İstanbul Çatalca

İstanbul Çatalca


TEM Otoyolundan Edirne’ye doğru, Arnavutköy-Habibler sapağından çıkarak, 62 km. gittikten sonra göle ulaşılır. Diğer alternatif bir yol ise: TEM gişelerinden geçip, Avcılardan sonra Hadımköy sapağını izlemek ve yoldaki Durusu, Terkos tabelalarını takip etmektir.

Özel araçlar dışında, Yenibosna dan kalkan otobüslerle Çatalca merkeze kadar gidilebilir. Gölün uzak tarafı, askeri bölge olduğundan, buraya giriş yasak. Balaban Köyünden, aşağı göle inmek en iyi yol. Çatalca’yı geçtikten sonra Nakkaş, İzzettin, Yassıören tabelalarından sonra, Balabana ulaşılır. Gölün en hareketli bölümü de burasıdır.

İstanbul Çatalca

TARİHİ


Yaklaşık olarak 2500 yıllık bir tarihe sahip olan Çatalca bölgesinin ilk yerleşimi, MÖ. 450 yıllarında, önce Romalılar zamanında, şimdiki İnceğiz köyünün bulunduğu yerde olmuş. Fakat bir süre sonra, aslen Tatar ırkına mensup olan kafilelerin Balkanlar’a akınları sırasında yakılıp-yıkılmış ve bilahare havuzlar mevkiinde, akıncılar tarafından ikinci kez inşa edilmiştir.

Büyük İskender’in Asya seferi sırasında Çatalca’nın bu ikinci yerinde de yanmak suretiyle felakete uğradığı ifade edilmektedir. Bu ikinci yanış felaketidir. Bir süre sonra, bu günkü yerinde üçüncü kez olarak inşa edilir. Bu döneme ait, herhangi bir mimari eser, günümüze kadar gelememiştir.

Bölge: Bizans imparatorluğu döneminde, önemli bir yerleşim yeridir. Hatta İstanbul’un kapısıdır. Bizans imparatorluğu döneminde, birçok savaşlara sahne olmuştur. 375 yılında Macaristan’dan gelen Hunlar, Balamir idaresinde devlet kurmuşlar, Muncuk’un ölümünden sonra Atilla iktidarı tek başına ele alınca, I. Balkan ve II. Balkan seferlerine çıkmış ve bu seferlerinde Çatalca’dan geçerek, Büyük Çekmece Gölü önlerine gelmiş ve Bizans’ı vergiye bağlamışlardır.

Avrupa Hunlarının bu hareketi üzerine: Bizans imparatoru Anastasius :507-511 yılları arasında, Çatalca’nın Karadeniz kıyısındaki Evcik İskelesinden Silivri İlçesinin batısındaki Karıncaburnu’na kadar uzanan surları yaptırmak zorunda kalmıştır. Bu surlar: Çin Setinden sonra, Hunları durdurmak için yapılan, dünyanın 2’nci büyük surudur. Ormanlık alandaki bölümü halen ayaktadır.

Bizanslılar döneminde, yöre bol ağaçlık ve ormanlarla kaplı olması sebebiyle, hem bir av merkezi hem de İstanbul’un yakacak odun ihtiyacının karşılandığı yerdir. Bizans döneminde, İstanbul’un su ihtiyacını karşılamak için Gümüşpınar köyü yakınlarında, halen ayakta bulunan su kemerleriyle, İstanbul’a su taşınmıştır.

Hunlardan sonra, başka Türk kavimleri de, Çatalca’dan geçerek İstanbul’u kuşatmışlar ve tehdit etmişlerdir. Avar Türklerinin 616 yılında, Bulgar Türklerinin 813 yılında Çatalca’dan geçerek Bizans’ı kuşatmışlardır.

1090 yılında ise Peçenek Türkleri, Çatalca üzerinden Büyük Çekmeceye kadar gelmişlerdir. İstanbul’a yürüyen Sırp ve Bulgarlar tarafından da, Çatalca’nın harap edildiği bilinmektedir. Bizans elinden çıkıp, Osmanlılara geçmesi ise, birkaç kez olup ilk defa, I. Murad döneminde olmuştur.

