Ankara Çubuk

Ankara Çubuk

Çubuk denilince, uzun yıllara dayalı bir Ankaralı olarak benim aklıma ilk gelenler: turşu ve barajlardır. Çubuk turşusunun ünü, ülke çapında yayılmıştır ki, yolunuz düşerse mutlaka turşu tatmalısınız.

Bir de, burada bulunan barajlar, ülkemizin ilk barajları ve eski yılların büyük su kitlesi kıyısındaki piknik alanları olarak dikkat çekmektedir.

Burayı ziyaret ederseniz, ilçe merkezinde veya Karagöl yolu üzerindeki turşu satıcılarından mutlaka turşu satın almalısınız, çünkü bu turşular, aşırı tuz ile değil sirke ağırlıklı olarak yapılıyor ve yediğinizde ağızda tuz tadı olmuyor.

Bir de, meraklısı bilir “Çubuk şarabı” meşhurdur.

ULAŞIM


İlçe, Ankara şehir merkezine 39 km. uzaklıktadır. Yol asfalttır. Çubuk-Ankara arasında, çok sık otobüs seferleri düzenlenmektedir.

Çubuk-Pursaklar arasındaki uzaklık: 27 km. Çubuk-Akyurt arasındaki uzaklık: 15 km. Çubuk-Şabanözü arasındaki uzaklık: 46 km.

Ankara Çubuk

TARİH

Yöre: Malazgirt savaşının ardından, Anadolu bölgesine yayılan Selçuklu komutanlarından “Çubuk Bey” tarafından ele geçirilmiştir.

Çubuk kelimesi, Türklerde “erkek ismi, aşiret ismi, yer adı” olarak kullanılmıştır. Çubuk isminin de 11’nci yüzyılda, Selçukluların Sultan Melikşah döneminde Anadolu’daki fetih hareketlerine katılan Türk Beyi, yani Çubuk Bey’den almış olduğu biliniyor.

Başka bir söylentiye göre ise: Çubuk yöresinin bulunduğu ovanın suyu oldukça boldur. Bundan dolayı, yerleşim alanı çayırlık, çimenlik, kavak, söğüt ve bağ çubuklarıyla kaplıdır. Daha önce çayırlık olan bölgeye, çubuğu bol olmasından dolayı Çubuk adı verilmiştir.

Türkler, burayı ele geçirdikten sonra, yöre uzun süre Oğuz Türkleri tarafından iskan alanı olarak kullanılmıştır. Konar-göçer durumdaki birçok Türk aşireti, buraya gelerek yerleşik konuma geçmişler, ziraat, hayvancılık ve tarımla uğraşmaya başlamışlardır.

Aşiretler yerleşik hayata geçmelerine rağmen, yayla hayatını sürdürmeyi devam ettirmiştir. Bölge halkı, 16’ncı yüzyılda, Aydos dağındaki yaylalara çıkarmış. 16’ncı yüzyılda, Çubuk, Osmanlı Taşra Teşkilatında Ankara Sancağına bağlı bir kazaydı.

Ancak kazanın bir merkezi bulunmuyordu. 250 civarındaki köy, Çubuk adı altında bu kazayı oluşturuyordu. Bu dönemde, müstakil olarak Çubuk Pazarı ismini taşıyan bir köy de vardı.

İlçenin ismi, tarih sahnesinde ilk olarak, 1402 yılında, Çubuk ovasında yapılan, Ankara savaşı ile duyulmuştur. Ankara savaşı: Timur imparatorluğu ile Osmanlı devleti arasında; Ankara’nın kuzey doğusunda, Çubuk ovasında ve ilçenin köylerinde yapılmıştır.

Osmanlı devleti, Ankara savaşı ile, ilk yenilgisini almıştır. Yıldırım Beyazıt ise, Timur’un komutanı Mahmut Han tarafından: günümüzdeki Sarayköy çıkışında Yarma denilen yerde “esir” alınmıştır. Kafes içinde, Timur ve ordusu ile Anadolu’da gezdirilen padişah; bir süre sonra ölmüştür.

