İçel Aydıncık

İçel Aydıncık


Akdeniz kıyısında, şirin bir ilçedir. Burada özellikle, ilçe merkezindeki dört ayak anıt mezarını mutlaka görmenizi öneriyorum.

İçel Aydıncık

ULAŞIM

Aydıncık, bağlı bulunduğu il merkezi olan Mersin’e 170 km. uzaklıktadır. Aydıncık-Bozyazı arasındaki uzaklık: 38 km. Aydıncık-Silifke arasındaki uzaklık: 140 km. Aydıncık-Antalya arasındaki uzaklık: 325 km.

İçel Aydıncık

TARİH

Burası, antik dönemlerde, Kıbrıs adasına yakın konumdaki bir liman kenti olması nedeniyle önem kazanmıştır. Kelenderis olarak isimlendirilen yerleşimin, ilk olarak, denizcilikte ve ticarette çok ilerlemiş Fenikelilerden Sandakos tarafından 3000 yıl önce kurulduğu düşünülmektedir.

Daha sonraki dönemlerde ise: Persler, Selefkoslar, Roma, Bizans, Araplar, Selçuklular, Karamanoğulları ve Osmanlılar tarafından yerleşim yeri olarak kullanılmıştır.
İlçe merkezi ve çevresinde yapılan araştırmalarda bulunan kalıntılar arasında. Sefefkoslar dönemine ait seramik parçaları, Roma dönemine ait tiyatro ve anıt mezar yapıları, Bizanslılar dönemine ait ise, yine seramik parçaları, staterler bulunmuştur.
Aydıncık: 1915 yılında ilçe statüsü kazanır. 1987 yılında ise, Gülnar ilçesinden ayrılarak, müstakil ilçe olur.

İçel Aydıncık

GENEL

İlçe merkezi: kıyıda Toros dağlarının denize paralel uzanan bir kolunun yamacında kurulmuştur. Yani, bir anlamda, dağlar ile deniz arasında sıkışmıştır ve bu nedenle, arazi yapısı son derece dağlık ve engebelidir. İlçenin kıyı kesimindeki tepeler, en yüksek noktalara doğru zirve yaparlar.
İlçe merkezinde, tarıma elverişli alanlar: kıyı kesimindeki 3-5 km. lik şerittedir. İlçenin kıyı uzunluğu ise, 38 km. dir. Yerleşim yerinin, kıyı uzunluğu ise, 9 km. dir.
Yörede: Akdeniz iklimi egemendir.
Yöredeki insanların başlıca geçim kaynağı: tarım ve hayvancılık üzerine kuruludur. Özellikle, yörede, seracılık geçmişi, uzun yıllara dayanmaktadır. Bu seraların büyük bölümünde, domates, salatalık ve patlıcan üretimi yapılmaktadır.
Denizdeki, Gemidurağı ve Yelkenliada arasındaki bölge: Akdeniz foklarının yaşama alanı bulunan mağaralarla doludur.
Aydıncık ilçesinin, Akdeniz kıyısında 4 ada bulunmaktadır. Yılanlıada: bu dört adadan, en uzakta olanıdır. Bu ada ve çevresinde: sualtı dalışları yapılmaktadır. Çünkü: deniz altında, bir kısım batıklar tespit edilmiştir. Bu nedenle, Yılanlıada, 1’nci derece Sit alanı olarak seçilmiştir.

KONAKLAMA

Aydıncık Öğretmenevi Merkez Mah. Atatürk Caddesi.No.127 324-8413267

İçel Aydıncık

GEZİLECEK YERLER

Kelenderis denilen bölgede bulunan seramik vazolar: Doğu Akdeniz bölgesinde ele geçirilen ilk eserler olmaları açısından önem kazanmaktadırlar. Leythos denilen bu seramik vazolar: beyaz zeminli-siyah figürlü Haimon gurubu ve figürsüz-siyah gövdeliler olmak üzere, ikiye ayrılırlar.

İçel Aydıncık Büyükalan Plajı-Soğuksu Mevkii

BÜYÜKALAN PLAJI-SOĞUKSU MEVKİ

Aydıncık yöresinde denize girmek isterseniz, ilçe merkezinde 7 adet plajı kullanabilirsiniz. Akdeniz sahilinin en temiz denizi ve kumsalını burada bulabilirsiniz. Özellikle: Yenikaş köyünde bulunan Soğuksu denilen derenin denize döküldüğü boğazdaki Büyükalan Plajı, yaz aylarında ilgi çekmektedir. Çünkü, burada, denizin suyu soğuktur.
Burası aynı zamanda, antik kalıntılar ile de öne çıkmaktadır. Çünkü, burada birçok kalıntı göze çarpmaktadır ve bunlar nedeniyle, buranın Arsinoe limanı olduğu düşünülmektedir.

