İsviçre Bern

İsviçre Bern

 

Yaşam kıstasları değerlendirildiğine, dünya üzerinde en iyi yaşanabilecek 10 şehir arasındadır.

Şehir; bölge kantonunun başkentidir ve aynı zamanda İsviçre ülkesinde, 4’ncü büyük şehir ve aynı zamanda fakto başkenttir. Çünkü İsviçre ülkesinde genel anlamda bir başkent yoktur.

Parlamento ve merkez bankası buradadır. Şehirde ayrıca pek çok diplomatik temsilcilik ve uluslar arası organizasyon bulunmasına rağmen sakinliğini korumaktadır.

Avrupa’nın en küçük başkenti olarak bilinir. Aynı zamanda: dünyanın en pahalı şehirlerinden birisidir.

Bern şehrinde, İsviçre’nin diğer şehirlerinde olduğu gibi: hayat slow yani yavaş gider, hiç aceleleri yoktur, çok rahattırlar, panik yok, stres yok, gayet sakin bir yaşam, sokaklar genellikle boştur, sadece ana caddeler kalabalıktır.

Şehir: çoğunlukla Almanca konuşan Protestanlardan oluşmaktadır. 2014 yılı nüfus sayımına göre: şehir nüfusu 129.964 kişidir.

Tarihi şehrin özellikleri, başarıyla korunmuştur.

Şehir: çeşmeleri, yapılarının kumtaşı cepheleri, dar sokakları ve tarihi kuleleriyle, Ortaçağ havasını yansıtır.

Aare nehri, şehri “U” şeklinde kuşatmıştır. Yani: şehir, Aare nehrinin kıvrımlı dönen bir yarımadası üzerinde oturur. Deniz seviyesinden yüksekliği 540 metredir. Şehir Alp dağlarının ağ geçidi üzerindedir.

Şehirde konuşulan ana dil, yerel bir İsviçre-Almanca lehçesi olan “Bernese-German” dır. Ancak çoğu Bernli, Almanca konuşur, bir kısmı ise Fransızca konuşur ve maalesef büyük çoğunluğu İngilizce bilmez. Yani, şehirde Almanca ve Fransızca bilmeyenlerin, yerel halkla anlaşma şansı zayıftır.

İsviçre Bern Ulaşım

ULAŞIM

Strazburg-Bern arasındaki uzaklık 234 km olup yolculuk süresi 2 saat 28 dakikadır. Zürih-Bern arasındaki uzaklık, trenle 1 saat ve araba ile 1 saat 35 dakikadır. Bern-Colmar arasındaki uzaklık: 171 km ve yolculuk 1 saat 54 dakika sürmektedir. Bern-Basel arasındaki uzaklık, trenle 55 dakikalık yolculukla alınır.

İsviçre Bern Şehrin ismi ve simgesi

ŞEHRİN İSMİ VE SİMGESİ

Şehrin isimleri: Almanca “Beer”, Fransızca “Berne”, İtalyanca “Berna” dır.

Bern şehrinin simgesi “ayı” dır. “Ayı” ülkemizde bir hakaret kelimesidir, ama bir İsviçreli bir Almana “sen ayısın” derse, Alman ona sarılır öper, çünkü ayı onların kültürüne göre gücün simgesidir. Mertsin, dürüstsün demektir.

Gelelim şehrin isminin kökenine ve ayı ile bağlantıya: şehrin kurucusu Dük Bercholt: şehri burada kurmaya karar verdiğinde, bölgede avladığı ilk hayvanın ismini şehre vereceğini söyler ve ilk avladığı hayvan bir ayıdır. Böylece şehrin ismi “Baer” yani Almanca “ayı” olur.

Bu yüzden: şehirdeki hediyelik eşyaların çoğunda “ayı” figürü kullanılır. Her yerde ayı heykeli görülür. Ayrıca: birçok binanın çeşitli yerlerinde de şehri simgeleyen ayı figürleri bulunur. Şehirde “Altın Ayı” film festivali düzenlenir. (Bu arada bir not: “ayı” Almanya-Berlin şehrinin de simgesidir.)

Şehrin ismiyle ilgili bir başka söylenti de şöyledir: “Bern” kelimesi Keltçede “toprak-arazi-yarık” anlamına gelir. “Yarık” neden, çünkü şehrin ortasından Aare nehri geçtiği için, nehrin şehri “yardığı ” düşünülür. Ancak: bu tez kabul edildiğinde şehrin simgesinin neden “ayı” olduğu izah edilemiyor.

Ancak: Almanca ayı manasında “beer” kelimesinde, şehrin ismindeki “n” harfi yoktur, okunuşu “beer” dir ve o yüzden, şehrin isminin “ayı” kelimesinden geldiği de tamamen kabul edilmemekte, şehrin isminin daha büyük oranda “Keltçe” den geldiğine inanılmaktadır.

PARA

Bern şehrinde: diğer İsviçre şehirleri gibi Euro değil “İsviçre Frangı” kullanılır. İsviçre Frangı, aslında Euro’ya nazaran % 10 daha düşük olmasına rağmen, şehirdeki alışveriş sırasında eğer Euro verirseniz frank üzerinden değerlendirilen fiyatı “bire-bir” sayarlar ve ona göre sizden Euro alırlar ve hatta Euro verirseniz, üstünü Frang olarak verirler.

Bunu önlemek yani zarar etmek istemiyorsanız, İsviçre şehirlerindeki alışverişlerde “kredi kartı” kullanınız.

Bir not daha: bozuk Euro para asla kabul etmezler.

Ama siz Euro Eurot para verirseniz, üstünü Frang olarak bozuk verebilirler.

İsviçre Bern Aane Nehri

AARE NEHRİ

Nehir 288 km uzunluğu ile İsviçre’nin en uzun nehridir. İsviçre’nin başkenti Bern de Aare nehri özel bir anlam taşır. Bernlilerin “kendi nehirleri için özel bir sevgileri” vardır. Ve ünlü Aare Loop şehir çevresinde aktığı için ona hassasiyetle muamele ederler.

Özellikle Ortaçağ döneminde, Bern şehri yarım adanın alt kısmında yayılmışken, Aare nehri, şehrin üç tarafında yabancı ordulardan korunmayı sağladı.

19’ncu yüzyılda ilk yüksek köprüler inşa edilinceye kadar, şehirde birden fazla yol yoktu.

TARİH

Aare nehrinin kıvrımındaki kayalık bölge: gerek tepelerle çevrili olması ve gerekse nehirle çevrili olması nedeniyle, savunma anlamında büyük kolaylık yaratmaktadır. Buna bağlı olarak: antik dönemde burada “Nydegg” isimli bir kalenin varlığından söz edilmektedir.

Evet, Berthold tarafından şehrin kurulduğu o dönemde: Aare nehri, özellikle tuz ticareti için çok önemli bir ulaşım yeridir. Dönemin en önemli elementi tuz dur ve bütün Avrupa’ya tuz ticareti Aare nehri üzerinden yapılmaktadır. (Neden tuz: çünkü tuz gıdaların tuzlanarak saklanmasında çok yoğun kullanılıyor.)

Zahringenli Dük Bertchtol von Zahringen: 1191 yılında burada bir şehir kurmaya karar verir. Şehrin kurulduğu yer: Almanca konuşan Alemanni ve Fransızca konuşan Burgundyler arasında sınır olur yani askeri bir üs bölgesidir.

Ancak 1218 yılında: Dük Berthold varis bırakmadan ölüp Zahringen hanedanı yok olunca: Bern özgür bir şehir haline geldi. Ardından: Roma imparatoru Frederich II tarafından ilhak edilir ve imparatorluğa bağlı özgür bir şehir oldu. Ardından, şehri yöneten piskoposlar çevredeki toprakları satın alarak güçlerini geliştirdiler.

1353 yılında bağımsız bir devlet olarak gücünü genişleten şehir, İsviçre Konfederasyonuna girdi.

1405 yılında: ağırlıklı olarak ahşaptan yapılmış şehir, büyük bir yangın sonucu harap oldu.

