Ankara Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi

Ankara Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi

Önce UNESCO Dünya Somut olmayan kültürel miras listesine giren değerlerimiz şunlardır:

2008 yılı: Meddahlık ve Mevlevi Sema Törenleri.

2009 yılı: Aşıklık Geleneği, Karagöz, Nevruz (Ortak dosya)

2010 yılı: Geleneksel Sohbet Toplantıları, Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali, Alevi-Bektaşi Ritüeli Semah.

2011 yılı: Tören keşkeği geleneği

2012 yılı: Mesir macunu festivali

2013 yılı: Türk kahvesi kültürü ve geleneği

2014 yılı: Ebru (Türk kağıt süsleme sanatı)

Evet toplamı 14 olan bunları bildikten sonra Müzeyi daha bilinçli gezmek mümkündür.

Ankara Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi:

Müze: Gazi Üniversitesi Türk Halkbilimi Araştırma ve Uygulama Merkezi ve Ankara Kalkınma Ajansı tarafından 2013 yılında, Altındağ’da Hamam önü semtinde; tarihi Karacabey hamamının arkasında, Hamam önünde Altındağ Belediyesi tarafından restore edilen evlerden birinin Gazi Üniversitesine tahsis edilmesiyle açılmıştır.

Müzeye giriş ücretsizdir. Pazartesi günleri hariç her gün saat: 09.00-17.00 arasında açıktır.

Müze: çeşitli etkinlikler düzenleyerek, birçok kültürel değeri uygulamalı olarak yaşatmayı amaçlar. Müzenin envanterinde 1500’ü obje olmak üzere yaklaşık 4000 eser bulunmaktadır.

Bu kültürel değerlerin başında gelenler: Hacıvat-Karagöz, orta oyunu, meddah, çocuk oyunları gelmektedir. Ayrıca: bazı el sanatları da (ebru, baskı gibi) sayılabilir. Öte yandan: masallar, türküler, ninniler, maniler, kına gecesi, asker kınası da bu etkinlikler arasındadır.

Müze 2 katlıdır.

Kapıdan girildiğinde: Gazi üniversitesi olan görevliler karşılıyorlar. Sonra sol bölümde: çadır ev bulunuyor. Burası: göçebe Türklerin barındığı tarzda döşenmiştir.

1’nci katta

Hacıvat-Karagöz, keçi boynuzundan taraklar ve çeşitli baskı yöntemleri sergileniyor. Karagöz-Hacıvat oyunu sergileniyor. Ayrıca; bir satış yeri var. Burada: magnet, kitap, bebek, oyuncak gibi ürünler satılıyor.

2’nci katta

Mutfaklarda kullanılan tel dolap, şark odası, gelin odası ve oyun odası canlandırılmıştır. Gelin odasında, yeni doğmuş ve kundağa sarılmış bir bebek te temsil ediliyor. Bebek yatağı bir beşik. Gelin odasının yanında, bir banyo düzenlenmiştir. Selamlık odası var. Erkeklerin toplandığı ve sohbet ettiği, gelen misafirlerin ağırlandığı yer.

Odanın ortasında ilginç bir mangal var. Mangalın üstünde bir kuş işareti var, yıllardır annemden kalan bir mangal evimde durur, üstünde kuş da durur, ama kuşun bu anlama geldiğini ilk kez öğrendim, anlamı şu imiş “eğer kuş, kapıya dönük yerleştirilirse mazeretimiz var mümkün ise ziyaretinizi kısa tutun imiş, eğer kuş içeriye dönük tutulursa, istediğiniz kadar oturabilirsiniz, hiçbir mazeretimiz yok” demekmiş.

Mutfak kısmında bulunan eskinin buzdolabı olarak kullanılan tel dolabın en alt katına içinde şekerli olan bir kap konuluyormuş. Bunun sebebi: yine bilinmedik bir sebep var “herhangi bir böcek veya haşarat yukarı, yiyeceklere çıkmasın” imiş. Mutfak ile selamlık arasında bir döner dolap var. Buna mutfaktan yiyecek veya içecekler konulup, döndürüldüğünde selamlığa ulaşılıyor.

Ankara Vakıf Eserleri Müzesi

Ankara Vakıf Eserleri Müzesi

Altındağ ilçesindedir. Atatürk Bulvarında, Melike Hatun Camisinin yanındadır.

7 Mayıs 2007 tarihinde ziyarete açılmıştır. Giriş ücretsizdir.

Müzenin bulunduğu bina tarihi bir binadır. Müze binası: I. Ulusal Mimarlık Dönemi (1908-1930) yılları arasındaki dönemde, yani Cumhuriyetin ilk yıllarında, 1927 yılında yapılmıştır. Mimar Kemalettin eseridir.

