İstanbul Polonezköy

polonezköy.gene.1
İstanbul Polonezköy

Polonezköy İstanbul’a hem yakın hem de uzak sayılır. Beykoz-Ümraniye yolundan giderseniz Fatih Sultan Mehmet köprüsü, Anadolu yakası çıkışından sapın 12 km gittikten sonra buraya ulaşırsınız. Yani Karadeniz sahilinden yaklaşık 20 km ve İstanbul Boğaziçi kıyılarından ise yaklaşık 15 km uzaklıktadır. Buraya servis yapan toplu ulaşım aracı yoktur. Sadece özel araçlar ile gidilebiliyor.

Polonezköy: 1842 yılında Rus ordusundaki mecburi askerlik hizmetinden kaçıp yeni bir hayata başlamak isteyen Polonyalı askerler için Lazarist Hıristiyanlardan alınan araziye kurulmuştur.

İsmini, hemşerilerinin yerleşip bir köy kurma hakkı için mücadele eden Polonyalı sürgünlerin lideri Prens Adam Czartorski’den almıştır. “Adam’ın köyü” anlamına gelmektedir.

Başlangıçta sadece 12 olan nüfus, 1848 yılında Macaristan, 1863 yılında Polonya’daki ayaklanmadan kaçanların ve Siberya sürgünü Polonyalıların gelmesiyle artmış, Polonez köylüler 1853 yılında Kırım savaşında Osmanlılarla birlikte savaşınca Sultan Abdülmecit tarafından ödüllendirilmiş ve oturdukları topraklar onlara bağışlanmıştır.

1918 yılında Polonya bağımsızlığını kazanınca bazıları ülkelerine geri dönmüştür. 1934 yılında Atatürk burayı ziyaret ettiğinde, geçimini hala çiftçilik, odunculuk ve deri eşya satışından sağlayan Polonyalılar vardı. 1938 yılında vatandaşlığa kabul edildiler. Atatürk’ün ziyareti sırasında kaldığı ev görülmeye değerdir.

19’ncu yüzyılda Franz Liszt, Gustave Flaubert ve Pierre Loti gibi ünlüleri ağırlayan Polonezköy sakinleri, 1960’larda turist ağırlamak için özel misafir evleri inşa etmeye başladılar ve bu yıllardan itibaren Polonezköy sahip olduğu farklılıklarıyla turistler için cazibe merkezine dönüşmenin ilk adımlarını attı. Turizmin artık yaşam kaynağı olduğu belde, aralarında Cumhurbaşkanları Lech Walesa (1994 yılında) ve Alexander Kwesniewski (1996 ve 2000 yıllarında) gibi tanınmış kişilerin de olduğu pek çok misafiri ağırlamanın gururunu yaşıyor.

Eskiden sakinlerinin Lehçe konuştuğu ve Türkçeyi ikinci dil olarak öğrendiği köyde çok şey değişti. Bugünlerde artık herkes Türkçe konuşuyor, Lehçeyi akıcı kullanabilenlerin sayısı ise kırkı geçmiyor. Eskiden sahip oldukları mülkleri kimseye satmazken bugün istediklerine satabiliyorlar olmaları gerçek Polonyalı nüfusun da azalmasına yol açmıştır. Son zamanlarda yapılan otel ve pansiyonlar maalesef köyün tarihsel ve kültürel özelliklerini yok sayan beton yapılar olarak göze çarpıyor. Polonezköy’ün simgesi olan doğal güzelliklerin, insanın doğaya gösterdiği saygıdan kaynaklandığının unutulması hüzün veriyor.

Köyün meydanına girişte, bir kilise ve Katolik mezarlığı vardır. Bol yeşillikli bu bölgede, kır lokantaları, piknik alanları ve konaklama imkanları bulunuyor. Özellikle: Mayıs ve Haziran aylarında, en güzel günlerini yaşayan bölgede, Polonezköy Tabiat Koruma Alanı, Milli Parklar kapsamında yer almaktadır. 1996 yılında Tabiat Parkları statüsü kazanan 3000 hektarlık park, zengin florasıyla ziyaretçilere peyzaj güzellikleri sunuyor.