Ardından, şehir kumtaşından yeniden kuruldu. Bu sırada: çevredeki metropollerin büyük kısmı modernize edildi ve günümüzde Old Bern olarak bilinen bu bölüm, o dönemden bugüne kadar bozulmamış olarak muhafaza edildi.

Şehir, 18’nci yüzyılda 52 bölgeyi yöneten patriklerin idaresindeydi. Ancak 1798 yılında Fransız devriminin ardından, Fransızlar buradaki patrik idaresini yıktılar ve şehri ele geçirdiler.

1815 yılında: şehir yeniden kısmen canlandı ve 1831 yılında şehirdeki Fransız idaresi bitti.

1848 yılında, şehir İsviçre Konfederasyonunun bir parçası ve idari merkezi oldu.

UNESCO

Şehir merkezi, Avrupa’nın en iyi korunmuş Ortaçağ yerleşimlerinden birisidir ve bu yüzden, 1983 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

İsviçre Bern Turizm

TURİZM

Bear Park üstünde yükselen Gül Bahçesi ve 101 metre yükseklikteki katedral kulesi platformu, Aare nehrinin aktığı eski kasabanın güzel manzarasını sunar. Burçlar nehre doğru dik açılır.

Eski şehrin: butikler, barlar ve bazıları kemerli ve küçük sokaklarında yürüyüş yapabilirsiniz. Ortaçağ dönemi kuklaların çeşitli hareketler sergiledikleri “Zytglogge saat kulesi” mutlaka görülmelidir. Ayrıca: Gotik katedral, Münster ve Belediye binası da görülebilir.

Şehirde, İsviçre hükümetinin koltuğu, Parlamento binaları (Bundeshaus), tren istasyonuna çok yakındır ve şehrin üstünde yükselir. Old Bern bölgesindeki Avrupa’nın en uzun ve korunaklı alışveriş caddesini unutmayın. Tabii: “Barengraben” yani ayıların yaşadıkları park alanı da görülmelidir.

Şehir çok iyi bir toplu taşıma sistemine sahip olsa da, şehir merkezi yürüyerek gezilebilir.

İsviçre Bern Karnavalı

BERN KARNAVALI

Karnavalın kökeni: 1513 yılına kadar gitmektedir. 1523-1525 yılları arasındaki köyle savaşı sonrasında, Papalık tarafından karnavallar ve dini temalar yasaklanmıştır. Protestanlar için: ifade özgürlüğü, reformasyon dönemine kadar geri verilmez.

Ancak, 1982 yılında, yeniden karnaval düzenlenmeye başlar. Ülkede, en büyük 3’ncü karnaval, Bern şehrinde düzenlenir. Günümüzde, şehirdeki karnaval her yıl “Şubat” ayında, iki gün yapılır.

BERN ÜNİVERSİTESİ

“Langgasse” bölgesinde, üniversite binaları vardır. Üniversiteye bağlı, Bilimler Uygulamalı Üniversite ve çeşitli meslek okulları bulunur.

NE YENİR

“Röstis” bir tür patatesli kektir. “Sauerkraut”: lahana ile yapılmış ve haşlanmış ama soyulmamış patateslerle servis edilir.

ÇİKOLATA

Bern: diğer İsviçre şehirleri gibi tam bir çikolata cennetidir. Şehir nefis çikolatalarıyla tanınır. Burada özellikle butik çikolatacılar öne çıkmaktadır. Buralarda çikolata: tablet tablet ama kocaman tabletler şeklinde satılır. Bu ev yapımı çikolatalar, tabletler kırılıp, tartılarak satılır. (ortalama 100 gram 8-9 Euro civarındadır.)

Bu tablet çikolataların: fındıklısı, fıstıklısı var, hatta acılısı bile var. Bitter çikolata sevenler varsa, en son olarak “Lint” marka, son çıkardığı bitter çikolatalarda kakao oranını % 99’a kadar çıkardı, yani çikolata yok, doğrudan kakao yiyorsunuz. Ağızınıza aldığınızda gerçekten bitter tadı hissediliyor. Evet, çikolatalar ne kadar güzel olsa da fiyatlar uçuktur.

İlk olarak Thedor Tobler tarafından üretilen dünyaca ünlü “Toblerone” çikolataları burada imal edilmektedir.

ALIŞVERİŞ

Bern şehrinde mutlaka dikkatinizi çekecektir: ülkemizdeki ünlü mağaza zincirlerinden birisi (Migros) tarafından açılan süpermarketler ve hatta banka göreceksiniz. Pazar günleri, şehirde hiçbir açık yer bulunmaz. Şehirdeki bir diğer süpermarket ismi “Coop” denen marketler zinciridir.

Ancak, İsviçre ülkesinin diğer şehirlerinde olduğu gibi, Bern şehrinde de alışveriş yapmak çok zordur, çünkü gerçekten her şey çok pahalıdır. Örnek: ülkemizde 0.50 TL satılan küçük bir şişe su, bu şehirde 4.5 Euro satılmaktadır. Vasat ve klasik bir hamburger menüsü 17-18 Euro civarındadır. Birçok ülkede, magnetler 1-2 Euro’dan satılırken, burada bir magnet 8-10 Euro civarındadır.

Hani derler ya: İsviçre: çikolata, saat ve çakı diyarıdır diye, bunlar  doğru ancak bunları satın almak mümkün değil, fiyatlar çok yüksektir. Bern şehrini ziyaret ederseniz, bence sadece gezin, alışveriş yapmayı düşünmeyin, zorunlu ihtiyaçlarınızı Migros veya Coop denen süpermarketlerden karşılayın.

İsviçre Bern Spitalgasse-Lauben-Arkaden

Spitalgasse-Lauben-Arkaden

Burası: şehrin şık ve eski bina cephelerinin görüldüğü, pek çok mağaza bulunan canlı alışveriş caddesidir. Bernliler, hava nasıl olursa olsun, saatlerce sürecek rahat alışveriş gezilerini severler.

Yaklaşık 6 km uzunluktaki caddenin üstü kemerlerle kapatılmıştır. Böylece: Avrupa’nın en uzun ve kapalı alışveriş caddesi kabul edilir. Burada: uluslar arası markalardan yerel butiklere ve uzman dükkanlara rastlamak mümkündür.

Caddenin sonunda: “Kafigturm” kulesi denen bir yer vardır, burası bir zamanlar gözetleme kulesi ve hapishane olarak kullanılmıştır. Caddenin devamı niteliğindeki “Marktgasse” denen yerden yöreye özgü peynir satın alabilirsiniz.

Rathausgasse

Bu caddeye paralel sokaklarda, el sanatları ve lüks eşyaların satıldığı şirin dükkanlar vardır.

Kramgasse

Burası popüler bir alışveriş merkezidir. Bu bölgenin uzun ve hafif eğimli sokaklarında, barok cepheli yapılar vardır. Sokağın uzunluğu toplam 330 metredir.

Matte

Burada: butikler, el sanatı ürünlerinin satıldığı tezgahlar ve sanat stüdyoları vardır.

 

GEZİLECEK YERLER

Şehir merkezinde katedrale kadar yürüyün, sonra büyük bir saat, astronomi saati göreceksiniz. Sonra caddede yürümeye devam edebilirsiniz.

İsviçre Bern Old Bern

ESKİ BERN (OLD BERN)

Bu bölge, yukarıda söz ettiğim gibi, UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır. Nehrin sağ kıyısında, birkaç köprüyle şehrin yeni kısımlarına bağlanır.

Eski Bern: Ortaçağ görünümündeki diğer İsviçre şehirlerine nazaran daha iyi korunmuştur. 2.3 kilometre karelik kapalı park, kuleler ve 16’ncı yüzyıl çeşmeleriyle karakterize edilmiştir.