Daha sonra, son kez ise, Fatih döneminde bölge, Osmanlılara geçmiştir. Çatalca “Avcı” lakabı ile tanınan IV. Mehmet’in avlanmak üzere sık sık geldiği bir yer olarak öne çıkar. Bu olay, Çatalca’nın gelişmesinde önemli bir etken olmuştur.

Bu yüzden Çatalca’da, Hünkar Sarayı ve bahçesi olduğu, Evliya Çelebinin Seyahatnamesinden öğrenilmektedir. Bunun yanı sıra, birçok saray olduğu da iddia edilmektedir.

Avcı Mehmet’in uzun süre kaldığı dönemlerde de, İstanbul’dan sonra devletin merkezi olarak burası kullanılmıştır. Kalfaköy’de padişahların av köşkü bulunduğu söylense de, günümüze ulaşmamıştır. Bunun yanında, Kalfaköy gibi bir köy yerleşiminde hamam kalıntıları olması, burasının çeşitli Osmanlı padişahları tarafından avlak olarak kullanıldığını göstermektedir.

İstanbul Çatalca

GENEL ÖZELLİKLERİ

Şehre yaklaşık bir saatlik uzaklıktaki Terkos Gölü, diğer adıyla Durusu, yeşillikler içinde ve göl kenarındaki konumu ile, piknik yapmak, balık tutmak, kanoyla gezmek gibi aktiviteleriyle dikkati çekiyor.

25 kilometre kare olan göl, İstanbul’un su ihtiyacını karşılıyor. Gölün fazla suları: Yalancıboğaz’dan Karadeniz’e akıyor. Karabatak, beyaz ve gri balıkçıl, kaşıkçıl, pelikan, sülün, arı kuşu, kartal ve yaban ördeği gibi pek çok kuş türünün gözlenebildiği bölgede, kışın, avlanmak da mümkün. Ancak, göçmen kuşların avlanması yasak.

Göl kenarı, serin ve Karadeniz rüzgarı alıyor. Piknik yapmanın yanı sıra, balık tutmak, avcılık, kano gibi su sporu aktiviteleri için Durusu’ya günübirlik turlar düzenleyen, turizm acentaları var. Göl çevresinde, 200 kişilik oturma kapasiteli yemek alanında bu acentalardan biri hizmet veriyor.

GEZİLECEK YERLER

İstanbul Çatalca İnceğiz Mağaraları

İNCEĞİZ MAĞARALARI

Bulunduğu köye adını veren bu mağaraların, 9’ncu yüzyılda Cenevizlilerden kaldığı bilinmektedir. Barınma amacı ile yapılan bu mağaralar, daha sonra ise kilise olarak kullanılmıştır. Bu amaçla kullanıldığı: tavandaki haç işaretlerinden anlaşılmaktadır. Bu yerleşim yeri: 4 katlı. İkinci katında, tavanına haç oyulmuş küçük bir kilise var.

Kayalara oyulmuş merdivenlerle katlar arasında bağlantı sağlanmış. Kayalığın çevresindeki patikalar sayesinde bütün katlarına çıkılabiliyor.


İnceğiz Mağaralarına, bölge halkı: Kemal Sunal mağaraları da diyor. Bazı Kemal Sunal filmlerinin burada çekildiği söyleniyor. Mağaranın önünden Karasu Deresi akıyor. Derenin kıyısında, ücretli bir piknik alanı var. Özellikle, hafta sonları burası dolup taşmakta.

İstanbul Çatalca Anastasios Duvarları

ANASTASİOS DUVARLARI

Karacaköy’den Evcik Plajına giden yol üzerinde, ormanların içine gizlenmiş bir tarih. Sormadan bilmeden bulmanız mümkün değil. Çünkü, herhangi bir tabelası yok. Oysa, bu kaderine terk edilmiş tarihi yapı; daha önce de söylediğim gibi Çin Seddinden sonra, Hunları durdurmak için yapılmış dünyanın ikinci büyük suru.

Bizans imparatoru Anastasios tarafından 507-511 yılları arasında, Hun saldırılarını engellemek ve İstanbul surlarının dışında kalan saray, kilise, manastır gibi yapıları korumak amacıyla yaptırılan Uzun Duvar, İstanbul’a yaklaşık 65 km. uzaklıkta. Silivri’nin yaklaşık 3 km. batısındaki Karınca Burnundan başlayıp, Karadeniz kıyısındaki Evcik İskelesine kadar, 56 km. boyunca uzanıyor.