Orman içi yürüyüş, koşu, bisiklet parkurları, özel bir hayvanat bahçesi, kimi tesisler içinde bulunan yüzme havuzları, tenis ve binicilik sporu, at kiralayarak tur yapma alternatifleri yanında, Polonezköy’ün açık havada brunch ve köy kahvaltıları oldukça meşhurdur.

ALIŞVERİŞ

Polonezköy merkezinde, yöresel ve tekstil ürünleri başta olmak üzere hediyelik eşya satan tezgah ve dükkanlar bulunmaktadır. Polonya halkını simgeleyen süs eşyaları ve kıyafetler bulup satın alabilirsiniz. Polonezköy, ayrıca doğal ortamda üretilen balı ile meşhurdur. Merkezde bulunan Polonezköy Arıcılık Müzesine uğrayın ve burada organik üretim teknikleriyle üretilen bal, polen, arı sürü, Propolis ve balmumu bulabilirsiniz. Yaz aylarında ise Polonezköy’ün kirazı meşhurdur.

meryem ana kilisesi.1
İstanbul Polonezköy Kilise

KİLİSE

Polonezköy’de görülecek sadece birkaç yer vardır. Meryem Ana Kilisesi de bunlardan biridir. 1912 yılında yapılmış, I. Dünya Savaşı sırasında askeri karargah olarak kullanılmıştır. 1918 yılında ise restore edilerek tekrar ibadete açılmıştır. Bahçede 1869 yılında burada ölen ve gömülen şair Adam Mickiewicz’e adanmış bir anıt bulunmaktadır.

zafia rızı.1
İstanbul Polonezköy Zofia Rizi Anı Evi

ZOFİA RİZİ ANI EVİ

Bu anı evinde: Polonezköy tarihçesinin ve eski fotoğrafları bulunmaktadır. Zofia Rızı Anı Evi, Polonezköy’ün en eski evlerinden biri olarak halkın ziyaretine açıktır. Bu evde: köy ve aileye ait fotoğraflar ve dokumalar toplanmıştır. Zafia Rızı Anı Evi, babası Wincenty Rızı tarafından 1881-1883 yıllarında yapılmıştır. Rızı ailesinin evi köydeki en gösterişli evlerden biridir. O dönemin tipik Polonya köy evi mimarisini sergileyen bu ev, orjinalliğinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Köyü ziyaret eden turistler tarafından beğenilmekte ve yemyeşil bahçesiyle ziyaretçileri büyülemektedir.

Bu anı ev: Polonya-Türk ilişkilerinde dostluğun sembolü olarak kabul edilmiş, Polonezköy’e yapılan resmi ziyaretlerde de rol almıştır. T.C.Hükümeti temsilcileri ve Polonya Hükümeti temsilcileri tarafından Polonezköy’ün resmi ziyaretlerinde Zofia Rızı Anı Evi ziyaret edilir ve sık sık Polonya ve diğer ülkelerden gelen turistler misafir edilerek, yurt dışında, internette, kitaplarda, gezi turlarında bile anılan bir yer olmuştur. Polonezköy’deki bu hatıra evinin açılmasında fikir babası 1940’lı yıllarda Michal Czajkowski’dir. Polonya gelenekleri, özellikle Sibirya sürgününden dönmüş olan Wincenty Ryzy’nın evinde yaşatılıyordu. Ryzy’ların evinde ünlü Polonyalıların portreleri ve vatanseverlerlik konulu tabloların yanı sıra, köyün en büyük Lehçe kitaplarından oluşan kütüphanesi bulunuyordu.

Daha sonra bu evde Polonya’da “Ciocia Zosia” (Teyze Zosia) olarak ünlü olan Zofia Rızı (1903-1986) yaşamaya devam etti. Zofia Rızı, burada Polonezköy gençleri arasında ana dili ve Polonya tarihi hakkında bilgiler veriyordu. Evi, Türkiye topraklarında bir çeşit Polonyalılık göstergesi olmuş, kapısı büyük bir misafirperverlikle ağırladığı Polonya ve tüm dünyadan gelen konukları için her zaman açık olmuş ve aynı zamanda gençlerin buluştuğu bir kültür merkezi olmuştur.