İçel Aydıncık Dört Ayak-Anıt Mezar

DÖRT AYAK- ANIT MEZAR

İlçe merkezinde, ilçenin en ilgi çeken antik yapısı: büyük kesme kireç taşlarından, harç kullanılmadan yapılmış ve halk arasında “Dört ayak” olarak isimlendirilen, anıt mezardır. Oldukça iyi korunarak, günümüz ulaşmıştır. 8 metre yüksekliktedir.
Piramidal çatılı bu anıt mezarın, MS. 2 veya 3’ncü yüzyıla ait olduğu sanılmaktadır. Kaptan Chelindreh: liman haritasında, Cenotaph yani ölüp de başka bir yere gömülmüş olan bir kişi anısına yaptırılan boş bir mezar yeri olarak burayı belirlemiştir.

SU KEMERLERİ

Aydıncık-Gülnar yolu üzerinde, 15’nci kilometrede, orman içindeki kaynaktan, şehre su getirmeye yarayan su kemerleri görülmektedir.

KELENDERİS ANTİK KENTİ

Şehrin, kim tarafından ve ne zaman kurulduğu belli değildir. Ancak, kazılarda ele geçirilen kalıntıların en eskisi, MÖ.8’nci yüzyıl sonlarına tarihlenmektedir. En son yerleşme katı ise, MÖ.6’ncı yüzyıla tarihlenen, zemin mozaiğidir. Şehrin, tarihi süreç içinde, ismine ilk olarak, MÖ.5’nci yüzyıla tarihlenen sikkelerde rastlanmaktadır.

Akdeniz’in doğu bölgesinin ve batısının ve Kıbrıs adasının deniz yolu üzerinde bulunması, şehrin, tarihi süreç içindeki önemini arttırmıştır. Batı Anadolu ve yakın adalardan, buraya gelen İonyalılar, buraya, ticarete yönelik ilişkileri güçlendirecek iskeleler kurarlar.

MÖ.5 ve 4’ncü yüzyıllara gelindiğinde ise: Atinalılar öncülüğünde, Perslere karşı kurulan Attik-Delos deniz birliğinin doğudaki üyesi: Kalenderisliler olur.

Yine aynı dönemlerde: şehirde yaşayanların, batı dünyası ile yakın ilişkiler kurarlarken, doğu kültüründen de kopmadıklarına ait zengin mezar buluntuları ortaya çıkarılır.

Ancak: MÖ.1’nci yüzyıla gelindiğinde, bölgeyi etkileyen korsanlar, burayı da tehdit etmeye başlarlar. Korsan baskınları sonucu, şehirdekiler çok zorluklar yaşarlar. Romalıların bölgedeki korsanları etkisiz hale getirmeleri sonucu, şehir, yine eski ihtişamlı günlerine geri döner. Takip eden dönemde ise, şehirde: Bizans ve daha sonra Selçuklu ve Osmanlı egemenlikleri görülür.

Romalı 2 vali: Pison ve Sentinus: MS.9’ncu yüzyılda, burada, kalede savaşmışlardır. Ünlü Osmanlı denizcisi Piri Reis: 1521 yılı tarihli haritasında: Kalenderis koyundaki burnun üzerinde bir kale göstermektedir ki, burası olduğu aşikardır. Cem Sultan: Rodos adasına, buradan hareket etmiştir.

İstanbul-Konya üzerinden Kıbrıs adası ile ticaret bağlantısının bulunduğu yol üzerinde, önemli bir Osmanlı limanı olarak görev yapmıştır.

Ancak: zamanla Mersin limanının ortaya çıkmasıyla, bu şehrin, önemi azalmıştır.

Evet, günümüzde, burayı ziyaret ederseniz görebilecekleriniz şunlardır:

Liman Hamamı

Şehirde, ayakta kalabilmiş en önemli antik dönem yapılarının başında gelmektedir. Hemen liman girişindedir. Yapının, 3 ana mekanı, günümüze sağlam olarak ulaşmıştır. En göze batan özelliği, 6’ncı yüzyılda yapıldığı düşünülen taban mozaiğidir. Bu mozaiği mutlaka görmelisiniz.

1992 yılında bulunan bu mozaik: 7×3 metre boyutlarında, 21 m. Karedir. Bu mozaikte, Kelenderis şehrinin, MS.5’nci yüzyıldaki panoramik görüntüsü görülmektedir. Bu manzarada, iki yelkenlinin bulunduğu liman da betimlenmiştir.

Yapının duvarlarının inşaatında, moloz taşlar kullanılmıştır. Dış yüzey sıvasızdır. İç yüzey ise, yer yer tuğla kaplamalıdır ve bunun üzerinde sıva görülür. Bazı bölümler ise, mermer plakalar ile kaplanmıştır. 1962 yılında, Antalya-Mersin karayolu yapılırken, bu hamam yapısının bir kısmı yıkılmıştır.