Karacaköy-Yalıköy arasındaki Evcik Plajına giden asfalt yol boyunca görülen duvar: yaklaşık 2.5 km. sonra yoldan ayrılıp, ormanın içine doğru yöneliyor ve bir süre sonra gözden kayboluyor. Meşe ormanları arasındaki duvar, bu yörede oldukça iyi durumda. Uzun duvarın en yüksek yeri: 5 metre ve kalınlığı ise 3-3.5 m. arasında. Şimdi yüksekliği ancak 3 metreyi buluyor.

Geçtiğimiz yüzyıla kadar büyük bölümü ayakta imiş. Korumaya çalışan olmamış ama taşlarıyla ilgilenmişler. Örneğin: Karamandere Camisi, Uzun Duvarın taşlarıyla inşa edilmiş.

İstanbul Çatalca Evcik İskelesi

EVCİK İSKELESİ

İstanbul Çatalca


Evet, bu kumsal, bölgenin en bakir yerlerinden birisi. Birkaç derme-çatma baraka dışında, hiçbir yapılaşma yok. Güzel bir çeşmesi ve çay ocağı var ama yiyecek doğru dürüst bir şey bulamazsınız.

ORMANLI PLAJI

Karacaköy’e gelmeden ayrılan bir başka yol: Ormanlı Plajına gidiyor. Ormanlı Plajı: sürekli esen rüzgarı ve kum duvarları nedeniyle, yamaç paraşütü için son derece uygun bir yer.

İstanbul Çatalca Yalıköy

YALIKÖY

Karacaköy’ün içinden geçen yol Yalıköy’e kadar ulaşıyor. Yalıköy: Karaburun ile birlikte, Çatalca’nın Karadeniz kıyısındaki iki sahil köyünden birisi. Eski bir Rum balıkçı köyü. Rumlar buraya çizme anlamına gelen “Podima” diyorlarmış. Köy: bir zamanlar korsan yatağı imiş.

Köyde Rumlardan kalan pek bir şey yok, köyün merkezindeki ahşap evlerin alt katları, eskiden şarap imalathanesi ya da dükkan olarak kullanılıyormuş. Yalıköy’ü çepeçevre saran orman en büyük geçim kapısı, kimi odunculuk yapıyor, kimi odun kömürü yapıp satıyor.

Çatalca’ya bağlı Yalıköy’ün tarihi 250 yıl öncesine kadar gidiyor. 10-15 yıldır turistleri çekmeye başlayan köyün, suyu da çok meşhur. Sezon kısa olması nedeniyle, turizm çok fazla gelişmemiş. Öyle ki, Yalıköy’den geçenler, bidonlarını doldurmadan köyden ayrılmıyorlar.

Bunun yanında, köyün diğer özelliği: uzun sahilinin bulunması. Öyle ki, yer yer 100 metreyi bulan 12 km. uzunluğunda kumsalı var. Dağların etekleri denize doğru indiğinden kayalaşma oluşmuş, zamanla bu kayalar denizin etkisiyle içlere doğru oyulduğundan, geniş mağaralar meydana gelmiş.

Sahilin arka tarafı orman olup, muhteşem bir görüntüye sahip. Sahilde, balıkçı lokantası ve otel dışında, turistik tesis yok, bu yüzden tenha bir yer.

KOCAKUYU MAĞARASI


Pınarca köyünden Gümüşpınar’a giden yolun yaklaşık 3 km. de yolun sol tarafında geniş bir düzlüğün kenarındaki çalılık içinde, elektrik direğinin yakınında bulunuyor. Mağaranın rakımı: 204 metre. Derinliği 34 metre. Uzunluğu: 1010 metre. Mağaranın ağzı yaklaşık 3-5 m. genişliğinde. Giriş, dik bir inişle başlıyor.

Ağızdan itibaren zemin, çöküntü kayalardan oluşarak, 25-30 m. bir eğimle, ilk galerinin dibine varıyor. Tavanda harika oluşumlar ve bir süre sonra tıkanan bacalar var.