Yürüttüğü faaliyetlerinden dolayı, 1975 yılında Polonya Halk Cumhuriyeti Devlet Konseyi tarafından “Gümüş Liyakat Madalyası” ile ödüllendirildi. 1981 yılında ise yurt dışında yaşayan Polonyalılar ile ana vatan arasındaki bağlarını kuvvetlendirmede göstermiş olduğu olağanüstü başarılar sebebiyle kendisine “Polonia” derneği tarafından özel diploma verildi. Anne ve babası henüz hayattayken tüm dünyadan gelen misafirler, 1916 yılından itibaren tutulmakta olan hatıra defterine ve albümlere notlarını yazmışlardır.

kültür evi.1
İstanbul Polonezköy Kültür Evi

POLONEZKÖY KÜLTÜR EVİ

Polonezköy meydanının arka tarafında ana yolun kenarındadır. Polart Gallery ve Polonezköy Kütüphanesi olarak hizmet vermektedir. Yıl içinde düzenlenen pek çok kültürel ve sosyal aktiviteye ev sahipliği yapmaktadır.

ağaç oyma heykeller.1
İstanbul Polonezköy Ağaç oyma heykeller sergisi

AĞAÇ OYMA HEYKELLER SERGİSİ

Ağaç oyma sanatının güzel ve fantastik yapıtlarını burada görebilir, aynı zamanda yeşillikler arasında banklarda oturarak dinlenebilirsiniz.

POLONEZKÖY MEZARLIĞI

Polonyalı milli şair Juliusz Slowacki’nin aşık olduğu Ludwika Sniadecka’nın mezarının yanı sıra Polonya Cumhuriyeti Milli Savaş ve Şehitlikler Konseyi tarafından restore edilen 92 tarihi mezar bulunmaktadır.

KİRAZ FESTİVALİ

Her yıl gerçekleştirilen Kiraz Festivali, oldukça keyifli geçmektedir. Polonya’dan gelen folklor ekiplerinin gösterilerinden sergilere, konserlerden kilise bahçesindeki resitallere kadar bir dizi etkinlik yapılıyor. Yerel kıyafetleriyle çevrede göreceğiniz genç kızlar, kollarına taktıkları sepetlerden kiraz ikram ediyorlar. Kurulan Pazar yerinde, organik meyve ve sebzeler satın alabilirsiniz. Köyün en hareketli zamanlarını yaşadığı festival günleri, Türkiye-Polonya arasındaki bağları kuvvetlendiren kültürel bir paylaşım ortamı niteliğine de sahiptir. Çünkü açılışa her iki ülkeden bakanlar ve üst düzey bürokratlar ilgi gösteriyor.

Denizli Beyağaç

Denizli Beyağaç

Daha çok, tarihi kalıntılardan ziyade, yeşilliğin ve tabiat güzelliklerinin ön plana çıktığı bir yöremiz. Özellikle, bu civarda çadırlı kamping arayanlar için ideal ve güzel yerler var. Yani; tertemiz bir hava, bol oksijen, yazın sıcak günlerinde serin bir ortam arzulayanlar için, burası ideal. Buyurun, Beyağaç’a.

ULAŞIM

İlçe, il merkezi Denizli’ye: 94 km. uzaklıktadır.

TARİH

Beyağaç ilçesinin bulunduğu topraklar, Osmanlı döneminde, Padişah III. Ahmet’in kızı Mihrişah Sultana çeyiz olarak verilmiş. Buranın geliri ise, vakfedilerek, Mihrişan Sultan tarafından, Medine’ye verilmiş.

İlçenin tarihi geçmişi hakkında, bundan başka, aydınlatıcı bilgiler yok. Ancak: 1966 yılında, Eskere ve Sarıyer köylerinin birleşmesiyle meydana geldiği ve 1972 yılında ise Belediye olarak tescil edildiği biliniyor. 1991 yılında ise, Kale ilçesinden ayrılarak, müstakil ilçe olmuş.