Tiyatro

Buranın: aynı zamanda, yöresel bir meclis binası olduğu düşünülmekte olup, henüz ayrıntılı kazı çalışmaları yapılmamıştır. Yani, toprakla kaplıdır. Tiyatro olduğunun kanıtı: moloz taşlarla örülen sırt duvarının oluşturduğu yarım daire biçimindeki kavistir.

Nekropol Alanı

Burada, çok çeşitli mezar kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Bu nedenle, yani farklı mezar tiplerinin bulunması nedeniyle, şehir, diğer antik dönem şehirlerinden farklılık kazanmaktadır.
Bu mezar tipleri arasında en ilgi çekeni: beşik tonozlu mezarlar, çukur mezarlar, yer altı oda mezarları, dört ayak tipi mezarlar, lahitler, mezar taşlarıdır. Ancak, tüm bu mezar yapılarına rağmen, bir zamanlar, özellikle Helenistik dönemde, ölülerin yakılıp, küllerinin muhafaza edildiği bir tür uygulamanın da varlığı ortaya çıkarılmıştır.
İlçe merkezinde, Antalya-Mersin karayolunun hemen kıyısında, Jandarma Karakolu yakınlarında ve Karaseki caddesinde, tonozlu mezar örnekleri görülebilmektedir.

SUSANLIK KALESİ

İlçe merkezine 3 km. uzaklıkta, Denizciler Mahallesindedir.
Burada, özellikle Roma dönemine ait yapı kalıntıları görülmektedir. Ancak, Geç Hitit, Roma ve Bizans dönemlerinde burada yerleşim bulunduğu anlaşılmıştır.
Antik bölgenin, batısında: en yüksek noktada: gözetleme kulesi vardır.

Kale surları ise, yay şeklinde, tepeyi çevirmektedir. Doğu yönünde, üst örtüsü tamamen yok olmuş bir şapel kalıntısı görülmektedir. Kuzeyde ise, yine iki yapı görülür ancak bunların mahiyeti anlaşılamamıştır.

Tam ortada ise, taşa oyulmuş oyuklar ve taş merdiven görülüyor.
Yörede yapılan yüzey araştırmalarında: devetüyü renginde, boyasız kalın ve ince çizgilerle bezenmiş ya da kabartmalarla süslenmiş seramik örnekleri görülür. Ayrıca, cam eşya örnekleri de ele geçirilmiştir.

İçel Aydıncık Gilindire Mağarası-Aynalı Göl

GİLİNDİRE MAĞARASI- AYNALI GÖL

Burası, ilçe merkezinin doğusunda, Gemi Durağı mevkiindedir.
Mağara, 2000 yılında, yöredeki çobanlar tarafından bulunmuştur. Buraya ulaşmak için, deniz yolu kullanmak gerekir. Yani, limandan, balıkçı teknesiyle, yaklaşık 1 saatlik bir yolculuk yapmak gereklidir. Mağara girişi, deniz seviyesinden 45 metre yüksekliktedir.

Uzunluğu 550 metre olan mağaranın içinde, her türden damlataşı bulunmaktadır. Genişliği yer yer 100 metre ve tavan yüksekliği 19 metreye kadar ulaşan ana galeri, dev boyutlu damlataşı yüzünden, çok sayıda salon ve odaya ayrılmıştır.

Mağaranın sonunda ise, genişliği: 20-30 metre, uzunluğu ise, 150 metre ve tavan yüksekliği: 35-40 metre ve derinliği: 5-47 metreye ulaşan büyük bir göl bulunmaktadır. Gölün kıyısında, sarkıt ve dikitler görülür. Göl, deniz ile aynı seviyededir.

Deniz seviyesinden 47 metre daha derin olan ve denizden yatay olarak 250 metre uzakta olan gölün, ilk bölümleri acı su ve sonraki derin bölümlerinde ise tuzlu su bulunur. Mağaranın ağzı dar ve basıktır ve dışarıyla hava alışveriş yoktur ve bu nedenle, mağaranın içindeki hava yaz ve kış değişmemekte ve sıcak ve nemlidir. Ancak, girişten itibaren sıcaklık azalmakta, nem artmaktadır.

Son zamanlarda, buraya kara yolu ulaşımı için çalışmalar yapılmaktadır. Aydıncık-Silifke kara yolunda, 10’ncu km. den sapınca, 3 km. daha gidildiğinde, bu mağaraya ulaşım hedeflenmektedir. Işıklandırma çalışmaları da düşünülen mağara için, duyduğuma göre, gerekli ödenekler gelmemiş ve bu yüzden, henüz tam olarak turizme açılamamıştır.

Bozyazı tanıtımı.

Silifke tanıtımı.

Mersin tanıtımı.