İçindeki sarkıt ve dikitlerin bulunduğu mağaranın içerisine doğru ilerledikçe genişlemek görülür. Genişlemenin bittiği yerde göl var. Yeryüzünde olmayan birçok balık türünün bu gölde bulunduğu söyleniyor.

İstanbul Çatalca Çilingoz

ÇİLİNGOZ

Yalıköy’den Kıyıköy’e doğru giden 13 km. lik yol, yapılaşmanın olmadığı bir cennet olan Çilingoz’e varıyor. Binkılıç Beldesinde, 17 km. mesafedeki Karadeniz’e sahili olan bu koy, inanılmaz bir doğa harikasıdır. Deniz, akarsu ve ormanın buluştuğu Çilingoz, son zamanlarda turistlerce yoğun ilgi görmekte olup, çadır yerleri sayesinde konaklama ihtiyacına da cevap vermektedir.

Ücret ödeyerek girilen Milli Parklara bağlı “Ormaniçi” dinlenme yerinde günübirlik piknik ya da çadırda kamp yapılabiliyor. Deniz kıyısındaki mağaralar, adeta bir sanat eseri gibi, dere, orman ve deniz. Yani, doğa ile baş başa kalmak için güzel bir seçenek.

İstanbul Çatalca Terkoz Gölü

TERKOS GÖLÜ

Durusu Beldesi sınırları içinde bulunan gölün diğer adı: Durusu Gölüdür. İstanbul’un 45 km. kuzey batısındadır. Gölün eski adı: Delkosdur. Göle ulaşan akarsuların en büyüğü: Istranca Deresidir.

Göl, karmaşık bir vadinin deniz suları altında kalması ile oluşan, girintili-çıkıntılı koyun, daha sonra alçak bir eşikle, Karadeniz’den ayrılması ile oluşmuştur. İstanbul’un içme suyu ihtiyacını karşılayan gölün, bu işlevini 1 metre çapındaki borularla, İSKİ yürütmektedir. Gölde: yabani kuş ve balık olduğundan, avcılıkta yapılmaktadır. Ayrıca, sıcak havalarda yüzmeye de olanak sağlıyor.

KUZULUK DERE BARAJI


Yalıköy Köyü sınırlarındaki bu barajda da balıkçılık yapılmaktadır. Gezi ve piknik yerleri tam bir oksijen deposu olan Çatalca Belde ve Köyleri, bu yönde oldukça zengindir.

İstanbul Çatalca Durusu Parkı

DURUSU PARKI


Parkın olduğu yer, Bizanslılar zamanında at çiftliği olarak kullanılmıştır. Osmanlılara geçtikten sonra devletin ileri gelenleri: dinlenme yeri, av partileri ve at biniciliği için kullanılmıştır. Cumhuriyetten sonra, burayı satın alan Deli Yunus adlı şahıs, parkın olduğu yeri tekrar at çiftliği olarak kullanmıştır. Buranın yöre halkı, bu kişiden dolayı, buraya Deli Yunus Parkı adını vermiştir.

Bu park içinde: at çiftliği, hayvan müzesi ve Bizanslılar döneminden kalma bir kilise bulunmaktadır. Bu kilise, halen ayakta olup, çevresi oyun alanı haline getirilmiştir. Bahçesinde tenis alanı var. Kilisede papazların kaçmak için yaptığı ve kullandığı tünel, tüm gizemiyle turistlerin ilgisini çekiyor. Hayvan müzesinde ise, Afrika ve Kuzeyde yer alan av hayvanlarının doldurulmuş mumyaları ilgi çekiyor.

HAVUZ VE PİKNİK ALANI


Çatalca’nın merkezinde bulunan yer, eskiden askeri bölge olup, günümüzde hem piknik alanı hem de tesisleriyle birlikte havuz olarak hizmet vermektedir.

İstanbul günlük gezi planı hakkındaki yazım için.

 

Bursa Orhangazi

Bursa Orhangazi

Orhangazi, Bursa arası uzaklık: 45 km. Orhangazi, Gemlik arası uzaklık: 19 km. Orhangazi, İznik arası uzaklık: 41 km. Orhangazi, Gebze arası uzaklık: 58 km. Orhangazi, Yalova arası uzaklık: 29 km. Orhangazi, İstanbul arası uzaklık: 124 km.