Denizli Beyağaç

GENEL

Büyük Menderes nehrine dökülen “Akçay” ilçe merkezinden geçiyor. Ayrıca: Sandras Dağı, tüm ihtişamı ile buradan gözlenebiliyor. İlçe verimli bir ova üzerine kurulmuş olup, rakımı: 650 metredir.

İlçenin en önemli özelliği: anıt ağaçları, yaşları yüzlerce yıllık karaçamların bulunması. Yazımın giriş kısmında belirttiğim gibi: yeşillikler içinde, kamp hayatı yaşamak isteyenler için, İlçe sınırları içinde çok güzel yerler var.

Bunun dışında: ilçe halkının başlıca geçim kaynakları: tütün üreticiliğidir.

İklim durumuna gelince, soğuk bir yer. Çevre ilçelere nazaran kar yağar ve bir süre yerde kalır.

GEZİLECEK YERLER

Denizli Beyağaç Topuklu yaylası

TOPUKLU YAYLASI

Burası; ilçe merkezine 20 km. uzaklıktadır. Köyceğiz ilçe merkezine ise, 30 km. uzaklıktadır. Halen kullanılan yol: ilçe üzerinden. Ama, Köyceğiz yolu üzerinden de yaylaya bağlantı yolu yapılması çalışmaları sürdürülüyor. Bayağı yüksek bir yer, rakım, yaklaşık: 1700 metre. Yaylanın batısındaki tepelerden, hiç akla gelmez ama, Gökova körfezini ve yaz aylarında, gün batımını izlemek, muhteşem keyifli.

Evet, bu yayladaki tesisler, güneş enerjisiyle aydınlatılıyor. Burada: restoran, fırın, tandır kuyusu ve alabalık tesisleri var. Alt yapı çalışmaları tamamlanmış. Çeşme, duş ve tuvaletler de bulunuyor. Konaklama yapmak ta mümkün. Yayladaki toplam yatak sayısı: 70. Yaklaşık 30 civarında bungalov tipi ev bulunuyor. Alanın yarısı, doğal çim. Her yıl Haziran ayında, yaylada şenlikler düzenleniyor.

Denizli Beyağaç Kartal Gölü

KARTAL GÖLÜ

İlçe merkezine 23 km. ve Denizli il merkezine 129 km. uzaklıktadır. Sandraz dağının zirvesindedir. Buzul çağında oluşmuş bir krater gölü olduğu düşünülüyor. Rakımı: 1903 metre.

Milli Park ilan edilerek koruma altına alınmış ve Doğal Sit alanı olarak ilan edilmiştir. Çiçekbaba dağının zirvesinde, kuzeye bakan yamaçtadır. Ülkemizin en yaşlı “karaçam ormanı” buradadır. Ağaçların yaşları: 850-1300 yıl arasındadır. Kartal Gölü ve “Anıt Orman” çevresi: bitki florası bakımından çok zengin. Burası: her ne kadar yüksek ve soğuk olsa da, Haziran ayı ortalarından itibaren, çadırlı kamp yeri olarak ve piknik alanı olarak kullanılıyor.

Her yıl, Ağustos ayının son Perşembe günü, burada, Eren Şenlikleri düzenleniyor ve bütün yöre halkı, buraya geliyor ve şenliğe katılıyor.

Denizli Beyağaç Karagöl

KARAGÖL

İlçe merkezine 16 km. uzaklıktadır. Ortalama rakım: 1335 metredir. Ancak, Temmuz ayı ortalarında, gölün suyu tamamen çekiliyor. Ekim yada Kasım aylarında, yeniden su tutulmaya başlanıyor. Çünkü, göl, tamamen yağmur sularıyla besleniyor. Çevresinde çok sayıda, karaçam ağacı var. Bunların yoğunluğunun yaşı: 1000 civarında olduğu tahmin ediliyor.

Denizli Sarayköy gezi yazım için Sarayköy