Burada: 1421-1598 yılları arasında yapılan Gotik katedral, 1406-1416 yılları arasında yapılan Belediye Sarayı (Rathaus) ve 1494 yılı yapımı Nydegg kilisesi vardır. 1851-1902 yılları arasında yapılan Federal Saray (Bundeshaus): İsviçre Parlamentosunun yanı sıra, Federal Hükümetin idari ve icrai dairelerine ev sahipliği yapar.

Saat kulesi ve bir zamanlar şehri koruyan eski surlardan kalan iki kule “Cage” kulesidir. (Kafigturn) Şehrin en meşhur ayı çukuru ve parkı da buradadır.

İsviçre Bern Markgasse

Markgasse

Burası: Ortaçağ dönemindeki şehir merkezidir. 13’ncü yüzyılda inşa edilmiştir. Burada: iki çeşme vardır. İlk çeşme “Anna Seiler” e adanmıştır. Kendisi: salgın hastalıklara yakalananlara yakalananların tedavi edildiği “Island Hospital” ın kurucusudur.

Heykelde: Anna, küçük bir tabak içine su döken, mavi elbiseli bir kadın tarafından temsil ediliyor. Diğer çeşme: üzerinde bir bayraktar heykeli olan “Schützenbrunnen” isimli heykeldir.

İsviçre Bern Katedral Münster
İsviçre Bern Katedral Münster

Katedral-Münster Katedrali

İsviçre ülkesinin en görkemli katedralidir. Buranın yapımı 200 yıldan fazla sürmüştür. İnşaata 1421 yılında başlanmış ve ancak nef bölümünün tamamlanması 150 yıl sürmüştür. 1893 yılında, yapıya eklenen kulenin yüksekliği 100 metredir. İsviçre ülkesinin en yüksek kulesidir. Kulede bulunan büyük çan ise, 1611 yılında buraya konulmuş olup ağırlığı 10 ton kadardır.

Kulenin 2’nci katından şehrin güzel manzarasını izlemek mümkündür. Ancak asansör yok, 254 taş basamak merdiven çıkılması gerekiyor. Bu merdivenler dar ve spiraldir, çıkmaya niyetlenenler zor bir çıkışı göze almalıdır.

Yapının ana girişinin üstündeki alınlıkta: cennet ve cehennemi anlatan figürler bulunuyor. Bunlar arasında özellikle “Son Yargı” isimli eseri mutlaka görün. Erhart Küng tarafından yapılan bu eser: her sosyal sınıftan, toplam 234 lanetli ve kutsanmış ruhu temsil ediyor ve 1490-1495 yılları arasında yapılmıştır.

Koro bölümünde: 15’nci yüzyıldan kalma vitray pencereler bulunuyor. Sunağın üzerinde, kıyameti temsil eden 200’den fazla figür görülüyor.

İsviçre Bern Katedral Münster
Katedralin hemen önünde bir heykel dikkati çekiyor.

Bu heykeldeki kişinin elinde iki yazılı taş kitabe bulunmaktadır. Bunlar: Musa tarafından indirilen Yahudiliğin On emridir. Bu heykelin: hemen katedralin çıkış kapısı önüne dikilmesinin sebebi: katedralden çıkan Katoliklere “On emri” hatırlatmaktır. (Bernliler Protestandır.) Heykeldeki adam figürünün kulaklarının neden öyle işaretlendiği bilinmiyor.

İsviçre Bern Katedral Münster arkası aare nehri

Katedralin hemen arka bahçesinden, Aare nehrinin muhteşem manzaraları gözleniyor, buraya mutlaka uğrayın ve fotoğraf çekin.

Belediye Sarayı-Rathaus

Bern kantonu parlamentosu, burada toplanır. Bina: 1406-1415 yılları arasında yapılmıştır. 1’nci katta: merdivenler üzerinde bir çift oda vardır. Zemin ve kirişler, eski tahıl ambarı olarak hizmet görülen yıllarda, dört yuvarlak sütunla desteklenen bir salon vardır. Belediye Binasının hemen karşısında bir çeşme vardır.

İsviçre Bern Venner Brunnen-Bayraktar

Venner Brunnen-Bayraktar

Tipik ve rengarenk üniforması içinde: Bernli bir bayraktar heykelidir. Çeşme: 1542 yılında yapılmıştır.

İsviçre Bern Nydegg Kilisesi

Nydegg Kilisesi-Fransız kilisesi

1269 yılında kurulan Dominik manastırının bir parçası olarak 1270-1285 yılları arasında inşa edilen bu kilise, Bern şehrindeki en eski kilisedir. Kiliseye 1302 yılında ahşap koro tezgahları eklenmiştir.

15’nci yüzyıl başlarında, Papa Martin V: şehre bir piskopos ataması ve katedral inşa edilmesi için ev sahipliği yaptı. 1623 yılında, kilise, Fransızca konuşan Protestanların, şehirdeki ibadet yeri olarak kullanıldı.

1685-1851 yılları arasında ise: Fransa’dan kaçan Huguenotlar (Fransız Calvinistleri) tarafından hem ibadet ve hem de konaklama için kullanıldı.

Kilisenin iç kısmı: Katoliklikle eski bağların işaretlerini gösterir. Ancak daha sonra burayı alan Bernli Protestanlar: duvar resimlerini bıraktılar. Binanın olağanüstü tasarımı, transeptsiz merkezi bir nef, neften ve şapelin üstünde tek bir çatı ve cemaatleri rahibelerden ayıran kalıcı bir bölüm bulunur.

Günümüzde ise, kilise, bir Protestan kilisesi olarak ve Fransızca konuşanlar tarafından kullanılmaktadır. Güney koridorlarının batı cephesi ve cephesi: 1753-1754 yılından kalmadır. Tam bir restorasyon 1912 yılında yapılmıştır. Dış kısım ise, 1966-68 yılları arasında restore edilmiştir.

Federal Saray-Ulusal Parlamento Binası

Bern: 1848 yılında İsviçre’nin başkenti ilan edildikten sonra, Parlamento için yeni bir yer inşa edilmesi düşünüldü; 1852 yılında batı kanadı ve 1884 yılında doğu kanadı yapıldı. Kubbe ve altın çizgili, heybetli orta bölüm: 1902 yılında tamamlandı ve kullanıma açıldı.

Kubbe bakır kaplandı ve bittikten hemen sonra: zamanla kırmızımsı bir renk aldı. Zamanla, eski bakırın tipik olarak turkuaz rengi gelişti. Parlamento binasındaki süslemeler: ülkenin dört bir yanından gelen 38 sanatçılar tarafından yapıldı.

Binada: 3 komplek vardır.

Federal Meclis Bölümü: Burada merkez kubbeli salon ve iki katlı meclis binası vardır.

Federal Mahkeme Bölümü: Burası 2004 yılında açılmıştır.

Parlamento önündeki meydan (Parliament Square): 31 Temmuz 2004 tarihinde yani İsviçre Ulusal Güvenlik gününde açıldı. Binanın hemen önündeki havuzda 26 fiskiye var, bunlar İsviçre’deki kanton sayısını temsil ediyor. Meydanda eskiden olduğu gibi araç park yerleri bulunmuyor. Geleneksel haftalık Pazar burada düzenleniyor.

Her Cumartesi ve Salı sabahları: kasaplar ve peynir üreticileri, tütsülenmiş et, peynir ve hamur işleri satmak için burada toplanırlar. Parlamento binasının çevresindeki alanlar: hem yerli hem de ziyaretçiler için düzenli bir buluşma yeri olarak kullanılır. Ayrıca yaz aylarında burada su eğlenceleri düzenlenir.

İsviçre Bern Barengraben
İsviçre Bern Barengraben Ayı Parkı

Barengraben-Ayı Parkı-Bear Park

Şehirdeki ayıların ilk kayıtları: 1441 yılından gelir. Barengraben ayı parkı: Bern eski şehir altındadır. Ekim 2009 tarihinden sonra, eski moda ayı çukurunun (Bears Pit) yerine, yeni bir Barenpark almıştır.