Bu arada: Anadolu’daki beylikler yeniden bağımsızlıklarını kazanırlar. Osmanlı devletinde, siyasi birlik bozulur. Bizans ve Avrupa devletleri, bir süre için, Osmanlı tehdidinden kurtulurlar. Timur, seferi sonunda bütün Anadolu’yu işgal eder, yakıp yıkar ve terk eder. Özellikle: bu yöredeki köylerin büyük kısmı, tamamen yok edilir.

O dönemden günümüze kalanlar ise: Melikşah köyünde Timur tarafından yaptırılan Açık Hava Hamamıdır. Ayrıca: halen kullanılmakta olan Esenboğa uluslar arası havaalanının ismi Timur’un komutanlarından “Esenboğa Han” dan gelmektedir.

Yine Timur’un komutanlarından Mahmut Han’ın ismi, günümüzdeki yerleşim yerlerinden Mahmutoğlan’ın ismi olmuştur.

1522 yılına gelindiğinde ise bölgedeki yerleşimin yoğunlaştığı anlaşılmıştır.

İlçenin eski adı “Çubukabad” dır. Abad: Farsça’da “yer, mekan, şen, şenlik ve imarlı tanrı malı” anlamına gelir. Kimi yerleşimlerin “Abad” ile anıldığı biliniyor. Çubukabad’da Çubuk’un mekanıdır. Çubuk’un yeri diye adlandırılmıştır.

Kasaba: 1902 yılında ilçe olmuştur.

Ankara Çubuk

GENEL


Yörenin denizden yüksekliği: 1100 metredir. Esenboğa Hava alanı, ilçe sınırları içindedir. Hava alanı ile ilçe merkezi arasında kara yolu bağlantısı bulunmaktadır. İlçenin çevresi, dağlarla çevrili, yalnızca güney yönü ovaya doğru açıklık göstermektedir. En yüksek dağ: 1985 metre yükseklik ile, İdris dağıdır.

İlçe topraklarının dağılımı: % 21 orman, % 17 çayırlık, % 3 tarıma elverişli olmayan alanlar ve geri kalan kısım: tarım alanıdır. Başlıca tarım etkinlikleri: patates, kuru fasulye, şeker pancarı, mısır, yonca olmak üzere sıralanır. Bunun dışında: dut, kayısı ve erik türlerine sık rastlanır.

İlçe merkezinden geçen Çubuk çayı, ilçeyi ikiye böler ve Çubuk-I barajına dökülür.

Yörenin iklimi: karasal iklim özellikleri göstermekte olup, buna bağlı olarak yazları kurak ve sıcak, kışları soğuk ve yağışlı geçer.

İlçeye bağlı köylerin bir çoğu, isimlerini, Ankara savaşında yaşanan olay ve savaşa katılan komutanlardan almışlardır.

Ankara Çubuk Turşusu

TURŞU-ÇUBUK TURŞUSU


İlçede, yazının en başında belirttiğim gibi “turşuculuk” ünlüdür ve özellikle ilçe merkezine 2 km. uzaklıktaki “Aşağı Çavundur” köyünde, turşuculuk yapılmaktadır. Tarihçesine bakarsak: Ankara-Kızılay’da balıkçılık yapan Feyzullah Gül: komşusu Rum dükkan sahibi tarafından kendisine tavsiye edilen salatalık üretimine ve ardından turşu yapmaya başlaması ile, turşuculuk gündeme gelir.

Çengelköy bademi denilen salatalıklar yetiştirildikten sonra, turşu yapılarak bütün çevrede satışa sunulmuş ve sağlanan lezzetin ünü bütün ülke çapına yayılmıştır. Kaya tuzu ile kurulur, biraz da şeker atılır. Tadı, asla zehir gibi tuzlu değildir.

Yediğinizde ağzınızda tuz tadı değil, harika bir turşu tadı kalır özellikle hafif acılı olanı makbuldür, acılı olanı tercih ediniz. Ne kadar yerseniz yiyin, asla rahatsız etmez.

Duyduğuma göre, son yıllarda, yıllık turşu üretiminin yılda 10 bin ton olduğu söyleniyor.