Bina: 1928-1941 yılları arasında “Hukuk Mektebi” olarak kullanılmıştır. Bina: daha sonra bir süre Ankara Kız Sanat Okulu, daha sonra Ankara Yüksek Öğrenim Vakıf Kız Öğrenci Yurdu, bir ara Erkek Öğrenci yurdu daha sonra ise üst katları Ankara Müftülüğü tarafından kiralanmıştır.

1998 yılında Cumhuriyetin 75’nci yıl kutlamaları sırasında Ulus’ta Ziraat Bankası yanındaki Ankara Vakıflar Başmüdürlüğü içinde bulunan Türk Vakıf Araştırmaları Merkezinde açılan Halı sergisi, önce sürekli hale geldi ve sonra da bugün bir halı müzesine dönüştürüldü.

Bina 2004 yılında boşaltılmış ve 2007 yılında, burada Vakıf Eserleri Müzesi açılmıştır.

Bina: oldukça sade cephelidir.

Üst katlarda: sergi salonları, idare odaları, kütüphane ve sinevizyon olarak kullanılan seminer odası vardır.

Bodrum katta ise, depolar ve laboratuvar bölümü bulunur. Ayrıca: kültürel faaliyetlerde kullanılmak üzere çeşitli sergilerin açıldığı çok amaçlı sergi salonu vardır.

Müzede: toplam 2669 eser bulunmakta olup, bunlardan 236 tanesi teşhirdedir. Bunların çoğunluğu; halı, maden, çini, kilim, deri ve el yazması eserlerden oluşur.  

Bunlar arasında: 13 ve 14’ncü yüzyıllardan kalma ahşap ve 16’ncı yüzyıldan kalma el yazmaları, çini ve halılar dikkat çekiyor. Ayrıca, yine müze binası içinde, çok amaçlı bir sergi salonu bulunuyor.

Osmanlı kitap sanatı sergisi

İslam sanat dünyasının köklü bir parçası olan Osmanlı kitap sanatları, Anadolu’da Selçuklu ve Beylikler devri kitap sanatının devamıdır. İki vitrin halinde düzenlenmiş olan sergide Osmanlı kitap sanatının 16’ncı yüzyıldan 20’nci yüzyıla kadar geçirdiği değişiklikler, cilt, tezhip, hat gibi örneklerle vurgulanarak ziyaretçilere sunuluyor.

Ayrıca 16’ncı yüzyılda İran’da yapılmış ve ithal edilerek Osmanlı topraklarına yayılmış pek çok Safevi el yazmasından örnekler seçilmiştir. Kitap sanatlarında görülen bu tarihsel gelişimin örnekleri dışında, el yazması üretimi açısından ilgi çekebilecek 4 el yazması kitap da sergileniyor.

16’ncı Yüzyıl el yazmaları

16’ncı yüzyılın ikinci yarısı Kanuni, II. Selim ve III. Murat gibi güçlü sultanların damgasını taşıyan el yazmaları da sergileniyor. Müzenin çoğunluğu padişah vakfiyeleri ve Kuran-ı Kerimlerden oluşan el yazmaları koleksiyonu, sergide seçkin örnekler tanıtılıyor.

Para keseleri ve Kabe Örtüsü

Mezede, Osmanlı döneminde kullanılan para keselerinin sergilendiği alan, ziyaretçilerin yoğun ilgisini çekiyor. Osmanlı döneminde her yıl padişah tarafından Mekke ve Medine kervanlarına bağış gönderilir, bu kervana ise Surre Alayı, kervanı yöneten kişiye ise Surre Altını denirdi.

Eski dilde Surre veya süre denilen para keselerinin ceylan derisinden yapılması ise bir hayli dikkat topluyor. Vakıflar Genel Müdürlüğünde saklanan ve ziyarete açılan “Kabe örtüsü” ise yine en çok ilgi gören eserlerdendir. Cam muhafaza içinde korunan örtü, manevi değeri açısından ilgi görüyor.

Halılar-Kilimler

Müzede 90 adet Uşak Halısı vardır. Bu halılar: Ankara’dan Hoca İbadullah camisi, Ahi Elvan camisi, Telli Hacı Halil Mescidi, İki şerefeli cami, Sultan Alaeddin camisi, Hacı Arap Camisi, Yozgat’tan: Çapanoğlu camisi, Elazığ’dan: Harput Sare Hatun Camisi, Bursa’dan: Yeşil camiden toplanmıştır.