Bursa Orhangazi

 

TARİHİ

Yörenin en eski bilinen sahipleri Bitinyalılardır. MÖ 74 yılında ise bölgede Romalılar hakimdir. 365 yılında, Orhangazi büyüyerek kent olur. 395 yılında ise, Bizans hakimiyeti vardır. Bu dönemde kentin ismi “Basilinapolis” dir ve bu kent, günümüzde şehrin bulunduğu alanda kurulmuştur. 1085-1097 yılları arasında Anadolu Selçuklu devleti ve 1024-1261 yılları arasında ise İznik Bizans İmparatorluğu egemenliği görülür. Eski Orhangazi yerleşimi, göle daha yakın bir yerdedir.

1332 yılında bölge Orhan Bey tarafından fetih edilir. 1362 yılında, 2’nci Osmanlı Padişahı Orhan Bey tarafından burada yerleşim yeri kurulur. Orhan Bey: bu yerleşim yerinde kendi adına bir cami ve hamam yaptırır, civardaki Türk aşiretlerini buraya toplar. Pazarköy adını alan bu yerleşim, o sıralarda İznik’e bağlıdır. 1879 yılında Pazarköy, bucak olur. 1880’lerde Kafkasya ve Rumeli’den gelen muhacirler buraya yerleşirler.

1893 yılında ise Bursa iline bağlı bir ilçe merkezi olur. Pazarköy’ün ismi, 1913 yılında kurucusu Orhanbey’e istinaden “Orhangazi” yapılır. 20 Eylül 1919 tarihinde, Yunanlılar tarafından yapılan işgal sırasında, Orhangazi tamamen yakılır. Çünkü Yunan işgalinde halkının yurtseverliği nedeniyle düşmanın içeri sokulmasına bir hayli engel olmuşlardır. 10 Eylül 1922 tarihinde ise Orhangazi düşmandan kurtarılır. Ancak kasaba tamamen yakıldığı için, ilçe merkezi bir süre Gürleye taşınır.

1951-1974 yılları arasında, eski Yugoslavya, Arnavutluk, Bulgaristan ve Makedonya’dan gelen Pomaklar, ilçe merkezinde Hürriyet mahallesini oluştururlar. Trabzon başta olmak üzere, Doğu Karadeniz bölgesinden de göçler gelir. Takip eden süreçte, özellikle Bursa-Yalova karayolunun öneminin artmasıyla, ilçe son yıllarda hızla gelişim gösterir ve kenarındaki ovanın verimliliği de bu gelişimi hızlandırır.

Bursa Orhangazi

 

GENEL

İlçede ekonominin bir kolu tarıma dayalıdır. İlçede önemli oranda zeytin üretilmektedir. Ayrıca ilçede 50 adet ruhsatlı balık teknesi vardır ve ruhsatlı su ürünleri avcılığı yapılmaktadır.

ORHANGAZİ MESLEK YÜKSEK OKULU

Bursa Uludağ Üniversitesine bağlıdır. Belediyeye ait binada faaliyet sürdürmektedir. İlçede 2 öğrenci yurdu (kız-erkek) vardır. Yeniköy semtinde, okul için yeni bir bina yapılmaktadır.

Bursa Orhangazi Zeytin Festivali

 

ZEYTİN FESTİVALİ

Her yıl geleneksel olarak Kasım ayının ilk günlerinde İlçe merkezinde zeytin festivali düzenlenir.

Bursa Orhangazi Gedelek Turşu Festivali

 

ORHANGAZİ GEDELEK TURŞU FESTİVALİ

Geleneksel festival her yıl Ağustos ayı sonunda yapılır.

NE YENİR-NE SATIN ALINIR

Buraya yolunuz düşerse mutlaka İnegöl köfte yiyin, yol kenarındaki zeytincilerden kuru sele zeytin satın alın, Gedelekten ise turşu satın alın.

Bursa Orhangazi

 

GEZİLECEK YERLER

Bursa Orhangazi Tarihi Hamam

 

ORHANGAZİ TARİHİ HAMAM

Orhangazi ilçesinde 1330 yılında Osmanlı Sultanı Orhan Bey tarafından yaptırılan cami ve hamamdan, hamam günümüze ulaşmış, ancak camiden bir eser yoktur. Cami, 1922 yılındaki işgalde Yunanlılar tarafından yakılarak yok edilmiştir. Caminin minaresi, 1935 yılına kadar sağlam kalmış iken, o dönemin belediyesi tarafından yıkılarak açık alan (Cumhuriyet alanı) yaptırılmıştır.