Ayı çukuru: 1857 yılından beri, Nydeggbrücke köprüsündeki Barengraben bölgesindedir. Hatta, tarihi geçmiş incelendiğinde, ayıların 1513 yılından beri burada canlı sergilendikleri bilinmektedir. Burası: yıl boyu açıktır ve giriş ücretsizdir.

Aare nehri boyunca, Nydeggbrücke köprüsündeki ayı çukurunun bitişiğindedir. Park alanında üç kahverengi ayı vardır. Özellikle Aralık 2009 tarihinde doğan ikiz ayılar ilgi çeker. Bu hayvanlar: 2009 yılından beri, Aare nehri kıyısındaki yeni park alanında yaşıyorlar.

Ayı parkında: Fin, Björk ve kızı Ursina isimli ayılar barınıyorlar. Parkta, ayıların tırmanabileceği, nehirde yüzebilecekleri, oyun oynayabileceği ve aynı zamanda geri çekilip rahatlayabileceği 6000 metre karelik alanlar bulunuyor.

Hatta eski ayı çukuru ile birlikte, toplam alan 6500 metre kare oluyor. Ayılar: eski çukurlarının aksine, şimdi bütün gece dışarıda kalabiliyorlar.

Mağaralar ve diğer saklanma yerlerindeki kızıl ötesi kameralar, ayıların ziyaretçiler tarafından nerede olduklarını sürekli izleme ve gözleme şansı veriyor. Ancak ziyaretçilerin ayılara yiyecek atmalarına izin verilmiyor.

Ayı sadece Bear Park da bulunmaz.

Şehir genelinde, bu hayvanların sayısız simgesi görülür: çeşmelerdeki figürlerde, saat kulesinde (Zytglogge), cephe dekorasyonlarında, hazlenur zencefilli kurabiye ve choclate’den yapılmış ayılar görmek mümkündür.

1923 yılında Muirhead tarafından yazılan bir notta: “Ayı ve Bern kelimesinin gerçek bağlantısı ne olursa olsun, en eski bilinen şehir mühründe (1224) bir ayı figürü vardır ve yaşayan ayılar 1513 yılından beri Bern’de şehrin harcamalarında görülürler. Ancak özellikle belirtmekte yarar var: Hayvanları koruma (RSPCA) üyeleri, bu ayı çukurundan oldukça rahatsızdırlar.

Zytglogge-Saat Kulesi-Astronomik saat
Zytglogge-Saat Kulesi-Astronomik saat

 

Zytglogge-Saat Kulesi-Astronomik saat

 

Zytglogge-Saat Kulesi-Astronomik saat

Karnhaus Platz meydanındadır. Bern şehrinin sembolüdür. Saat kulesi: saati gösterirken, aynı zamanda ayları, günleri, burçları ve ayın hallerini de gösterir.

Gelelim tarihi sürece:

Şehrin en sıra dışı anıtı olan saat kulesinin bulunduğu yer: 1218-1220 yılları arasında, ilk batı kent kapısı olarak yapılmış kulededir. 54.5 metre yüksekliktedir. Kulenin dış görünümü: geç Barok unsurlarının hakimiyeti altındadır.

Burası: 1256 yılında ise hapishane olarak kullanılmıştır. Bu kuleye: 1405 yılında, günümüze kadar kullanılan saat mekanizması yerleştirildi. Bu ortak mekanizma yardımıyla: saatin içinde bulunan çanlar, iki kule saati, mekanik figürler ve astronomik saat yürütülüyor.

Kulenin üst kısmında saat kadranı ve alt kısmında ise astronomi kadranı vardır. Büyük kadran: 1930’larda Viktor Surbek tarafından üretilen bir fresk tarafından çevrelenmiştir. 1530 yılında: süslü astronomik objeler eklendi. Saat kadranı: üzerinde Roma tanrıları Venüs, Mark ve Jüpiter resimleri görülür.

Astronomi kadranının yanında ise, zaman tanrısı “Kronos” heykeli vardır. Kulenin üstündeki dört büyük resim ise: Bern şehrinin kuruluşu ve tarihini anlatır. Saati duyurmak için, bronz dökme çana elle vuruluyordu. 1770-1771 yılları arasında, kulenin dış görüntüsü, barok bezemeler yapılarak bugünkü görünümüne kavuşmuştur. Saat: uzun yıllar, şehrin ana saati olarak hizmet etti; günün saatini göstermesi yanında, ayın, Zodyak ve evresinin işaretlerini de gösteriyor. Böylece standartları belirledi.

Gösteri

Ben ziyaret ettiğimde, kulede gösteri yoktu, ama siz ziyaret ettiğinizde görecek olursanız, gösteri hakkında bilgi vermek istiyorum. Saat başlarında gösteri sunuluyor. Gösteri özellikle çocukların ilgisini çekiyor. Gösteriyi izlemek için: saat başına 5 dakika kala, burada olmalısınız.

Gösteri: soytarının başının üstünde bulunan iki çanın çalmasıyla başlar. Ardından: ayılar ve yaşlı-sakallı bir kral harekete geçiyor ve içeriye giriyor. Horoz öter ve kanatlarını çırpar. Zaman baba, kum saatini döndürür ve zaman böylece akıp gider. Kulenin içindeki gösteri dışarıdan izlenebilirken, saatin içine de rehberli turlar düzenleniyor. Son bir not: Einstain, ünlü izafiyet teorisini, bu kuleye bakarak geliştirmiştir.

Zahringer Brunnen Çeşmesi

Kramgasse bölgesinde, Hans Gieng tarafından 1535 yılında yapılan bu çeşme: şehrin kurucusuna adanmıştır. Çeşmenin üstündeki heykelde: şehrin kurucusu Dük zırh kuşanmış bir ayı olarak tasvir edilmiş, ayaklarının dibinde yavru bir ayı ve kalkanında “aslan” resmi görülür.

Kindlifresser Brunnen Bölgesi

Child-Eater Fountain heykeli
Child-Eater Fountain heykeli

Child-Eater Fountain heykeli

Heykelin bulunduğu çeşme, şehirdeki 11 çeşmeden birisidir. Çeşme, söylentilere göre, şehirdeki Yahudi cemaatini uyarmak için yaptırılmıştır. Yaklaşık 500 yıllık bu heykelde: bir bebeği yiyen bir adam tasvir ediliyor. Adamın çantasında 5 çocuk daha görülmektedir.

Kimse, bunun sebebini bilmemektedir. Muhtemelen; ortaçağda çocukları korkutmak için kullanılan ortak bir sahne tasvir edilmektedir. Ancak heykelle ilgili çeşitli teoriler bulunmaktadır.

Heykelin, Bern Yahudi topluluğuna bir tür uyarı olduğudur düşünülmektedir. Çünkü: heykelde çocuğu yiyen adam: Yahudilerin o dönemde giymek zorunda kaldıkları sarı-sivri Judenhut’a çarpıcı şekilde benzeyen bir şapka takmasıdır. Ayrıca: Yahudilerin ritüellerinde çocuk kanı kullandıkları efsanelere konu olmuştur.

Bir diğer teori: korkunç Ogre’nin (yani adamın) Yunan Titan’ı olan Kronosu tasvir etmesidir. Kronos: Yunan mitolojisindeki en rahatsız edici masallardan birisidir. Buna göre: Kronos, tahtını devralmaması için, bir gün 7 çocuğundan 5 tanesini yer ama 6’ncı çocuk olan Zeus kaçar ve sonunda kardeşlerini kurtarır. (Heykelde 5 çocuğun yenilmesi tasvir edilmektedir.)

Son teori:

Adam, Bern’in kurucusu Duke Berchtold’un ağabeyidir. Görünüşe göre, küçük kardeşinin yıllarca gölgesinde kalmasının kıskançlığıyla çılgına döndüğünden sonunda kasabanın çocuklarını topladığı ve yediği şeklindedir. Ancak bu hikaye, kasabanın tarih kitaplarında kayıtlı değildir.