ULUSLAR ARASI ÇUBUK TURŞU VE KÜLTÜR FESTİVALİ


Çubuk Belediyesi tarafından 2005 yılından bu yana, her, yıl düzenlenmektedir.
Festivalin düzenlenme zamanı: turşunun hazırlandığı dönem olan “Eylül” ayı içindedir. Festivale, yurt içi ve yurt dışından konuklar davet edilmekte ve 4 gün sürmektedir.

Bu sürede: ekonomik ve sosyal etkinlikler ve gösteriler düzenlenmektedir. İlçe merkezinde, yerel ürünlerin satışının yapıldığı, çok sayıda stant kurulmaktadır.

Bu stantlarda, özellikle: turşu, piliç pastırması, et, gözleme, bazlama ve süt ürünleri, el sanatı ürünleri, hediyelik eşyalar sergilenmekte ve satışı yapılmaktadır.

Yurt içi ve dışından katılanlar tarafından da, tanıtım stantları açılmaktadır.

NE YENİR-NE İÇİLİR


Çubuk’ta, mutlaka turşu tatmalısınız.

NE SATIN ALINIR


Çubuk ilçesinde, her hafta, Perşembe günleri yerel “Pazar” kurulmaktadır ve bu pazarda: bazlama, gözleme, peynir, tereyağı, elma, armut, vişne, ayva gibi yerel ürünler satılmaktadır ki, yolunuz düşerse, mutlaka uğramanızı öneririm.

Bunun dışında, Çubuk yöresinde turşu satın alabilirsiniz ki mutlaka satın almalısınız. Özellikle kornişon turşusu meşhurdur ve kornişonların büyüklüğüne göre fiyatı değişir. Küçük kornişonlar makbuldür, bence tadına bakarak satın almalısınız.

Ankara Çubuk

GEZİLECEK YERLER


İlçe merkezinde, Sit ilan edilerek koruma altına alınmış, 5 tarihi ev bulunmaktadır. Öte yandan, buraya bağlı Karagöl tam bir doğa cenneti olarak gezmeyi sevenler tarafından yoğun tercih edilmektedir.

KARADANA KÖYÜ


İlçe merkezine 11 km. uzaklıktaki Karadana köyünde, Hitit döneminden kaldığı düşünülen, “Oyulu” isimli kaya mezarı bulunmaktadır. Bu mezar: geçmişte, burada “Hititler” in yaşadığının kanıtı olması açısından önemlidir.

ÇUBUK-I BARAJI


İlçenin 4 km. uzağında; Çubuk çayı üzerindedir. Çubuk barajı denilince genellikle birincisi anlaşılsa da Çubuk çayı üzerinde iki baraj bulunuyor.

Ankara’nın 12 km kuzeyinde bulunan Çubuk 1: aynı zamanda Cumhuriyet tarihimizin ilk beton barajı olma özelliğini taşıyor. 40 metre yükseklikteki baraj bendinin betonu, iki tepe arasına çekilmiş teleferikle dökülmüştür. Tepelerin birine, nedense “Alman Tepesi” denmektedir.

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla, 1930 yılında yapımına başlanmış ve tamamen Türk mühendis, yüklenici ve işçilerle yapılan baraj, 1936 yılında tamamlanmış ve bizzat Atatürk tarafından Cumhuriyet eseri olarak açılışı yapılmıştır. 

Baraj duvarındaki kitabede şöyle yazar “Bu Çubuk bendi, Türk ulusunun İlk Cumhur Reisi Kemal Atatürk devrine, Devlet Merkezi Ankara’nın su ihtiyacını karşılamak üzere kurulmuştur. 1929-1936”

Evlerdeki çeşmelere ilk su 1936 yılında geldi. Ankara’ya 1929-1946 yılları arasında hem Belediye Başkanı hem de Vali olarak çok büyük hizmetlerde bulunmuş olan Nevzat Tandoğan, Çubuk barajından borularla şehre su gelmesini sağlamış, bir damla suya muhtaç Ankaralılar, suya kavuşmuştur.

Ancak zaman içinde “millenme” tabir edilen taban seviyesinin yükselmesi sonucu kullanılamaz duruma gelmiştir. Yıllarca tek başına Ankara’nın su ihtiyacını karşılayan Çubuk 1: daha sonra Başkentte önemli bir rekreasyon alanı olarak hizmet vermeye başlamıştır.