1993 yılında Cumhuriyet alanının düzenlemesi sırasında, anılan caminin temelleri bulunmuştur. Buna göre, cami 17.50 x 22.50 metre boyutlarında, üzeri kubbeli bir yapıdır. Yok olan caminin yanında bulunan tarihi hamam, Selçuklu ve Osmanlı mimarisi izlerini taşır. Hamam: Orhangazi tarafından yaptırılan külliyeye ait bir yapıdır.

Ancak son derece küçük bir örnektir. İşgal yıllarında cami gibi hamam da tahrip edilmiştir. Hamamın halen içinde bulunan karşılıklı iki kurna, Orhan Bey dönemine aittir. Hatta 1975 yılına kadar faaliyetini sürdürmüştür. Bugün ise, anıt olarak tescil edilerek komuta altına alınmıştır.

Bursa Orhangazi Nadir Piknik Alanı

 

NADİR PİKNİK ALANI

Hamzalı yolu üzerinde çam ve meşe ağaçlarıyla kaplı, doğal su kaynağı bulunan bir mesire alanıdır. 2005 yılında hizmete kazandırılmıştır aynı zamanda Orhangazi ilçesinin suyu buradan karşılanır. Orhangazi Belediyesi tarafından düzenlenmiştir. Yaz aylarında oldukça kalabalık olur.

Bursa Orhangazi Karsak Deresi Köprüsü

 

KARSAK DERESİ KÖPRÜSÜ

En az 2000 yıllık olduğu tahmin edilen bu köprü, Karsak Mahallesi altında bulunmuştur. Köprü, Orhangazi ilçesinden gelip Gemlik’te denize dökülen Karsak deresi üzerindedir. Köprü şu anda yoğun bir orman tabakası içinde bulunmaktadır, yani ulaşım oldukça zordur, sanırım bir zaman sonra burayı turizme açarlar ve ziyaretçilerin gidip görme şansı olur.

Bursa Orhangazi Gürle Köyü (Eski Köy)

 

GÜRLE KÖYÜ (ESKİ KÖY)

Gürle köyü, İznik gölü kıyısında dağlara doğru bir yamaçta kurulmuştur. Karadeniz’i aratmayacak ölçüde yoğun yeşillikler içindedir. Cenevizlilerden itibaren bilinen bu köy, adını o dönemde İtalyanca “mercan” anlamına gelen “Corolla” dan almıştır. Bizans döneminde, burada “Krollo kalesi” varmış. Orhan Gazi, bu kaleyi fetih ettikten sonra, Osmanlıların kuruluş yıllarında Gürle kazası, Bursa-İznik yolu üzerinde önemli bir konaklama yeri olarak kullanılmıştır.

Ayrıca, yine burada Orhan Gazi tarafından, cami, hamam ve handan oluşan bir külliye yaptırılmıştır. Ancak: zaman içinde burası yani Eski köy, önemini kaybeder ve 2 km uzaklıkta “Yeni Gürle Köyü” kurulur. Yeni Gürle köyü, ticaretin geliştiği bir merkez olur ve Eski Gürle köyü: dut ağaçları, enginar tarlaları, zeytinlikler, sokakları ve mimarisi ile görsel bir şölen havasına kavuşur.

Köyde eski bir kilise kalıntısı vardır. Kilise 1882 yılında Yunanistan’dan gelip Gürle köyü yakınında iskan edilen Gayrimüslim Gürle köyünü kuran Ermeniler tarafından yapılmıştır. Kilisenin örtüsü, günümüzde tamamen yıkılmış durumdadır, sadece duvarları görülür.

Temellerine göre kilisenin 31.50 x 13 metre ebatlarında olduğu anlaşılır. Yapının duvarları tuğla ve moloz taşla örülmüş, içinde bir sütun kaidesi vardır. Günümüzde yapının içi: evsizler tarafından işgal edilmiş, ikamet için kullanılmaktadır. Yine Gürle köyünde, eski bir manastır günümüzde hamam olarak kullanılmaktadır.