Son bir teori: çocukların ayı çukurlarından uzak durmaları için bir uyarıdır. Heykelin tabanını çevreleyen ayılar bu teoriyi destekler. Ancak ayı çukurları, heykelin yapımından yaklaşık 300 yıl sonra açılmıştır.

1546 yılında Hans Gieng tarafından: yine burada bulunan 100 yıllık bir çeşmeyi değiştirmek için  yapılan çeşme ve heykel, bir sanat eseri değildir. Ancak şehrin en eski çeşmelerinden biridir. 500 yıldır Bernli çocukları korkutmuş olan heykel, orada durmaya devam etmektedir.

Zahringer Brunnen heykeli

Zahringer Brunnen heykeli

Zahringen çeşmesi: tam zırhlı, ayı heykeliyle bulunan kişi, Bern şehrinin kurucusu Berchtold von Zahringer’dir ve elinde altın aslan tutar.

ALBERT EİNSTAİN EVİ

ALBERT EİNSTAİN EVİ

Kendisi: 1902-1909 yılları arasında; UNESCO Dünya Kültür Mirası olarak koruma altına alınan Kramgasse bölgesindeki bu evde yaşamıştır. Kendisi 1902 yılında Bern şehrine geldi.

Eşi Mileva 1903 yılında buraya geldi ve ilk çocukları Hans Albert burada doğdu. 1905 yılında: Bern şehrinde İsviçre Federal Patent Enstitüsünde çalışırken: ışık, uzay ve zamana ilişkin kuramlarla ilgilendi. Relativite-Görecelilik (yani e=mc kare) kuramını burada geliştirdi ve geliştirdiği yıl olan 1905 yılı “Annus Mirabilis” (Mucize yılı) olarak anılır.

Fizik dehasının 20’nci yüzyılın başında Bern de kalışının kanıtı ve günümüzde bu yapı müze olarak düzenlenmiştir. Burayı ziyaret ederseniz: büyük fizikçinin yaşadığı yerleri görebilirsiniz. Ünlü fizikçinin burada yaşadığı dönem: olağanüstü yıl yani bilimsel keşiflerinin en yaratıcı dönemiydi.

Müzede: Einstein’in yazı masası, hayatı, eserleri ve konuşmalarını içeren sayısız fotoğraf ve orijinal belgeler bulunuyor. 2’nci katta: ünlü bilgin ve ailesinin yaşam koşulları, o zamanki mobilyalarla gösterilmiştir. 3’ncü katta: bilginin biyografisi, hayatı ve çalışmaları anlatılıyor.

bern.botanik bahçesi.1
BOTANİK BAHÇESİ-ALPİNUM

BOTANİK BAHÇESİ-ALPİNUM

Şehrin tam merkezindedir. Açık havada ve 7 serada 6000 bitki türü yetişmektedir. Burada: Asya ve Kuzey Amerika’daki bitkiler kadar, yüksek dağlarda yetişen bitkiler de vardır. Botanik bahçesindeki Palmiye Evi: genellikle nemli tropikal bölgelerde yetişen bitkiler görülür.

Fern House denen yerde: tropik dağ ormanlarından gelen bitkiler bulunur. Bahçedeki diğer bölüm ise: yarı çöllerin sıcak ve kuru ikliminde yetişen bitkiler bulunmaktadır. Burayı ziyaret ederseniz: İsviçre bitki örtüsü hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.

UNTERTORBRÜCKE KÖPRÜSÜ

Şehrin en eski köprüsüdür. 1461-1489 yılları arasında yapılmıştır. İlk yapıldığında: meşe ve ahşap kısımların yoğun olduğu köprü, 1460’lı yıllarda tamamen taş olarak yeniden yapılmıştır. 1818 yılında köprünün üst yapısında değişiklik yapılmıştır. 1979-1981 yılları arasında köprüde restorasyon yapılmıştır.

ŞEHİRDEKİ MÜZELER

Kunst Museum-Güzel Sanatlar Müzesi

Kunst Museum-Güzel Sanatlar Müzesi

Aare nehri kıyısında, eski şehrin kuzeyindedir. İsviçre ülkesinin en eski müzesidir. 1809 yılında Bern Devlet Sanat Koleksiyonu kurulduktan sonra, neoklasik tarzda inşa edilen müze binası, 1879 yılında hizmete açılmıştır. Müzede: Ortaçağ Bern tabloları vardır. Ayrıca: Monet, Cezanne, Renoir, Vann Gogh ve Hodler gibi sanatçıların eserleri sergileniyor.

Ayrıca, yine bu müzede: Zentrum Paul Klee isimli sanatçının, yaklaşık 4000 eseri bulunuyor. Galeriler şeklinde düzenlenen müze, gerçekten ilginçtir. Sürekli büyüyen ve gelişen koleksiyonda: 3000’in üzerinde resim ve heykelin yanı sıra 48.000 çizim, baskı, fotoğraf, video ve film bulunur.

Schweizerrisches Alpines Museum-İsviçre Alpleri Müzesi

Burası, dağ tutkunları için muhteşem bir müzedir. Çeşitli haritalar, antika kayak ve tırmanış ekipmanları sergileniyor. Evet, bu müze, tamamen İsviçre dağlarının çeşitliği konusunda düzenlenmiştir.

Museum Für Kommonikation-İletişim Müzesi

İlk santrallerden, modern yazıcılara kadar uzanan dönemde, posta hizmetleri, telgraf ve telefonun tarihi anlatılıyor. Girişte ise: İsviçre ve diğer birçok ülkeye ait “pullar” sergileniyor. Benim özellikle pul merakım olduğundan, buradaki muhteşem nadir pulları büyük bir beğeniyle seyrettim, pul meraklılarına duyurulur.

Bernisches Historisches Museum-Bern Tarih Müzesi

Burada: el yapımı aletler, silahlar, biblolar ve mücevherler sergileniyor. En değerli parçalar ise: 1476 yılında yapılan Grandson Savaşında, Burgonya dükünden ele geçirilen ganimetlerdir. Bunların arasında: savaş gereçleri, süslemeli el yazmaları ve değerli goblenler bulunuyor.

 

İsviçre Alışveriş

İsviçre Alışveriş

Ülkedeki alışverişlerinizde, İsviçre Frangı biraz pahalı gelebilir ama unutmayın ki, alacağınız ürünlerin kalitesi, çok üst düzeydedir.

Bu ülkede: şık mağaza vitrinlerini süsleyen, birçok çeşit lüks eşyalar, saatler, mücevherler ve son moda ürünler satın alabilirsiniz.

Ama, unutmayın ve alışverişten önce mutlaka fiyatları öğrenin veya sorun, yoksa büyük sürprizlerle karşılaşabilirsiniz.

Eğer, bütçeniz pahalı ürünler için uygun değilse, büyük alışveriş merkezlerini deneyebilirsiniz. Fiyatlar, kantonlar arasında değişmez.

Satıcılar, genellikle nazik ve bilgilidir.

İsviçre Alışveriş

 ALIŞVERİŞ

Ülkede: şık mağaza vitrinlerini süsleyen lüks eşyalar, saatler, mücevherler ve son moda ürünleri görmek mümkündür.

ÇALIŞMA SAATLERİ

Ülkedeki alışveriş merkezleri ve mağazalar: 08.00-18.30 arasında açık kalırlar. Bazı şehirlerde ise, mağazalar, akşam saat 21.00’e kadar açık kalırlar. Cumartesi günleriyse: mağazalar yarım gün hizmet verirler. Cumartesi günleri: 08.00-17.00 arasında açık kalırlar. Pazar günleri ise, yiyecek satan yerler haricinde, bütün mağazalar kapalı.

NEREDEN ALIŞVERİŞ YAPILIR

Şık butiklerin çok öne çıktığı başlıca şehirler şunlardır: Zürih, Cenevre, Bern, Basel, Gstaad ve Sankt Moritz.

NELER SATIN ALINIR

Ülkede, alışveriş denilince ilk akla gelenler: peynir, çikolata ve guguklu saattir.

Bunun dışında: kürk, saat ve mücevher gibi, lüks ürünler de satın alabilirsiniz.