1930’lu yıllardan kalan anıtlara ev sahipliği yapmaktadır. Özellikle, baraj setinin tam ortasında, antik mezar odası gibi görülen “Atatürk Anıtı” ilginçtir. Burası hakkında, ilginç bir nottan söz etmek istiyorum: Baraj yapıldığında “durgun suda abdest alınmaz” diye, bu projeye karşı çıkanların bulunduğunu söylesem, sanırım şaşacaksınız.

Yüksekliği 25 metredir. Beton dolgu-kemer baraj tipidir. Ancak, aşırı kirlilik nedeniyle: işlevini yitirmiş ve 1994 yılından itibaren kullanılmamaya başlanmış ve DSİ tarafından Ankara Büyükşehir Belediyesine devredilmiştir. Ardından baraj sahası 25 yıl atıl kalmış ve çürümüştür.

Kullanıldığı dönemde, buranın suyu: günümüzdeki “Dışkapı” semtinde bulunan ve kapısında “Su Süzgeci” yazan yapıda arıtılarak, şehre dağıtılıyormuş.

Çam ve akasya ağaçlarıyla yeşillendirilen baraj çevresinde bulunan bazı binalar, dönemin estetik anlayışını yansıtır. Bunlardan bir tanesi de baraj gölünün çevresinde bulunan ve bugün kapalı olan restoran, bir diğeri ise eski müdürlük binasıdır.

Bu bina, o dönemde Atatürk için dinlenme köşkü olarak yapılmıştır. Köşk ile beraber, Atatürk’ün barajda gezmesi için bir de tekne alınmıştır. İstanbul Halit Tersanesinde yapılan ve 1938 yılında Atatürk tarafından sadece bir defa kullanılan bu tekne, günümüzde Anıtkabir’de 23 Nisan kulesinde, Atatürk’ün bir otomobiliyle birlikte sergileniyor.

Atatürk köşkünde ise, bir zamanlar Yugoslavya Devlet Başkanı Tito, İran Şahı Rıza Pehlevi ve Irak Kralı Faysal başta olmak üzere bir çok devlet başkanı konuk edilmişti.

Evlerdeki çeşmelere ilk su, 1936 yılında geldi.

2010 yılından sonra ise, Ankara Büyükşehir Belediyesinin çabaları ile temizlenmesi faaliyetlerine başlanmıştır. Temizlik için ihaleyi alan mütahitlik firması: 2011 yılında, baraj gölünün suyunu tamamen boşaltır ve yıllardır su dolu olan alan boşaltıldığında yıllarca birikmiş olan çamur tabakası içinde: para, araba, çeşitli dokümanlar ve hatta insan kemiklerinin çıktığı, ayrıca pek çok ıvır-zıvır eşyanın çıktığı görülür.

Zaten: Solfasol köyü üzerinden ulaşılan bu baraj sahasında: o dönemlerde piknik yapmamış Ankaralı veya yakın çevre insanı bulmak mümkün değildi, yani Ankaralıların ve yakın çevre insanının en yoğun tercih ettikleri bir yerdi ve Belediye otobüsleri buraya sefer yaparlardı.

Bölgede, bir de küçük hayvanat bahçesi bulunurdu. Son bir not: Ankara çevre yolu, Çubuk-I barajı üzerine yapılan devasa viyadükler üzerinden geçmektedir.

Gelelim günümüze: Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı tarafından, barajda mesire yerinin tekrar kullanılabilmesi için temizlik çalışmaları başlatılmıştır. Ayrıca: Atatürk evinin de müze olarak düzenlenmesi için hazırlıklar yapılıyor.

Belediyenin ekipleri, baraj gölünde kötü koku ve haşere oluşumunun önüne geçmek için is makinalarıyla kapsamlı bir dip çamur temizliği yapıyorlarmış. Baraj ve çevresinde 25 yıldır biriken çöp ve moloz yığını 2000 kamyonla atılmıştır.

Çünkü oluşan kötü koku ve haşere nedeniyle insanlar mesire alanını uzun yıllardır kullanmıyorlardı. Evet baraj mesire alanı, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından temizlendi, pırıl pırıl ve tertemiz bir hale getirildi. 