Bursa Orhangazi Akharem (Eski Köy)

 

AKHAREM (ESKİ KÖY)

Akharem köyü, ilçe merkezine 10 km uzaklıktadır. Köyün bu ismi almasının sebebi, bir Osmanlı saray ağasının mülkü olmasıdır. 8’nci yüzyılda Bursa şehir sicillerinde köy İznik’e bağlı olarak gösterilmektedir. Köyde ana geçim kaynağı zeytinciliktir. Köyün turistik yönü, tarihi Osmanlı evleri bulunmasıdır.

Bursa Orhangazi Sölöz Mahallesi

 

SÖLÖZ MAHALLESİ

İlçe merkezine bağlı belde, İznik gölünün güney kıyısında, göle 1.5 km uzaklıkta, ilçe merkezine ise 16 km uzaklıktadır. Kasabanın antik coğrafyadaki ismi “Pthapolis” dir. Eski Yunan kaynaklarına göre, Argonotlar’dan Thassos tarafından kurulmuştur. Argonotlar, bu bölgeye geldiklerinde bir mola sırasında, Thassos’un yakın dostu olan Soleis, ümitsiz bir aşk sonucu, kendini Kocadereye atmış ve yaşamına son vermiştir.

Bu nedenle, Kocadere’ye “Soleis” ismi verilmiştir. Thassos’da, derenin kenarında “Pthapolis” ismiyle bir kent kurmuştur. Pthapolis ismi “Apollon yurdu” demektir. Köyde: kuruluşun ardından Soleis’in kardeşleri bırakılmıştır. Günümüzdeki beldenin isminin, Soloeis çayının hemen kıyısında kurulu olması nedeniyle buradan geldiği düşünülmektedir. Osmanlı döneminde kasabanın ismi “Müslüman Sölüz” dür. Sultan Orhangazi, kasabada bir mescit yaptırmıştır. Kurtuluş savaşı sırasında, kasaba kısmen yakılmıştır.

1945 yılında bölgede arkeolojik yüzey araştırmaları yapılmış ve yerleşmenin Kalkaolitik çağa kadar uzandığı anlaşılmıştır. Araştırmada, çok eski yerleşim yeri kalıntısı ve köyün bulunduğu alanda bir höyüğe rastlanmıştır. Köyün içinden geçen derenin civarındaki höyüğün tarihi, taş devrine kadar iner.

Bursa Orhangazi Gedelek Köyü

 

GEDELEK KÖYÜ

Gedelek köyü, yeşillikler içinde şirin bir yerdir. İlçe merkezine 6 km uzaklıktadır.

Gedelek köyünün en önemli özelliği turşuculuktur. Burada turşuculuk sektör haline gelmiş, iç piyasa dışında yurt dışına ihracat da yapılmaktadır. Diğer önemli geçim kaynağı zeytinciliktir.

Köyde, üst kesimde çıkan Pınarbaşı suyu önemlidir. Bu su ile, turşu üretimi yapılır, kalan kısmı ile bahçeler sulanır ve suyun kaynağı çevresindeki yeşil alan, piknik yeri olarak kullanılır. Suyun başında tarihi büyük çınar ağaçları bulunur. Bölgede bulunan Dede Bayırı ve Karşı Bayır denen iki tepede ise, iki ermiş dedenin yattığı rivayet edilir.

Bursa Orhangazi Katırlı Dağı-Gürle Dağı

 

KATIRLI DAĞI-GÜRLE DAĞI

Katırlı dağının en yüksek tepesi Gürle tepesidir ve 1283 metre yüksekliktedir. İznik gölü kıyısında yükselir. İznik gölünün tüm kıyıları, bir bütün olarak görülebilir. Ayrıca, Gürle dağı, trakking ve dağ sporları için elverişlidir. Ayrıca yine burada yamaç paraşütü yapılır.

Bursa Orhangazi Ilıpınar Höyüğü

 

ILIPINAR HÖYÜĞÜ

İlçe merkezine bağlı Topselvi köyünde, ilçe merkezine 1.5-2 km uzaklıktadır. İznik gölünün 2 km batısındadır.

