: bir yanında, savaşın izlerini taşıyan hayalet bölge olan “Kapalı Maraş”, diğer yanında tatilcileri ağırlayan Bilfer Palm Beach Hotel var.

Kapalı Maraş sınırında güneşlenirken; hemen yanı başınızda, 1974 yılında bombalanan ama yine de tüm yıkıntılarına rağmen, gökyüzüne görkemli bir şekilde yükselen binaları görebilirsiniz.

Şehre yakın olması nedeniyle; gündüz güneşlenenleri, geceleri de müzik ve dalga sesleriyle dans edenleri görmek mümkün.

Bir yanı canlı ve kalabalık, diğer yanı ise terk edilmiş bir mekan. Bu nedenle: Kuzey Kıbrıs’ın görülmeye değer bir plajı.

Glapsides

Gazimağusa’nın 5.5 km. kuzeyinde. Doğu Akdeniz Üniversitesine, yalnızca 2 dakika uzaklıkta. Karpaz anayolu üzerinde, uzun ve kumluk bir plaj. Mavi sularında; su sporları meraklılarını konuk ediyor.

Burada: dalgıçlık imkanları sunulmaktadır. Su altı dünyasının gizemini keşfedebilirsiniz. Plaj voleybolu turnuvaları yapılıyor.

Yılın her döneminde, üniversite öğrencileriyle dolup taşıyor.

Plaj çevresinde; kamp yapma imkanı da var. Sabahın erken saatlerinde denize girip, balık türlerini avlayabilirsiniz.

Mağusa Boğazı

Gazimağusa’nın yaklaşık 25 km. kuzeyinde. Adından da anlaşılacağı üzere: Mağusa’yı Karpaz’a bağlayan bir boğaz geçidi. Lefkoşa tarafından, havaalanına doğru gidilirken, Geçitkale yoluna dönülerek ulaşılıyor.

Özellikle, buranın balık restoranları ünlü. Ulaşımın rahat olduğu Boğaz’da: küçük bir balıkçı limanı ve yine küçük bir plaj bulunuyor. Plaj: otelin önünde ve otel tarafından işletiliyor.

Oldukça berrak denizi ve incecik kumuyla dikkat çekiyor.

Plajın önünde: uçsuz bucaksız gibi görünen ve Lübnan kıyılarına kadar uzanan masmavi deniz var.

Balıkçı Limanı ile, plaj arasında kalan bölgede: yan yana sıralanan balık restoranlarında: oldukça taze ve leziz deniz ürünlerini bulmak ve yemek mümkün.

Sabah erkenden yola çıkın, kahvaltınızı burada yapın ve denize girdikten sonra, yine burada, leziz deniz ürünlerinden tadarak günü tamamlayın.

KARPAZ BÖLGESİ

Dip Karpaz’dan Zafer Burnuna giderken, sağınızda kalıyor. Gözünüzü yol kenarındaki tabelalardan ayırmaz iseniz, rahatlıkla bulursunuz.

Ancak: dikkatli olmanız gerekiyor, yoksa bulamasınız.

Ulaşım pek rahat değil. Alt yapı açısından da, sorunları olan bir yer. Ama sanırım bu yüzden; yüzlerce yıl, el değmeden günümüze ulaşmayı başarabilmiş bir yer.

Kumsaldaki iki küçük pansiyon dışında, neredeyse hiç yapılaşma yok. Doğa ile baş başa, eşsiz bir tatil için bulunmaz bir fırsat.

Bu arada: burasının, mitolojide aşk ve güzellik tanrıçası olarak geçen Afrodit’in (Venüs) doğduğu yer olarak geçtiğini hatırlatmam gerek.

Efsaneye göre: bir ilk bahar sabahı; kıpırtısız olan deniz, birdenbire köpüklü, beyaz bir dalga ile hareketlenir ve bu dalga ile birlikte, bir deniz kabuğu üzerinde Afrodit, kıyıya adım atar.

Fırsatınız olursa: burada gün doğumunu izleyin, sabah yürüyüşü yapın.