LİKÖR

Meyve konyakları var. Özellikle: eaux-de-vie. Bunlar: elma, kiraz, üzüm, armut, erik likörleri olarak çeşitlendirilmiştir. Taşınması kolay olması nedeniyle, güzel bir hediyeliktir.

İsviçre Alışveriş Peynir

PEYNİR

Ülkenin peynirleri ünlüdür. Ancak, satıcılar, hangi tür peynirin uzun süre dayanacağını ve evinize kadar götürebileceğinizi size hatırlatır. Peynir konusunda daha ayrıntılı bilgi isterseniz: İsviçre yemek bölümünde bulabilirsiniz. Orada, peynir çeşitleri konusunda, ayrıntılı bilgi veriyorum.

İsviçre Alışveriş Çikolata

ÇİKOLATA

Ülke, dünya üzerinde, en fazla çikolata çeşidi üretilen yerdir. Özellikle, sütlü çikolatalar dünyaca tanınır. Lüks çikolata mağazalarında: truffle bulabilirsiniz. Bu, bir tür çikolata ile yapılan tatlıdır.

İsviçre Alışveriş Çakı

ÇAKI

Cepte taşınabilir tek parça olarak yapılmış olan, İsviçre Ordu Çakısı: tornavida ve minyatür testere dahil olmak üzere, 30 farklı parçadan oluşmaktadır. Victorinox çakıları: daha az çeşitli de bulunmaktadır.

Amerika’da, her köşe başında “Starbuck, Mcdonalts” gibi yerler varsa, bu ülkede de, her köşe başında “Victorinox” yani “çakı satış mağazaları” bulunuyor. Bu çakılar: muhteşem: tirbüşonu var, testeresi var, şampanya açabilir, envai çeşit şeyi yontup biçebilirsiniz.

İsviçre Alışveriş Kol ve Duvar Saatleri

KOL VE DUVAR SAATLERİ

İsviçre, her türlü saati bulabileceğiniz bir yer. Hediye olarak: Rolex, Audemars, Piguet ve Blancpain gibi pahalı markalar veya daha uygun fiyatlı Swatch bulabilirsiniz. Ama, hangi marka ve tip saati alırsanız alın, kesinlikle kaliteli bir ürün aldığınıza emin olabilirsiniz.

Büyük alışveriş mağazaları ve hediyelik eşya dükkanlarında ise: birçok çeşit guguklu saat bulabilirsiniz.

DİĞER HEDİYELİK EŞYALAR

Ülkede, diğer rağbet gören hediyelik eşyalar şunlardır: inek çanları, bebekler, ahşap oyuncaklar, kase ve tabaklar, müzik kutuları, bakır ürünler, Paskalya yumurtaları ve kağıt üzerine manzara panoları bulunmaktadır.

Ayrıca; turistik yerlerde satılan tişörtlerin üzerinde: inek resmi var. Haki renkli bu tişörtlerin üzerinde, ayrıca “Swiss Army” yani “İsviçre Ordusu” yazıyor.

Belçika Brüksel

Belçika Brüksel

 

(15.10.2023 tarihli gezi notlarım) 

Brüksel denilince ilk akla gelen “Avrupa Birliğinin Başkenti” olduğudur. Öte yandan “NATO” merkezi de bu şehirde bulunmaktadır. Bunların yanında: birçok Avrupa şehrine yakın olması: bu şehirde, birçok insanın yaşamasına neden olmuştur.

Bunun yanında, yine Brüksel denilince, birçok insanın aklına “bira” ve “çikolata” geliyor. Ayrıca, Washington’dan sonra, dünyanın en yeşil ikinci başkentidir.

Yağmur hiç eksik olmaz. Havanın bu kasvetini engellemek için, mutluluk hormonu salgılayan, dünyanın en meşhur çikolatalarını üretmektedirler.

Şehir: Belçika ülkesinde 3 feodal bölgeden birisinin başkentidir. Yukarıda söz ettiğim gibi, Avrupa Birliğinin 3 ana kurumu olan “Avrupa Birliği Komisyonu”, “Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi” ve “Avrupa Parlamentosu” bu şehirde bulunmaktadır.

Bunlara bağlı olarak da, yüzlerce irili-ufaklı kuruluş ve temsilcilik, yine şehirde bulunmaktadır.

Şehirde yaşayanların nüfusu: 1.1 milyon kişidir. Bunların % 30’luk bölümü yabancıdır. Şehirdeki yeşil alanların (park, bahçe, ormanlık alanların) toplamı ise: % 11.4’ dür.

Şehir merkezindeki bulvarlar: deniz seviyesinden yalnızca 15 metre yüksektedir. (Hollanda’da deniz seviyesinin altında, hatırlayanlarınız olacaktır)

Madou denilen yer: deniz seviyesinden 52 metre yüksektedir. Şehirdeki en yüksek nokta, deniz seviyesinden 100 metre yüksektedir.

Şehrin coğrafi konumuna gelince: şehir dört ülke sınırı ile çevrilmiştir ki bunlar “Fransa, Hollanda, Almanya ve Lüksemburg” dur. Ayrıca: şehrin Kuzey Denizi ve dolayısı ile İngiltere’ye bakan bir sahili bulunur.

TARİHİ SÜREÇ


Şehir, ilk olarak birkaç yüzyıl önce, burada bulunan bir bataklığın kurutulmasıyla ortaya çıkmıştır. Zaten, isminin kelime anlamı da Bataklığın içindeki yerleşim yeridir.

Brüksel: Köln ve Bruges şehirleri arasındaki ticarette hızla gelişip kalkınmıştır. Takip eden yıllar geçtikçe: şehir çevresinde bir kale yükselmeye başlamıştır.

Lambert II döneminde, çevre duvarı oluşturulmaya başlanmış ve eski ikamet edilen yerler terk edilerek, tepe üzerine kurulmuş kale içine taşınılmıştır.

Bunun sonucunda, şehre girmek isteyen ziyaretçilerin, 7 kapıyı geçmesi gerekmiştir. 1379 yılında tamamlanan ikinci sur hattı: günümüzde Brüksel şehrinin iç çevre yollarını oluşturan bulvardan geçmekteydi.

1402 yılında, Brüksel Belediye Binasının temeli Düşes Leanne ve kocası döneminde atılmıştır.

16’ncı yüzyılda: Willebroeck için yapılan kanal inşaatı, şehrin gücünü arttırmış ve liman bölgesinin gelişmesine yol açmıştır.

18’nci yüzyılda

Fransız Devriminin arifesinde, şehrin üçte birlik bölümü yenilendi. Ancak, yine aynı dönemde, şehir, felsefi ve siyasi kargaşalardan kaçamadı. Aydınlanma fikirleri etkisiyle, İmparator Joseph II, bir dizi reform ilan etmek zorunda kaldı.

Ancak, onun niyeti, reformculuk değildi ve sonunda, direniş, insanların kafalarında bilinçlenmeye başladı.

1789 yılında, Fransız Devrimiyle birlikte, Brüksel şehrinde de ayaklanmalar oldu. Hollandalı yöneticiler, bu isyanları bastırdılar ancak daha sonra Habsburglar: Directoire yönetimindeki Fransa’nın gücüne boyun eğmek zorunda kaldılar.

Waterloo savaşının ardından Napolyon yenilince, Brüksel şehri, Lahey şehri ile birlikte Hollanda krallığının iki başkenti oldular.

19’ncu yüzyılda: Brüksel, lüks mallar için bir Pazar olarak gelişir ve ortaçağ merkezi: güzel cepheli mağazaları ve eğlenceleri ile önem kazanır. 1834 yılında, bir üniversitenin temelleri atılır.

Evlere içme suyu dağıtımı, kanalizasyon ağının döşenmesi ve kentsel yapı projelerinin geliştirilmesi ve tamamlanması, şehrin hızla gelişip kalkınmasını sağlamıştır.