Yerleşim alanının çapı 250 metre, yüksekliği 3 ile 10 metre arasında değişmektedir. Alanın toplam büyüklüğü ise 2.5 hektardır. Burada ilk kazılar 1948 yılında yapılmıştır. Burada yapılan kazılarda; geçmişi MÖ 5400 yıllarına dayanan; dünyanın en eski eşyaları ve mezarları tespit edilmiştir. 1987-1995 yılları arasında yapılan ikinci dönem kazılarında da : ilk yerleşim düzeni ve kullanılan aletler ve eşyalar bulunmuştur. Höyükte yapılan kazılarda: tepenin en üstünden ama toprağa kadar 10 tabaka tespit edilmiştir.

1’nci tabaka: MS 6’nci yüzyıl sonu ile MS 7’nci yüzyıl başına tarihlenen ve höyüğün her tarafına kaplayan mezarlık tabakasıdır. Bu mezarlığın, Orhangazi’deki Bizans dönemi yerleşkesine ait olduğu düşünülmektedir. Burada yaklaşık 200 mezar çıkarılmıştır. 3’ncü tabaka: Tunç çağı sonuna tarihlenir, silo ve çöp çukurları bulunur. Aynı dönemde burada bulunan mimari yapılar, Bizans mezarlığı nedeniyle yok edilmiştir.

4’ncü tabaka, yine eski bir mezarlık tabakasıdır. Burada 40 mezar bulunmuş ve mezarlarda hocker biçiminde yatırılmış ölülerin yanında, mezar hediyesi olarak konmuş kap ve bakır nesneler bulunmuştur. Bu mezarlar, MÖ 4 bin yılı sonlarına tarihlenmektedir. 5’nci tabaka, büyük çöp çukurları, çanak çömlek parçaları bulunur. 6’ncı tabaka, MÖ 5 bin yılının ikinci yarısına tarihlenir. 6’ncı tabaka, yangın geçirmiş kerpiç tabakadır. MÖ 5 bin yılının ilk yarısına denk gelir. 10’ncu tabaka: Hacılar ve Fikirtepe kültürünün olduğu son Neolitik çağ tabakasıdır. MÖ 6 binli dönemin sonuna tarihlenir.

Bursa Orhangazi İznik Gölü

 

İZNİK GÖLÜ

İznik gölünün yüzde 51’lik bölümü, ilçe sınırları içindedir. Yani gölün batısı Orhangazi ilçesi ve doğusu ise İznik ilçesiyle çevrilidir. Göl: doğu batı yönünde 32 km uzunluktadır. Genişliği ise 20 km dir. Gölün en derin yeri 65 metredir. Suyu tatlıdır. Denizden 85 metre yükseklikte olan gölün batısından bir kanal ile Gemlik körfezine akan bir dere bulunur.

Gölde: yayın, kerevit ve sazan avcılığı yapılır. Göl suyu ile, İznik ve Orhangazi ovaları sulanır. Göl çevresinde: doğal güzellikler mesire/piknik yeri olarak kullanılır. Çünkü yoğun yapılaşma yoktur.

Bursa Orhangazi Keramet Köyü

 

KERAMET KÖYÜ

Yalova istikametinden Ilıca’ya Bursa kara yolu kullanılarak gidilir. Orhangazi’ye gelindiğinde şehir merkezindeki ışıklardan sola doğru İznik istikametine dönülür, bu güzergah takip edilerek yol üzerindeki Keramet köyü geçildikten sonra Ilıca’ya ulaşılır. İlçe merkezine 18 km uzaklıktaki Keramet köyünde, doğal ılıca vardır. Doğal bir havuz görüntüsündeki Ilıcada kayaların arasından devamlı kaynayan su bulunur.

Sodalı olarak bilinen bu suyun içinde bulunan mineraller, cilt ve deri hastalıklarına iyi gelir. Ilıca, doğal Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Çünkü: İznik gölü ve Ilıca arasında sadece 200 metre uzaklık vardır ve bu özelliği nedeniyle, Ilıca koruma altına alınmıştır. Buraya giderseniz, gerek kaynak suyunu kullanabilir ve gerekse İznik gölü manzarasını izleyebilirsiniz.

Bursa tanıtımı.

Gemlik tanıtımı.

İznik tanıtımı.

Yalova tanıtımı.