Ankara Çubuk II Barajı

ÇUBUK-II. BARAJI


Ankara merkeze 54 km ve Çubuk ilçe merkezine yaklaşık 6 km. kuzeyindedir.

Ankara’nın su ihtiyacını karşılayan, Çubuk-I barajının kirlenmesi üzerine, 1961 yılında yapımına başlanmış ve 1964 yılında tamamlanmıştır.

Barajın yüksekliği: 64 metredir. Toprak dolgu tipindedir. Göl sahası: 125 hektardır. Baraj gölünü: birçok dere beslemektedir.

Ankara’nın su ihtiyacı buradan karşılanmaktadır. Ankara’ya verilen su: Pursaklar beldesinde yapılan su arıtma tesislerinde arıtılmakta ve şehre dağıtılmaktadır.

Baraj ve göleti çevresindeki ormanlık alan, günübirlik piknik yapmak için uygundur. Çünkü: baraj girişi ve göl çevresi ağaçlandırılarak ziyaretçilerin kullanımına sunulmuştur. Ankara Büyük Şehir Belediyesi görevlileri tarafından, bu piknik alanının bakım ve güvenliği sağlanmaktadır, rahatlıkla gidip piknik yapabilirsiniz.

Ankara Çubuk Hacılar Köyü Şelalesi

HACILAR KÖYÜ ŞELALESİ


İlçe merkezine bağlı Hacılar köyünün, 2 km. kuzeyindedir.
Şelale: Avcıova köyünden gelen dere üzerindedir. Bu dere, buraya, yani Sıçanderesi bölgesine geldiğinde, kendiliğinden şelale şeklinde dökülür.

Şelalenin yüksekliği, yaklaşık 5 metredir. Bölgenin bilinen tek şelalesidir, ilgi çekmektedir.

MELİKŞAH HAMAMI


İlçe merkezine bağlı, güneydeki Melikşah köyündedir. Yani: Ankara-Çubuk kara yolu üzerinde, Esenboğa beldesine, 4 km uzaklıktadır. Yaz-kış sürekli açıktır, sularının sıcak olması ilgi çeker.

Burada, 1402 yılında, Timur tarafından, kızı Melikşah adına, bu açık hava hamamı yaptırılmıştır. Hamamın suyunun özellikle “deri” hastalıklarına iyi geldiği söylenmektedir.

Ancak, 1979 yılında yapılan çalışmalarda, kaynağın suyunun bittiği ve kuruduğu görülmüştür.

Ancak sıcak suyun bulunduğu yerde, sondaj yapılmış ve daha önce doğal yollarla çıkan su, günümüzde sondaj ile çıkarılarak, yine burada bulunan ve olimpik ölçülerdeki havuza aktarılmaktadır.

Havuz ve çevresindeki sosyal tesisler: Ankara İl Özel İdaresi tarafından yaptırılmış ve günümüzde, özel bir firmaya işletim hakkı devredilmiştir.

SELE KÖYÜ


İlçe merkezine bağlı köy, Çubuk-II barajına, 10 km uzaklıktadır.
Çubuk-I ve Çubuk-II barajlarını besleyen Çubuk çayı, köyü ikiye bölmektedir. Köy içinde, kutsallığına inanılan iki türbe bulunmaktadır. Bunlar: Kalender Veli ve Siyami Dede türbeleridir.
Kalender Veli türbesinin yanında, Cemevi bulunmaktadır.

Ankara Çubuk Karagöl

KARAGÖL


İlçe merkezine 29 km. uzaklıktadır. Ankara şehrine ise, 68 km. uzaklıktadır.
Yıldırım dağları üzerinde, krater gölü şeklindedir. Buradan çıkan sular, Mürtet ovasını sulayan “Ova çayı” da dökülmektedir.

Çevresi ormanlarla çevrili bu günübirlik piknik alanı olarak kullanılan göl hakkında daha ayrıntılı bilgi isterseniz: yine bu sitede “Karagöl” adı altında ayrıntılı bir yazı ve fotoğraflar bulabilirsiniz. 

Karagöl tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için. 

 

 

Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.