Müze gezisi

Hemen girişte, ilk salonda: değişik yörelere ait halı örnekleri sergileniyor. Raylı, kitap sayfası ve çekmeceli örneklerde, çok sayıda halı sergileniyor. Türkiye’de halı dokunan her evde görülebilen nostaljik bir halı dokuma odası da var.

İkinci kat merdivenlerini çıkarken: yine değişik halı motifleri görülüyor. Üst katta: halıların yanı sıra değişik yörelere ait kilim örnekleri var. Ayrıca: para keseleri, Kabe örtüsü görülüyor.

Hat salonunda: padişah vakfiyeleri ve Kuran-ı Kerimler, hat, tezhip ve cilt sanatının en özgün örnekleri görülüyor.

Diğer bir salonda ise: tabanda cam altına yerleştirilmiş bir Uşak halısı ve Şarköy kilimi görülüyor. Ayrıca, yine bu salonda: değişik form ve ebatlarda bakır, tunç ve tombak şamdanlar sergileniyor. Sergilenen ahşaplar ise, 13’ncü yüzyılın en güzel örneklerindendir. Ankara Ahi Elvan cami pencere kanatları ve Divriği Ulu camiye ait özgün örnekler dikkat çekiyor.

Müzede bulunan odalardan bir tanesi, klasik saatler ve eski fotoğraf makinelerinin sergilenmesine ayrılmıştır.

Bir bahçe içinde bulunan binanın arka kısmında: personel ve müze ziyaretçileri için kafeterya bulunmaktadır.

Sivas Altınyayla

Sivas Altınyayla

Altınyayla, Sivas arası uzaklık: 90 km.Altınyayla, Şarkışla arası uzaklık: 38 km. Altınyayla, Ulaş arası uzaklık: 45 km.

TARİHİ

Yerleşimin eski ismi “Tonus” dur. Yörede ilk egemenlik kuranlar Perslerdir. Sonra Frigyalılar görülür ve zaman içinde başka medeniyetlerde yörede hakimiyet kurarlar. Lidya döneminde Giges Mezopotamya ve İran ticaretini Ege denizine bağlayan meşhur “Kral Yolu” Tonus’un güneyinden geçer. Yörede yapılan Toprakkale ve Taşkale, Kral yolunun güvenliğini sağlamak için kurulmuştur. 1887-1888 yıllarındaki Osmanlı Rus savaşları sırasında, doğudan göç eden birçok göçmen yöreye yerleşmiştir. Az sayıdaki Hıristiyan nüfus ise, Cumhuriyetin ilanından sonra buradan başka yerlere göçmüşlerdir.

1972 yılında Tonus ismi, Altınyayla olarak değiştirilmiş ve Belediye teşkilatı kurulmuştur. 1990 yılında ise ilçe olur.

 

GENEL

İlçenin çevresi dağlar ve yaylalarla çevrilidir. İlçe halkı tarım ve hayvancılıkla uğraşır. İlçede karasal iklim hüküm sürer.

GEZİLECEK YERLER

MERKEZ CAMİ

İlçe merkezinde Aydın Mahallesindedir.

İlk yerleşim yeri yani Tonos köyünün ilk camisidir. Kitabesine ve cami direğinde bulunan bir yazıya göre, 1893 yılında inşa edilmiştir. Banisi yani yaptıran ise, Subaşılar kabilesinden Ebu Seyif oğlu Ahmet Ağa’dır. Caminin mimari: Sivaslı Mahmut ve Müştak ustadır.

Cami taş duvarlıdır. Taban ve tavanı ise ahşaptır. Ahşap oymalı ve boyama işlemeli tavanı: 4 ana direk üzerine kuruludur. Yine tavanın ortasında: ortadan kenarlara göre, geometrik bir şekilde, dairesel genişleyen süs kabartması bulunur. Bu kabartma süsten aşağıya kandil sarkar. Ancak günümüzde bu kandilin yerine avize takılmıştır. Minare batıdadır. Taştan yapılmış minare, 58 basamaklıdır. Cami halen ibadete açık olup, aynı anda 400-500 kişi ibadet yapabilmektedir. Cami, 1998 yılında tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

SARİSSA ANTİK KENTİ

Sarissa antik kentiyle ilgili ayrıntılı gezi yazımı, yine bu sitede “Sarissa Antik Kenti” ismi altında bulabilirsiniz. Hitit döneminde MÖ 1400-1500 yıllarında önemli bir yerleşim yeridir ve bu yöreye yolunuz düşerse, mutlaka ziyaret etmenizi öneririm.

Sivas Sarissa Antik Kenti Hakkındaki gezi yazım için Altınyayla Kuşaklı Sarissa antik kenti