ULAŞIM


Şehrin havaalanı, şehir merkezine 14 km. uzaklıktaki “Zaveentem Havaalanı” dır. Uluslar arası uçuşlarla şehre gelenler, bagaj alımına geçmeden önce, pasaport kontrolü ve gümrükten geçerler. Havaalanında, yapılan araştırmalara göre, günde 1.9 ton çikolata satılıyormuş.

Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım: “Airport City Ekspres” treniyle sağlanmaktadır ki, şehir merkezindeki “Gare Central” e muhtemelen 30 dakikada ulaşabilirsiniz. Taksi kullanmak isterseniz, şehir merkezi yaklaşık 30-35 Euro tutuyor. Taksi seçerken, lisanslı taksileri tercih ediniz.

Bunun yanında: Brüksel şehri Avrupa’nın tam kalbinde ve bu yüzden, şehirden, Avrupa’nın diğer birçok yerine rahat ve hızlı ulaşım mümkündür.

Brüksel şehri, trenle Paris’e 1 saat 30 dakika ve Londra şehrine 1 saat 50 dakika uzaklıktadır. Şehirden, Avrupa’nın birçok yerine hareket eden “Thalys” tarafından işletilen “hızlı trenler” bulunmaktadır.

TATİL GÜNLERİ-MİLLİ BAYRAMLAR


1 Ocak Yılbaşı
1 Mayıs İşçi Bayramı
21 Temmuz Ulusal Gün
15 Ağustos Varsayım günü
1 Kasım All Saints günü
11 Kasım Anma günü
25 Aralık Noel günü

İKLİM

Brüksel şehri: ılıman bir deniz iklimine sahiptir. Yaz aylarında ortalama sıcaklık 16 derece ve kış aylarında ise 3 derece civarındadır.

Yağmur, tüm yıl boyunca mevcuttur ve şehir ziyaretçilerinin, yanlarında şemsiye bulundurmalarını öneririm.

Özellikle: Nisan-Mayıs ayları arasındaki dönem, aşırı yağmurlu dönemdir.

Aslında, yağmuru dönemsel olarak söylemek olmaz, bu şehirde yağmur sürekli görülür yani güneş buraya pek cömert davranmamıştır.

Evet, bu şehri ziyaret etmek için en uygun zaman: ilkbahar ve sonbahardır. Kışın, büyük olasılıkla bazı yerlerin kapalı bulunduğu görülür.

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI


Şehirdeki her üç (otobüs, metro, tramvay) sistem için tek bir bilet kullanılır. Bilet fiyatları: 1 günlük: 4.50 Euro. 3 günlük: 9.50 Euro. 5 yolculuk bileti: 7.30 Euro. 10 yolculuk bileti: 12.30 Euro’dur.

Taksi

Şehir içinde, yollardan taksi çevirmek zordur. Taksi ihtiyacınız olduğundan duraklardan telefonla çağırmak gerekir.

Belçika Brüksel

Tramvay

Brüksel şehrinin “sarı” tramvayları meşhurdur, bunlara mutlaka binip bir yolculuk yapmalısınız.

Trenler

Belçika’da ülke çapında, hafta sonlarında trenler % 50 indirimlidir. Özellikle; “Eurostar” denilen hızlı tren: şehir merkezinde “Gar edu Midi” istasyonundan hareket ettikten 2 saat sonra, İngiltere-Londra’ya ulaşıyor. Trenlerde 4 dilde anons yapılıyor. Fransızca, Flemenkce, İngilizce ve Almanca.

Belçika Brüksel

DİL

Şehirde, ülkenin iki resmi dili olan “Flamanca” ve “Fransızca” konuşulur. Ama özellikle nüfusun çoğunluğu yani % 80 kadarının Fransızca konuştuğunu söylemek gerekir. Kalan % 20’lik bölüm ise Flamanca konuşmaktadır. Ancak, yine de hukuken her iki dil de resmi dil statüsündedir. Yalnız burada konuşulan “Flemenkce”, Hollanda’da konuşulandan farklıdır.

İNSANLAR

1960’lı yıllardan sonra: bölgeye, büyük ölçüde yabancı nüfus yerleşmiştir. Başlangıçta tamamen vasıfsız olan bu göçmen işçi sınıfı, ardından gelen ikinci ve üçüncü nesil ile nispeten daha kültürlü hale gelmiştir.

Göçmenler arasında öne çıkanlar: Faslılar, Kongolu Afrikalılar ve Emirdağ-Afyon kökenli vatandaşlarımızdır. Bu yabancı kökenlilerin şehir nüfusu içindeki payı % 29 dur.

Evet, Belçika insanı, özellikle Fransızları gördükten sonra, daha cana yakın olması ile bilinip tanınıyor. Burada, insanlar, Fransızlara nazaran daha yardımsever, güler yüzlü ve cana yakınlar.

Belçika Brüksel

ALIŞVERİŞ

Şehirde: Grand Palace’ye çok yakın: ana alışveriş caddesi “Rue Neuve” yani “Nieuwstraat” dir. Burada: AVM olarak “City 2” ve “İnno” bulunuyor.

“Grand Palace” denilen tarihi yere giden ara sokaklarda ise, çok sayıda hediyelik eşya satan yerler bulunuyor. Yürüyerek ulaşabileceğiniz “Anspach” tan ise, giysi satın alabilirsiniz. Giysi almak isteyenler “Rue Antoine Dansaert” denilen yeri de tercih edebilirler.

Evet: Brüksel denilince, bence en başta gelen alışveriş “çikolata” dır. Bunun dışında, bu şehirde hediyelik olarak satın alabilecekleriniz: bisküvi, kahve, dantel ve kanavite olabilir.

Çikolata almak için size önerebileceğim yerler: “Sablon Meydanı” ve meydanda bulunan “Pierre Marcolini” dir. Burası gerçekten muhteşem lezzetli çikolata satmasıyla tanınıp biliniyor.

Bunun dışında, şehirde çikolata satın alabileceğiniz yerler: “Leonidas” ve Neuhaus ve son olarak “Wittenamer” olacaktır.

Şehirde: açık hava pazarı meraklıları için iki seçenek vardır.

Bunlar: Cumartesi günleri kurulan “Place du Jeu de Bale” ve Pazar günleri kurulan “Place Agora” dır.

Şehirdeki moda mağazalarına gelince, bunlar yani büyük moda markalarının ürünlerinin satıldığı mağazalar: Boulevard de Waterloo ve Avenue de la Toison d’Or denilen yerlerdedir.

Rue Antoine Dansaert ve çevresi de, Brüksel türü tasarım ve moda ürünlerinin satıldığı yerleri bulundurmaktadır.

Marche du Midi: denilen yerde, tren istasyonunun yakınında, her şeyin satıldığı, popüler bir Pazar bulunur ki, saat 06.00 ile 13.00 arasında açıktır.

Fabrika satış mağazaları ve outlet alışveriş yerlerini sorarsanız: şehir merkezinin 80 km. uzağında bulunan Maasmechelen Alışveriş Merkezini önerebilirim.

Daha büyük bir yer ararsanız, bu kez, aynı yerden 15 km. daha uzakta, Hollanda’da bulunan “Roermond” düşünülebilir.

Belçika Brüksel

GECE HAYATI

Brüksel şehrinde, gece hayatı çok canlıdır. Şehirde, gece hayatının canlı olarak sürdürüldüğü birkaç yer hakkında sizlere bilgi vermek istiyorum.

The You Crue

Burası, şehrin en iyi diskosudur ve Duquesnoy bölgesindedir.

Brüksel Red Light District-Brabantstraat

Burası, şehrin kuzeyinde, Türk mahallesinin dibinde ve şehrin “kırmızı ışık bölgesi” olarak bilinir. Ancak, burayı ziyaret edenlerin, çanta ve cüzdanlarının gasp edilmesine karşı dikkatli olmaları önerilir.

Evet, Hollanda’da bulunan “Kırmızı sokağa“ benzeyen camekanlarla dolu bir yer ve güzel hatunlar.

Ama bunlar bildiğiniz camekanlar değildir. Camekanların içinde birbirinden güzel ve genelde göçmen olan hatunlar görülüyor.

Bunlardan birini beğenirseniz, kapıya gidiyorsunuz ve kapı açılıyor, ücret söyleniyor ve kabul ederseniz, sizi içerideki ortama alıyorlar. 15 dakikalık süre sonunda bir zil sesi duyuluyor ve bu zil sesi işlemin yani sürenizin bittiğini ifade ediyor.

  

NE YENİR-NE İÇİLİR


Belçika ülkesinde olduğu gibi, Brüksel şehrinde de, yöresel lezzetlerin başında gelen “plat du jour” dur. Bu yemeğin Flamanca ismi “dagschotel” dir. Bunu tatmak için, şehir merkezinde “Sablon meydanı” nı deneyebilirsiniz.

Zaten buraya giderseniz, burada, Belçika’nın diğer yerel lezzetlerinden olan “deniz midyeleri” ve “patates kızartmaları”nı da deneyebilirsiniz.

Deniz midyeleri: tencerelerde pişiriliyor.

Bu tencerelerde pişirilen deniz midyelerini mutlaka tatmalısınız, ancak mevsimi var, uygun mevsime denk gelmeniz gerekiyor. Burada yenilecek başkaca: buraya has lezzetlerden diğerleri ise: patates kızartması, waffle, çikolata.

Armes de Bruxelles

Rue des Bouchers bölgesindeki bu restoran, deniz ürünleri için tam bir klasiktir ve özellikle midye yemenizi öneririm.

Chez Leon de Bruxelles

Burası, şehirdeki bir restoranlar zinciridir ve özellikle midyesi ile ünlüdür. Porsiyonları da gayet doyurucudur.

Evet, ne içilir

Belçika ülkesi tam bir “bira” cennetidir ve ülkede, yaklaşık 500 çeşit bira üretilmektedir.

Ancak, bunlardan en öne çıkanı “Stella Artois” dir. Ama, özellikle bu şehri ziyaret ederseniz “beyaz bira” yı mutlaka içmelisiniz.

Grand Palace’nin arka sokakları, İstanbul Çiçek Pasajı’nı andıran birahanelerle doludur. Buradaki her restoranda, geniş bir bira menüsü bulabilirsiniz.

Belçika Brüksel

ÇİKOLATA

Belçika çikolataları, İsviçre çikolataları yanında, daha üst düzeydedir. Çünkü: Belçikalılar, çikolata yapmayı çok ciddiye alırlar. Eğer şehirden hediyelik bir şeyler satın almak isterseniz, özellikle çikolata almanızı öneririm. Çünkü, şehirde satılan çikolataların, sonsuz seçenekleri bulunuyor.

Ayrıca: Belçika çikolatalarında herhangi bir bitkisel yağ bulunmaz, bunlar tamamen kakao yağı ile yapılırlar ve ağızda güzel bir lezzet bırakırlar.

Ara sokakları gezerseniz, baharatlı çikolataların bile bulunduğunu görebilirsiniz.

El yapımı çikolata, herhangi bir koruyucu içermez. Bu yüz den, soğutma olmadan, yaklaşık 21 gün içinde bunu tüketmek gerekir. Çikolata satın alırken, çikolatayı ne kadar süre saklayabileceğiniz sorunuz.

Çikolatanın bulunması gereken sıcaklık: 18 derecedir. Kuru ve karanlık bir yerde saklanmalıdır. Aksi halde, çikolatayı buzdolabında tutarsanız, bunları yemek istediğinizde, oda sıcaklığında 15-20 dakika bekletmeniz gerekir.

Çikolata satın almak isterseniz, özellikle “Grand Place” bölgesini tercih edebilirsiniz. Buradan satın alabileceğiniz bir kısım çikolata türleri şunlardır ve keyfinize göre bunlar arasında seçim yapabilirsiniz:

Pralines

Bunlar içinde: tereyağı krema, meyve kremleri, badem ve fındık macunu veya fındık bulunan çikolatalardır. Bunların kabukları beyaz veya koyu çikolata renginde olur.

Mantar

Bunlar, katı veya kakao tozu kabukludur ve kaymak ile katı çikolata karışımıdır. Bunlar: normalde “pralin” cinsinden biraz daha pahalıdır.

Gianduja

Bu tür, saf badem ve fındık ezmesi ile yapılan, küçük dikdörtgenler şeklinde, altın benzeri kağıda sarılmıştır. Bu tür çikolatada kabuk yoktur ve fındık ezmesi yemek gibidir.

 

BELÇİKA BİRASI

Bira, Brüksel şehrinde bir efsanedir. Şehirde, birçok tek-tekci birahane bulunmaktadır.
Bira, bu şehirde, öğlen ve akşam yemeklerinde, aperatiflerle ve gece-gündüz her an içilebilir.

Ülkede, yaklaşık 400 çeşit bira bulunur. Ancak, herhangi bir yere girdiğinizde, bunlar arasında en popüler olanları, menüde görebilirsiniz.

Genelde biraların fiyatları yüksektir. 33’lük bir biranın ücreti, 1.2 Euro civarındadır.

Ama, alkol oranı yüksektir (% 9-12 arasındadır) ve iki bira içtikten sonra, büyük olasılıkla sarhoş olunmaktadır.

Evet, şehirdeki gezinizde, gerçek Belçika birası tadabileceğiniz birkaç yer hakkında bilgi vermek istiyorum.

Grand Palace

Buranın yakınlarındaki kafe ve barlarda, birçok üst düzey Belçika birası seçeneklerini bulabilirsiniz. Özellikle: “Place du Chatelain” ve “Dukes” gibi bira kafeleri yoğun tercih edilir, ancak tabii ki fiyatlar, diğer yerlerdekilere nazaran biraz daha yüksektir.

A la Mort Subite

Burası, Grand Palace yakınlarında ve 1928 yılında açılmış ve geleneksel Belçika birasının sunulduğu bir kafedir. Kafenin is minde bulunan “Mort Subite” kelimesinin anlamı “Ani ölüm” demektir.

Çünkü: burada bahisçiler oyun oynarken bira içmeleriyle tanınır. Burada “lambic” isimli bir bira markası göreceksiniz, bu bir tür fermente biradır ve mutlaka tatmalısınız.

Delirium Cafe

Dünyanın birçok bölgesinden gelen yaklaşık 400 çeşit bira, burada ziyaretçilere sunulmaktadır. Grand Palace yakınlarındaki bu kafede, daha sonra alkollü her tür içkinin sunulduğu bir bar olarak genişletilmiştir.

Belçika Brüksel

TURİZM

Şehir, Avrupa’nın birçok şehrine yakın olmasıyla önem kazanmaktadır. Bu yüzden: Brüksel şehrine yapacağınız bir gezide, çevredeki diğer birçok şehri de gezme/görme şansınız olacaktır, çünkü hepsi birbirine çok yakındır.

Bunun yanında: Brüksel şehrinde: tarihi doku, fazlasıyla korunmuştur. Çünkü: II. Dünya Savaşında, en az hasar gören şehirlerden birisidir ve bu yüzden şehirde eski yapılar görmek mümkündür.

Öte yandan: Belçika, II. Dünya Savaşı sonrasında, savaş tazminatı olarak, Almanya’dan, 1990’lı yıllara kadar “elektrik” almıştır ve bu yüzden, gerek Belçika ve gerekse Brüksel şehrinin birçok yeri: ışıl ışıl parlamaktadır. En ücra köşeler bile ışıklandırılmıştır.

Şehirde “Scheldt” ve “Meuse” nehirleri arasında kalan bölüm: yürüyüşler için uygundur.

Şehirdeki en iyi 10 müze şunlardır

Çizgi Roman, Belçika Merkezi Güzel Sanatlar, Kraliyet Doğa Bilimleri, Autoworld, Oceade, Müzik Aletleri, Sanat ve Tarih, Çinquantenaire, Ordu ve Askeri Tarih, Atomium, Bozar.